Logo

6. Hukuk Dairesi2024/2504 E. 2024/3178 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Milletlerarası tahkim kararı aleyhine açılan iptal davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, hakem kararının kamu düzenine aykırı olmadığı, tahkim yargılamasının usulüne uygun yürütüldüğü, hakemlere tanınan takdir yetkisinin doğru kullanıldığı ve ileri sürülen diğer iptal nedenlerinin de kanunda öngörülen iptal sebeplerini oluşturmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi(İlk Derece)

SAYISI : 2023/5 E., 2024/6 K.

HÜKÜM/KARAR: Ret

Dava, hakem kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Verilen karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'na (MTK) göre yapılan tahkim yargılamasında verilen kararlara karşı iptâl davası açılabilecektir. MTK’nın 15. maddesinde iptâl nedenleri tek tek sayılmıştır. Birinci bölümde yer alan iptâl sebepleri; tarafların ileri sürüp ispat edecekleri sebepler, ikinci bölümde ise; iptâl davasına bakacak mahkemenin de resen dikkate alacağı sebepler yer almaktadır. Uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması ve kamu düzenine aykırılık halleri re'sen dikkate alınabilecek sınırlı iki sebeptir.

Bölge Adliye Mahkemesince iptal davası görülürken, re'sen dikkate alınacak iptal sebepleri olan uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması ve kararın kamu düzenine aykırı olması hususlarının incelenerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın 03.02.2012 tarihli Artvin barajı ve Hidroelektrik Santralinin elektromekanik ve hidromekanik işlerinin yapımına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı ve tahkime elverişli olduğu tespit edilmiştir. Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre Türkiye'de bulunan taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklar tahkime elverişli değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmaz üzerindeki ayni haktan doğmamıştır. Bu yönü ile uyuşmazlık tahkime elverişlidir. Taşınmazlar dışındaki uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmalarındaki temel ölçüt, uyuşmazlığın tarafların iradelerine tabi olmasıdır. Temel kıstasın tarafların üzerinde tasarrufta bulunacakları uyuşmazlıklar olduğu dikkate alındığından hakem kararına konu uyuşmazlığın, eser sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların iradelerine tabi olup, tahkime elverişli olduğu anlaşılmaktadır.

Hakem kararının kamu düzenine aykırı olması da kararın iptalini gerektiren nedenlerdendir. Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun uygulaması bakımından kamu düzenine aykırılığın Türk kamu düzenine göre değerlendirilmesi gerekir. Kanununun açıkça emredici olan hükümlerine aykırılık kamu düzenine de aykırılık oluşturur. Bu anlamda hakem kararının konusunun ahlaka aykırı olması, kişilik haklarına aykırılık teşkil etmesi durumunda kamu düzenine aykırı olacağı söylenebilecektir. "Davalıların Türkiye’de baroya kayıtlı olmayan avukatlar tarafından temsil edilmesi sebebiyle hakem kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle iptali gerektiği" temyiz dilekçesinde ileri sürülmüşsede, MTK'nın 8. maddesi uyarınca ,tahkim yargılamasında tarafların, yabancı gerçek veya tüzel kişiler tarafından da temsil edilmeleri mümkün olup, kamu düzenini ihlal eden bir hususun bulunmadığı,yine hakem heyetinin döviz cinsinden karşı vekalet ücretine hükmetmesinin de kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği temyiz dilekçesinde beyan edilmiş olup,yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden ICC (MTO) Tahkim Kurallarında hakemlere geniş bir takdir alanı bırakıldığı, bu takdir hakkının hakemlerce kullanıldığı, kamu düzenini ihlal eden bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Davacı vekili, trafolardaki ayıpların gizli olduğu kabul edilse dahi taraflar arasında imzalanan FAC ile davacının tüm taleplerden feragat ettiği yönündeki tespitin kamu düzenine aykırılık oluşturduğunu, bu durumun Türk hukukunun emredici düzenlemesine aykırı olduğunu, ikinci olarak emredici kurallara aykırı şekilde ağır kusurun ispatı konusunda ispat yükünün davacıda olduğu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, davalıların ağır kusurlu olmadığını ispat etmesinin gerektiğini, üçüncü olarak davalıların trafonun çekirdeğindeki yoğun paslanmayı davacıdan sakladıklarını, tanık Mustafa Ünal'ın da bunu doğruladığını, bu durumun da kamu düzenine aykırı olduğunu, davalılarla rücu ilişkisi bulunan üretici Alfa Laval Şirketi'nin verdiği teyit mektubunun hükme dayanak tutulmasının hatalı olduğunu, ispat yükünün davalılar üzerinde olmasına ve tarafların mutabık olmasına rağmen hakem heyetinin taraflar arasında ihtilafsız olan bu konuda aksi yönde karar verdiğini ileri sürmüştür. Hakem kararındaki ispata ilişkin değerlendirmelerin ve maddi hukuk uygulamalarının, Türk kamu düzenini ilgilendirmediği sürece, mahkemece denetlenmesinin mümkün olmadığı, kararda ve gerekçelerinde Türk kamu düzenine aykırılık bulunmadığı dikkate alınarak bu konudaki iptal talepleri de yerinde görülmemiştir.

Bu durumda hakem kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğu ve hakem kararının kamu düzenine aykırı olmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesince Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesininin 2. bölümü uyarınca re'sen yapılan inceleme sonucu verilen karar yerinde olmuştur.

Tahkim dosyasının incelenmesinde, hakemlerce taraflara tahkim yargılaması süresince eşit olarak iddia ve savunmalarını ve itirazlarını ileri sürme imkanı tanındığı, tahkim yargılamasının yasada öngörülen usul kurallarına uygun olarak yürütüldüğü, ispat yükümlülüğüne ilişkin maddi hukuk ve usul hukuku kurallarına göre değerlendirme yapılarak karar verilmiş olduğu, eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiği yönünde somut delil ileri sürülmediği, yetki aşımı olmadığı, uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve yorumunun hakemlere ait olup, iptal davasında hakem kararının yerinde olup olmadığı veya hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) yapılan yargılama ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesindeki düzenlemeler gözetildiğinde verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, dava şartları ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden ve kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, davacıdan alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

6100 sayılı Kanunun 372. maddesi hüküm uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.