"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Yapılmamış Sayılmasına
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 28/11/2008 tarihli "Borç Tasfiyesine İlişkin Protokol" düzenlendiğini, bu protokol gereğince davalının müvekkiline borçlu olduğunu kabul ettiğini, ancak bakiye 48.000,00 TL'lik borcunu ödemediğini, bu tutarın işlemiş faizinin 32.605,81 TL olduğunu, imzalanan protokolde cezai şartın da talep edildiğini, cezai şart miktarının 30.750,00 TL olduğunu, cezai şart için işlemiş faiz tutarının 20.881,30 TL olduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine Kadıköy 3. İcra Müdürlüğünün 2012/21386 Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine takibe geçildiğini belirterek, davalının icra takibine yaptığı haksız itirazın hem yetki yönünde hem de esasen iptaline, haksız itirazda bulunan davalı şirketin %20'den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ünvanının limited şirket olduğunu, anonim şirkete dönüşmediğini, davanın A.Ş. adına açılmış olduğundan husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, dosyaya sunulan Borç Tasfiyesine ilişkin protokolün hukuken geçerli bir sözleşme olmadığını, geçerli bir sözleşmeden bahsedilmesi için her iki tarafın karşılıklı olarak şirket yetkililerince kabul edilerek irade beyanına uygun şirket yetkililerinin imzalarının bulunması gerektiğini, oysa ki söz konusu protokolde müvekkili şirketi borçlandıran imzanın, şirket müdürü tarafından imzalanmadığını, bu nedenle geçerli bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğini, protokolde belirtilen cezai şart ve 48.000,00 TL faiz isteminin müvekkili şirketle alakası olmadığını, borca yönelik olarak daha önceden müvekkili şirkete herhangi bir ihtar ve uyarı da yapılmadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, %20'den az olmamak üzere inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli ve 2013/270 Esas, 2020/793 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu 3. İcra Müdürlüğünün 2012/21386 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 48.000,00 TL asıl alacak, 32.284,67 TL işlemiş faiz ve 9.600,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 89.884,67 TL üzerinden ve cezai şart ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmakla kabul edilen 89.884,67 TL alacağın %20'si oranındaki 17.967,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
2.İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
3.İlk derece mahkemesince 02.03.2021 tarihli ek kararı ile, davalıya verilen kesin süre içerisinde istinaf harçları tamamlanmadığından HMK'nın 344. maddesi hükmü gereğince istinaftan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.04.2021 tarihli ve 2021/1027 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararıyla; yerel mahkemece istinaf karar harcı olarak 1.535,01 TL yatırılmasının istendiği, ancak davalı vekilince 1.372,91 TL nispi istinaf karar harcı yatırıldığı, muhtıra gereği yatırılması gereken harca göre 162,10 TL eksik harç yatırıldığı, davalı vekilince verilen kesin süre içerisinde eksik harç tamamlanmadığından mahkemece HMK'nın 344.maddesi gözetilerek istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemiz 23.03.2022 tarihli, 2021/4084 Esas, 2022/1636 Karar sayılı kararı ile davalı vekiline 22.02.2021 tarihinde tebliğ edilen muhtıra ile “ ... bir haftalık kesin süre içinde 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile toplam 6.140,03 TL ilam harcının ¼ ü bulunan 1.535,01 TL istinaf peşin harcının tamamlanması ...” istendiği, davalı vekilince 24.02.2021 tarihli sayman mutemet alındısı ile “İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı- 162,10 TL” + “İstinaf Karar Harcı (Nispi)-1.372,91 TL” olmak üzere toplam “1.535,01 TL” harç yatırıldığı, davalı vekilince başvurma harcı ile birlikte 1.535,01 TL nispi istinaf karar harcı yatırılması gerekirken başvurma harcı ile istinaf karar harcı toplamı 1.535,01 TL yatırıldığını, eksik yatırılan 162,10 TL nispi harç da göz önünde bulundurulduğunda gerçekleşen eksikliğin kabul edilebilir maddi hataya dayandığının kabulünün hakkaniyet gereği olduğunu, eksik harcın tamamlanması için yeniden muhtıra çıkartılıp HMK 344.maddesi hükmü gereğince ilgili prosedürün tamamlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine dair verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi 04/07/2022 tarihli ek kararı ile bozma kararı gereğince 20.04.2022 tarihinde düzenlenen muhtıranın davalı Avukatı ...'a tebliğe gönderildiğini, birinci tebligatın 10.05.2022 tarihinde Adliyeye gittiğinden bahisle mahalle muhtarına, ikinci gönderilen 26.05.2022 tarihli tebligatın da yine aynı gerekçe ile 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesi gereğince muhtara tebliğ edildiğinin görüldüğünü, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur” hükmünün yer aldığı, yine aynı maddenin 1/9. fıkrasına göre; baro levhasına yazılı avukatların bu kapsamda olduğu, 3.fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılabileceği düzenlemelerinin yer aldığı, davalı avukatının elektronik tebligat adresinin bulunmadığı, davalı Avukatı adına gönderilen her iki muhtıranın tebliğine ilişkin tebligat parçalarının incelenmesinde 7201 Sayılı Tebligat Kanun'un 21. madde hükmü gereğince muhtara tebliğ yapılmak suretiyle usulsüz olduğunun belirlendiği, harcın da süresi içinde yatırıldığının anlaşıldığı belirtilerek dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2022 tarihli 2022/2177 Esas, 2022/1840 Karar sayılı ilamı ile; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi ile baroya kayıtlı avukatların UETS adresine elektronik tebligat zorunluluğu getirilmiş ise de, UETS adresi olmayan davalı vekiline Tebligat Kanunundaki hükümlere göre tebligat yapılması gerektiğini, Mahkemece bu kapsamda davalı vekili adına gönderilen muhtırada usuli bir eksiklik bulunmadığını, muhtıranın 10/05/2022 tarihinde davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, ilk derece mahkemesince verilen kesin süre geçmesine karşın istinaf harç ve giderinin yatırılmadığını, bunun ardından gerekmediği halde yerel mahkemece davalı vekiline ikinci kez tebligat çıkarıldığını, bu tebligatın 26/05/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı vekilinin aynı gün 26/05/2022 tarihinde ayrı ayrı makbuzlarla 150,00 TL gider avansı ve 162,10 TL istinaf karar harcını yatırdığını, mahkemece gerekmediği halde ikinci kez tebligat gönderilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, ikinci tebligatın yasal bir sonuç doğurmayacağını, zira, ilk usuli işlem geçerli olarak yapılmış iken, aynı usuli işlemin gerekmediği halde ikinci kez yapılması ve bunun yasal sonuç doğurduğunun kabulünün hukuki güvenlik ilkesine de aykırı olacağını belirterek usulüne uygun tebliğe rağmen süresinde istinaf harç ve giderleri yatırılmadığından HMK'nın 344. maddesi gereğince istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15 Hukuk Dairesi kararının içeriğinde, mahkemece, kendilerine iki adet muhtıra çıkartıldığını öğrendiklerini, 20.04.2022 tarihinde tebliğe çıkartılan 10.05.2022 tarihinde muhtara bırakılan tebligatın kendilerine ulaşmadığını,
2.29.04.2022 tarihinde tebliğe çıkartılan tebligatın kendilerine ulaşmadığını, tebligatın usülsüz olduğunun Asliye Ticaret Mahkemesince anlaşıldığını, muhtıranın yeniden tebliğe çıkartılmasıyla muhtıradan haberdar olunduğunu, muhtıranın gereğinin yerine getirildiğini, yatırılması gereken gider avansı ve harcın 26.05.2022 tarihinde yatırıldığını, harç ve masraflar yatırılmış olmasına rağmen, haberdar olmadıkları usule aykırı yapılan tebligatın istinaf mahkemesince geçerli kabul edilmesi nedeniyle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin kararını kabul etmediklerini,
3.Kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in ilgili hükümlerine aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında, sözkonusu tebligatın komşusu Ramazan Yalçın isim ve imzasının alındığı 2 no.lu haber kağıdının kapısına yapıştırıldığından bahsedildiğini, Tebligat adresindeki Avukatlık Bürosunun bulunduğu apartmanda, Ramazan Yalçın isimli bir komşuları olmadığını, Ramazan Yalçın isimli şahsın, büronun bulunduğu binanın karşısında bulunan binada (Port Rezidans’ta) güvenlik görevlisi olarak görev yaptığını, başka bir binanın güvenlik görevlisinin komşu olarak tebligata yazılmasının, tüm bunlara rağmen tebligatın geçerli sayılmasının, tebliğ yapılmış sayılmasının hatalı olduğunu, açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tasfiye protokolü uyarınca alacağın tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
7201 sayılı Tebligat Kanunu m.21; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Davalı vekiline eksik harcın tamamlanmasına ilişkin gönderilen muhtıra, az yukarıda bahsedilen kanunun 21. maddesinde belirtilen usule göre 10.05.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak davalı vekilince muhtırada bahsedilen kesin sürenin geçmesinin ardından 26.05.2022 tarihinde gereken harç ve avans yatırılmıştır.
3.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.