"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/187 E., 2023/111 K.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunulmakla, maddi hata dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I.DAVA
1. Davacı ... asıl dava dilekçesinde özetle; davalı ile 30/12/2005 tarihinde ...arasında akdolunan İstanbul 15. Noterliği'nin 22352 Yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca, davalı satıcının satın alma ve üzerinde konut, sosyal ve ticari tesis inşa etme hakkına sahip olduğu, İstanbul ili, ... ilçesi, ...köyü, 3 pafta 9619 parselde (... ilçesi, ............Mah, 244 DS3 a, pafta 1681 ada, 2 parsel) yer alan ve İKEBANA adıyla maruf sitede A3 blokta 2. katta 5 numaralı dairede 163,70 m² brüt alanlı 3+1 tipi konutu, satıcı sıfatıyla imzaladığı 15/11/2007 tarihli sözleşme uyarınca, sözleşmede yazılı koşullarla ve satış bedelinin yarısının peşin ödenmesi kaydıyla satın aldığını, davalı firmanın sözleşme gereğince, davaya konu taşınmazı, en geç 30/11/2008 tarihinde alıcıya teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davacının, dava konusu konutun bedelinin yarısını peşin, diğer yarısını davalı şirketin anlaşmış olduğu Kuveyt Türk Bankası konut kredisi aracılığıyla ödediğini, daire içindeki ve çevre düzenlemesindeki eksikliklere rağmen davacının daireye taşınmak zorunda kaldığını, takiben, 13/10/2009 tarihli Bakırköy 40. Noterliği aracılığıyla eksikliklerin giderilmesi için davalı firmaya karşı ihtaratta bulunduğunu, Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/490 D. iş sayılı dosyası ile site içerisindeki genel eksiklikler ve daire içindeki eksikliklerin tespitinin yapıldığını, yüklenici firmaya yapılan tüm başvurulara rağmen yapı kullanım izin harçları yatırılmadığından halen iznin alınmadığını, site içerisindeki tüm eksiklikler nedeniyle dairelerin değerinin düştüğünü ve sitenin yaşam alanı olarak tercih edilmemeye başlandığını, bu durumun maddi kayba yol açtığını belirterek davalı firmanın sözleşmenin taşıdığı hükümleri yerine getirmemesi, bağımsız bölüm ve sitedeki eksiklikleri gidermemesi nedeniyle meydana gelen değer kaybı için 10.000,00 TL maddi tazminat, 20.000,00 TL manevi tazminat, teslim tarihinden itibaren 550,00 TL gecikme tazminatının teslim tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı ... birleşen Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi'nin 2019/198 Esas (ilk esası Bakırköy Tüketici Mahkemesi 2010/186 Esas) sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı Güneri İnşaat'tan, 15/11/2007 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile İstanbul İli... İlçesi, ...köyü, 3 pafta 9619 parselde (... İlçesi, ...Merkez Mah, 244 DS3 a pafta 1681 ada, 2 parsel) yer alan ve İKEBANA adıyla maruf sitede A 3 blokta 2. katta 5 no'lu daireyi sözleşmede yazılı koşullar ile 371.000,00 TL satış bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, davalının, dava konusu daireyi, sözleşmeye göre en geç 30/11/2008 tarihine kadar alıcıya anahtar teslim suretiyle teslim etmeyi vadettiğini, ancak yerine getirmediğini ve eksiklikler nedeniyle taşınmazın değerinde % 15 oranında değer kaybı meydana geldiğini edimlerin eksik ifası nedeniyle açılan 2009/1018 Esas sayılı maddi ve manevi tazminat talepli davanın derdest olup, birleştirme de talep ettiğini belirterek; taşınmazın değerinde meydana gelen satış fiyatı olan 371.000.00 TL'nin %15'lik değer kaybına ilişkin olarak 55.650,00 TL'nin tespitin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; Tüketici Kanunu'nun 4. maddesi hükmü dikkate alındığında davacının maddi ve manevi tazminat taleplerine dayanak olacak ve kanun nezdinde tazminat talep etme hakkı sağlayacak türden bir zararının olmadığını, bu taleplerin muteber olması için zararın belgelerle ortaya konulması ve ispatlanması gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine uygun olarak dairenin taahhüt edilen süre içinde teslim edildiğini, bu nedenle gecikme tazminatı talep edilemeyeceğini, yine taraflar arasındaki sözleşmeye göre iskân, vergi ve harç ödemelerinin davacıya ait olduğunu, yaptırılan tespitin ve alınan bilirkişi raporunun taraflarına tebligat yapılmaması nedeniyle davaya dayanak teşkil edemeyeceğini, muayene ve ihbar külfetini yerine getirmeyen davacının ayıptan dolayı hak talep edemeyeceğini, daire bazındaki eksiklikler için teknik destek hizmeti sağlandığını, iddia edilenin aksine davaya konu taşınmazın değerinin düşmediğini, aksine artış gösterdiğini belirterek davanın tamamen reddini talep etmiştir.
2. Davalı vekili Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi'nin 2019/198 Esas (ilk esası Bakırköy Tüketici Mahkemesi 2010/186 Esas) sayılı dosyasında davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından daha önce açılan davada maddi tazminat talebi kapsamında gizli, açık ayıp iddiası ve eksik proje iddiası ile ortaya çıkan değer kaybının temininin amaçlandığını, ilk dava ile iddia olunan değer kaybının giderilmiş olacağını, ilk dava ile ikinci davanın tarafları ve maddi vakıalarının aynı olduğunu, ilk açılan davaya verdikleri cevapları tekrar ettiklerini davacının ayıp iddiasında yasal ihbar önellerine uymadığını, daire teslim formu ile ücretsiz onarım hakkını tercih ettiğini, teslim edilen daire ve eklentilerinde açık yada gizli ayıp olmadığını, bütün inşaatın proje ve teknik şartnamesine uygun olarak tamamlandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Verilen birleştirme kararlarından sonra yargılamaya devam olunan Bakırköy Tüketici Mahkemesi'nin 2014/3 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu Mahkemenin 02.03.2015 tarih, 2014/3 Esas, 2015/262 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi'nin 02.03.2015 tarihli, 2014/3 Esas-2015/262 Karar sayılı kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 04.07.2018 tarihli ve 2018/1951 Esas, 2018/7620 Karar sayılı kararı ile tefhim edilen kısa kararla, gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu açıklananan bu durumun, HMK'nın 297/son (eski HUMK'un 388/son) madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirdiği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama sırasında, gerek tebligat posta masrafı ve gerekse müzekkere posta masrafına ilişkin gider avansı kalmadığından, 25.10.2022 tarihli duruşma oturumunun 2 numaralı ara karar ile ek gider avansı yatırılması için davacı vekiline usulüne uygun olarak ihtarat yapılmak suretiyle kesin süre verilmesine rağmen, davacı vekili tarafından kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle HMK'nın 114/1-g ve 115/2 maddeleri uyarınca asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Bu kararın süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04.12.2023 tarihli, 2023/3875 Esas, 2023/4030 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin 04.12.2023 tarihli, 2023/3875 Esas, 2023/4030 Karar sayılı kararına karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairemizin 07.05.2024 tarihli, 2024/1400 Esas, 2024/1338 Karar sayılı kararı ile Yargıtay ilamının karar düzeltme talep eden tarafına tebliğ tarihi ile karar düzeltme dilekçesinin kayıt tarihine göre 15 günlük sürenin geçmiş bulunması nedeniyle karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
V. MADDİ HATA
A. Maddi Hata Sebepleri
Asıl ve birleşen davada davacı vekili maddi hata dilekçesinde;
Yargıtay ilamının 27.01.2024 tarihinde tebellüğ edildiğini, 05.02.2024 tarihinde UYAP üzerinden ve iki haftalık süre içerisinde talepte bulunulduğunu, aynı tarihte harcın da yatırıldığını beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre asıl ve birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
1. Dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde, Dairemizin 04.12.2023 tarihli, 2023/3875 Esas, 2023/4030 Karar sayılı onama kararının asıl ve birleşen davada davacı vekiline 27.01.2024 tarihinde tebliğ edildiği, vekilin UYAP üzerinden gönderdiği 05.02.2024 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme talebinde bulunduğu, Dairemizce maddi hata sonucu dilekçe üzerindeki yazı işleri müdürü havale tarihinin dilekçe tarihi kabul edilerek 15 günlük sürenin geçtiği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği bu kez yapılan incelemede anlaşılmakla, Dairemizin 07.05.2024 tarihli, 2024/1400 Esas, 2024/1338 Karar sayılı kararına yönelik maddi hata düzeltilmesi talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
2. Yargıtay kararının düzeltilmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK'nın) geçici 3/2 maddesinin atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
HMK'nın 94. maddesinde, "Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir." düzenlemesi var iken, 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile "Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder." cümlesi maddeye eklenmiştir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için belirtilen hususların hakim tarafından yerine getirilmiş olması gerekir.
Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Hakim tarafından verilen kesin süre içinde ara kararı gereğini yapmayan veya gereken giderleri vermeyen taraf, sadece ara kararına konu edilen iş veya işlemin yapılması isteminden vazgeçmiş sayılır. Davadaki bütün istemlerinden vazgeçmiş sayılamaz. Bu olgunun sonucu olarak kesin süre içinde gereğinin yapılmaması halinde ara kararında belirtilen işlemin niteliği ve davanın sonucuna etkisi gözetilerek mevcut delillere göre karar verilir. Kesin süre gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle doğrudan davanın reddine karar verilemez. Kesin süreye uyulmamasının doğurduğu bu ağır sonuç gözetildiğinde, taraflara bir iş veya işlemin yapılması konusunda kesin süre verilebilmesi ve kesin süre gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle kesin süre sonuçlarının uygulanabilmesi için öncelikle yapılması istenilen iş veya işlemin tarafların yükümlülüğünde olan belirli bir iş veya işleme ilişkin olması, kesin süre verilmesine ilişkin ara kararında yapılması gereken iş ve işlemlerin neler olduğunun açıkça ve ayrıntılı olarak belirtilmesi, gider için kesin süre veriliyorsa ara kararında hangi iş için, nereye ve ne kadar gider yatırılması gerektiğinin de açıkça ve ayrıntılı olarak gösterilmesi, verilen sürenin yapılması istenilen iş veya işlemin yerine getirilebilmesine yetecek uzunlukta olması, kesin süre gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının taraflara açıklanması ve tarafların bu konuda açıkça uyarılmış olması zorunludur.
Verilen kesin sürenin şekli olarak yukarıdaki koşullara uygun olması yeterli olmayıp içeriği itibarıyla da ilgili olduğu kurallara uygun olarak verilmesi gerekir. Bu yönüyle somut olaydaki önemi bakımından delil avansı ve gider avansına ilişkin kurallar üzerinde de durulması gerekir.
HMK'nın 120. maddesinde gider avansı, 324. maddesinde ise delil avansı düzenlenmiş olup, bu iki kavram birbirinden farklıdır. Gider avansı davanın başında davacının dava açarken Gider Avansı Tarifesi’ne göre yatırdığı, belirlenebilir bir miktarı ifade ederken, delil avansı dava aşamasında bir delile dayanan ve bu delilin toplanmasını isteyen tarafın yatırdığı miktarı ifade eder.
HMK'nın 114. maddesinin "g" bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun'un 115. maddesinin 1. fıkrasında ise, bu koşulun mevcut olup olmadığını, mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında bu şartın noksanlığı tespit edilirse, davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK'nın "Harç ve Avans Ödemesi" başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrasında; harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda, davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
"Delil ikamesi için avans" başlıklı HMK'nın 324. maddesinin birinci fıkrasında; "Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır....", ikinci fıkrasında ise; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak, delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağının belirtildiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 45/4. maddesinin de aynı doğrultuda hükümler içerdiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince 25.10.2022 tarihinde yapılan duruşmanın zaptında "Davacı vekilline 300,00 TL ek gider avansı yatırması için 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği hususunun ihtarına (yapıldı)" şeklinde ara kararı kurulmuştur.
Dava HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılmış, sonrasında gider avansı yatırılmıştır. Dosyada gider avansının yatırılması istenmesinin sebebi gösterilmemiş, ancak gerekçeli kararda gerek tebligat posta masrafı ve gerekse müzekkere posta masrafına ilişkin gider avansı kalmadığından süre verildiği ancak yatırılmadığı belirtilmiştir
Gerekçeli kararda hangi konuda gider avansının yatırılması istendiği belirtilmiş ise de, davacı için sonuç doğuracak ara kararında bu konuda açıklama yer almamaktadır. Dosyada daha önce tarifeye göre gider avansı yatırılmış olup, buna rağmen ek gider avansı istenmesinin nedeni de kararda açıklanmamıştır. Yatırılması istenen avans eksik bir delilin toplanmasıyla ilgili ise bu delil avansıyla ilgili olacağından delil avansı kurallarına göre süre verilmesi gerekecek ve sonucu da bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmayla sınırlı olacaktır. Mahkemece verilen süre bu yönden delil avansı kuralına aykırıdır. Sonrasında yapılacak tebligat giderinde eksiklik var ise hangi tebliğler için gerektiği ve kaç tebligat için tebliğ gideri yatırılması gerektiği konusunda bir belirleme yapılmaksızın süre verilmesi de gider avansı tarifesinde tebligat sayısını esas alan belirleyici kurala aykırı olduğundan verilen sürenin gider avansı için de usulüne uygun olduğundan söz edilemez.
Usulüne uygun olmayan kesin süreye rağmen mahkemesince yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi talebinin KABULÜNE,
2-Dairemizin 07.05.2024 tarihli, 2024/1400 Esas, 2024/1338 Karar sayılı karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme talebinin KABULÜNE, Dairemizin 04.12.2023 tarih, 2023/3875 E., 2023/4030 K. sayılı onama ilâmının KALDIRILMASINA,
4-İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.