"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/507 E., 2024/1243 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/382 E., 2021/482 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; muris ...'in davaya konu Uşak ili, Merkez ilçesi,... Mahallesi, 1856 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tamamını ... ve ... Yanık ile yapılan harici satış sözleşmesiyle 40.000,00 ETL karşılığında 1983 yılında satın alındığını ve zilyetliğinin teslim edildiğini, murisin vefat etmesi sebebiyle harici satış sözleşmesinin müvekkili tarafından bulunamadığını, 1995 yılında tapunun kötüniyetli ve muvazaalı şekilde Kenan Durmuş'a devredildiğini öğrendiğini, 2015 yılında taşınmazın Tahsin Balban tarafından devraldığını çekilen ihtarname ile öğrendiğini, gerçek maliki ve yapıyı bildiği halde kötüniyetli olarak taşınmazı devraldığını, Tahsin'in taşınmazı sürekli ortak iş yaptığı Çepni Mimarlık isimli şirkete, sonrasında da davalıya muvazaalı olarak devrettiğini, müvekkilinin ve miras bırakanın taşınmazı yaklaşık kırk yıldır kullandıklarını ileri sürerek davalı adına kaydın iptali ile müvekkili adına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 716. veya 713 maddesi gereğince tapuya kayıt ve tesciline, bu talepleri uygun görülmez ise 4721 sayılı Kanun'un 724. maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiğinden arsanın uygun bir bedel karşılığında (1983 yılında harici satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin günümüz değerinde güncellenip arsa bedelinden mahsup edilerek) iyiniyetli müvekkili adına tesciline, tapu iptali ve tescil talepleri yerinde görülmez ise bodrum 4 katlı yapı değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmin ve tahsiline, müvekkilinin miras bırakanının 1983 yılında ödemiş olduğu satış bedelinin günümüz değerinden güncellenerek dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu sözleşmenin noter huzurunda yapılmadığını, bir adi senedin olmadığını, dosyaya böyle bir senet sunulmadığını, iddia edildiği gibi bir satış sözleşmesinin var olduğu kabul edilse dahi bile bunun 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle ileri sürülemeyeceğini, iddia edildiği gibi taşınmazın muvazaalı ve kötüniyetli olarak satın alındıysa o dönemde dava açılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin taşınmazı iyiniyetli olarak tapu kayıtlarına güvenip bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının iddia ettiği gibi satış sözleşmesi yapılmış olsa bile bu sözleşmenin taraflar arasında hüküm ifade edeceğini, yani ...'e ve onun külli haleflerine, ... Yanık ve ...'a ve onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilecek şahsi bir hak temin edeceğini, şahsi hakların da ayni hakları iyiniyetle elde etmiş hak sahiplerine karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın davalıya devrine ilişkin resmî satış senedinin incelenmesiyle Çepni Mimarlık Restorasyon İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 480.000,00 TL bedel karşılığında ...'a 15.04.2020 tarihinde satıldığının görüldüğü, her ne kadar davacı bu taşınmazın 1983 yılında murisi ... tarafından harici satış sözleşmesiyle satın alındığını iddia etmiş ise de dosya kapsamına harici satış senedini sunamadığı, dinlenen tanık beyanlarının harici satış sözleşmesinin varlığı konusunda ispata yeterli olmadığı, taşınmazın haricen satın alındığının beyan edildiği 1983 yılında taşınmazın tapulu olması nedeniyle devrinin resmî şekil şartına tâbi olduğu, taşınmazın ... ve ... Yanık tarafından muvazaalı ve kötüniyetli olarak devredildiğinin ispat edilemediği gibi davalının da taşınmazı muvazaalı olarak devraldığının ispat edilemediğini, tapudaki devir bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmasının tek başına muvazaa iddiasını ispata yeterli olmadığı, tanık anlatımları ile davacının murisi ...'in taşınmaz üzerine 4 katlı bina yaptırdığı ve uzun yıllar aralıksız olarak taşınmazın muris ve davacı tarafından kullanıldığı anlaşılmış ise de, tapulu taşınmazların mülkiyetinin zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 716. maddesine göre davacının mülkiyeti kazanma koşullarının oluşmadığı, davacının terditli talebi olan temliken tescil talebi yönünden ise, davacının murisinin başkasının tapulu taşınmazına bina yaptırmakla iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceği ve arsa değerinin bina değerinden fazla olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil koşullarının da oluşmadığı, davacının diğer terditli talebi olan yapı değerinin ve arsanın satış bedelinin güncellenmiş değerinin tahsili talebinin ise harici satış sözleşmesinin tarafları olan ... Yanık ve ... ile onların külli haleflerine ve taşınmazı muvazaalı şekilde bu kişilerden satın almış olan kötüniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilecek şahsi bir hak niteliğinde olduğu, bu nedenle taşınmazı muvazaalı ve kötüniyetli olarak satın aldığı ispatlanamayan davalıya karşı yöneltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile esastan ret kararı verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazı miras bırakan ...'in 1980'li yıllarda ...'tan ''muhtarlık senedi'' ile satın aldığını, arsanın üzerine 5 katlı bina inşa ettiğini, taşınmazı ... ile karşılıklı güvene dayalı olarak uzun yıllar kullandığını, ...'ın vefatı nedeniyle taşınmazın tapusunu devralamadığını, ...'ın oğlu ... Yanık'ın taşınmazı kötüniyetli şekilde üçüncü kişilere devrettiğini, taşınmaz bu şekilde kötüniyetli üçüncü kişilere muvazaalı şekilde devredilerek müvekkilinin ve ailesinin yıldırılmaya çalışıldığını, son olarak taşınmazı davalının kötü niyetli ve muvazaalı şekilde devraldığını beyan etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, harici satışa veya zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil, terdiden 4721 sayılı Kanun'un 724. maddesi uyarınca temliken tescil ya da bedel istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.