Logo

6. Hukuk Dairesi2025/8 E. 2025/521 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aynı sıra cetveline yönelik farklı alacaklılar tarafından açılan davalarda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin bir davada istinaf başvurusunu kabul ederken diğerinde reddetmesinin hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Aynı sıra cetveline yönelik şikayetlerin birlikte incelenmesi ve tek karar verilmesi gerektiği ilkesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davaları ayrı ayrı değerlendirmesi ve farklı kararlar vermesi usul hatası olarak kabul edilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/983 E., 2024/1382 K.

ŞİKAYETÇİ : ... vekili Avukat ...

ŞİKAYET OLUNANLAR : 1- ... vekili Avukat ... 2- .. vekili Avukat ...

BİRLEŞEN 2023/783 ESAS SAYILI DOSYADA

ŞİKAYETÇİ : ... vekili Avukat ...

ŞİKAYET OLUNANLAR : 1- ... vekili Avukat ..... 2- ...vekili Avukat ...

TASFİYE MEMURU : ...

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/766 E., 2024/123 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleşen dosyada şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. ŞİKAYET

Asıl dosyada şikâyet eden vekili şikayet dilekçesinde özetle, müvekkilinin dosya borçlusu sıfatına haiz olmayıp, ihaleye konu taşınmazların maliki olduğunu, sonuçlanan tasarrufun iptali davası neticesinde müvekkilin 4 adet taşınmazı için alacaklı tarafa haciz ve satış yetkisi verildiğini, söz konusu mahkeme kararının ardından taşınmazların satışa çıkarıldığını ve ihale neticesinde ilgili alıcılara ihale edildiğini, ihale bedellerinin dosyaya ödenmesinin ardından İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/31310 Esas sayılı takip dosyasından 08.11.2023 tarihli sıra cetveli düzenlendiğini, ancak düzenlenen sıra cetvelinin hatalı olduğunu, alacak miktarları ve faizlerin ayrı ayrı gösterilmediğini, sıra cetvelindeki hatalar nedeniyle müvekkile iade edilmesi gereken tüm tutarların hatalı sıra cetvelinin iptal edilmemesi halinde sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan şikayet olunan tarafa aktarılacağını ileri sürerek şikâyetinin kabulüne ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen dosyada şikâyet eden vekili şikayet dilekçesinde özetle; muris...terekesinin iflas hükümlerine göre tasfiye edilmekte olduğunu, bu nedenle İİK'nın 193. maddesi uyarınca iflasın açılış tarihi olan 08.12.2014 tarihi itibariyle muris hakkında yapılan takiplerin duracağını, bu tarihten sonra muris aleyhine faiz işletilemeyeceği dikkate alınmadan hatalı hesaplama sonucunda tanzim olunan sıra cetvelinde, şikayet olunan alacaklıların alacak miktarları fahiş olarak belirlendiğini ve İcra İflas Kanunu'na aykırı şekilde sıra cetveli tanzim edildiğini ileri sürerek, şikâyetinin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Şikayet olunan vekili asıl ve birleşen dosyada şikayetlerin reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dosyada, şikayet yoluna başvurma hakkının İİK'nın 142. maddesi gereğince yalnızca alacaklılara tanınmış olduğundan şikayet edenin aktif taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin aktif sıfat yokluğu nedeniyle reddine, birleşen dosyada, miras bırakan Hayim Benbasat'ın en yakın mirasçılarının mirası reddi üzerine Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 24.09.2013 tarih ve E. 2013/1025, K. 2013/1963 sayılı kararı ile terekenini iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verildiği, İİY'nin 196/1. maddesine göre iflasın açılması ile birlikte iflas masasın giren alacaklarda faiz işlemi devam edeceği, aynı Yasanın 193/1. maddesi uyarınca takibin durması faiz işletilmesine engel olmayacağı, bu bakımdan şikayet eden borçlunun başvuruda bir hukuksal yararının bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin hukuksal yarara ilişkin yargılama koşulu eksiliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada şikayetçiler vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dosya yönünden, şikayetçinin, satışı yapılan taşınmazların maliki olup, şikayet olunan alacaklıya yalnızca borcun tahsili amacıyla haciz ve satış yetkisi verildiği, yapılan haciz ve satış işlemleri neticesinde alacaklıların sadece alacağına karşılık gelecek meblağlar üzerinde hak iddia edebileceği, varsa arta kalan tutarların satılan taşınmazların malikine iade edileceğinden davacı taşınmaz malikinin, aynen dosya borçlusu gibi alacaklının alacağının üstünde pay ayrıldığına yönelik şikayetinde hukuki yararı bulunduğundan öncelikle davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının tespiti halinde işin esasına geçilerek takip hukuku hükümlerine göre davalı alacağı hatalı hesaplanıp hesaplanmadığı, davalıya fazladan pay ayrılıp ayrılmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki yanılgı ile yazılı şekilde aktif sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile asıl dosya yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, birleşen dosya yönünden, mahkemenin gerekçesinde belirtildiği gibi İİK 196/1. maddesine göre iflasın açılması ile birlikte iflas masasın giren alacaklarda faizin işlemeye devam edeceği ve aynı Yasanın 193/1. maddesi uyarınca takibin durması faiz işletilmesine engel olmayacağından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile birleşen dosya şikayetçisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Birleşen dosyada şikayetçi vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi neticesinde kanuni düzenlemelere ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına aykırı olacak şekilde iflasın açılmasının faizlerin işletilmesine engel olmayacağından şikayetin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının belirtildiği, ancak Yargıtayın kabulüne göre ve kanun maddeleri uyarınca tasfiyenin açılmasının faizlerin işletilmesine engel olmayacağı, ancak tasfiye açılış tarihinden sonra işleyen bu faizlerin alacakların tam olarak ödenip ödenemeyeceğinin bilinemediği, iflas masasının mevcudiyetinin tespit edilemediği, hal böyleyken şu aşamada 08.12.2014 tarihinden sonra işleyen faizlerin dikkate alınamayacağı, tasfiyenin açılış tarihi itibariyle işlemiş faizlerle birlikte asıl alacakların tam ödenmesine müteakip ayrı bir sıra cetveli tanzim edilmesi gerektiği, şikayet konusu sıra cetvelinin takip hukukuna aykırı ve hatalı düzenlenmesi sonucunda terekenin zarara uğrayacağını beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1-) Asıl ve birleşen dosyada şikayetin konusu, İstanbul 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/31310 E. sayılı dosyasında düzenlenen 08.11.2023 tarihli sıra cetveline şikayettir.

Bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, farklı alacaklılara husumet yöneltilerek şikayette bulunulmuş olsa dahi, Dairemizin yerleşik içtihatları doğrultusunda, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması, birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi açısından ve bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından kaynaklanan bir zorunluluktur.

Asıl ve birleşen dosya bakımından, yapılan istinaf başvurusu sonucunda, birleşen dosya açısından istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl dosya açısından ise istinaf başvurusunun kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yukarıda zikredilen “Aynı sıra cetveline yönelik şikayetlerin birlikte karara bağlanması gerekir.” ilkesine aykırı bulunduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın birinde istinaf başvurusunun esastan reddi, diğerinde ise istinaf başvurusunun kabulü kararı hukuka uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

2-) Bozma nedenine göre birleşen dosyada şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-) Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2-) Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- MUHALEFET ŞERHİ -

Asıl ve birleşen davalar şikayete ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi hukuki yarar yokluğundan davaların reddine karar vermiş, Bölge Adliye Mahkemesi, asıl dosya bakımından kararı kaldırarak iade etmiş, birleşen dosya açısından ise başvurunun esastan reddine karar vermiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, asıl dosya açısından karar kaldırılmakla bu dosya bakımından temyiz incelemesinin mümkün olup olmadığı noktasında düğümlenmektedir.

Bilindiği üzere Bölge Adliye Mahkemelerinin HMKnın 353/1-a.6 maddesi gereğince vermiş olduğu kararların temyiz incelemesi mümkün değildir.

Yine davaların birleşmekle bağımsızlıklarını kaybetmeyeceği, ayrı dava olma özelliklerini sürdürecekleri Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasıdır.

Hal böyle olunca asıl dava bakımından temyiz incelemesi mümkün olmadığından, bu dosyaya yönelik temyiz talebinin reddine karar vermek gerekirken, esasa girilerek inceleme yapılıp bozma yönünde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.