"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2069 E., 2022/2311 K.
DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... vd.
DAVA TARİHİ : 30.01.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ermenek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/18 E., 2022/498 K.
Taraflar arasındaki ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan ...'nin 09.01.2018 tarihinde öldüğünü, Bozyazı Noterliği'nin 17.03.2017 tarih ve 1407 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakım sözleşmesine göre mirasbırakanın 631 ada 4 parsel, 644 ada 18 parsel, 644 ada 20 parsel, 644 ada 24 parsel, 707 ada 4 parsel, 715 ada 9 parsel, 746 ada 434 parsel ve 746 ada 436 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakım şartıyla müvekkiline bıraktığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalılar ..., ..., ...,... ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçesinde; davaya konu sözleşmenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olmaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların bakım borçlusu olan davacı tarafından murise bakılmadığına yönelik iddialarının bulunmadığını, dosya kapsamında davacının bakım borcunu yerine getirdiğinin anlaşıldığını, mirasbırakanın yaşı ve hastalığı nedeniyle bakım ihtiyacı içinde olduğu ve bakım borçlusunun bakım edimini yerine getirdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların ehliyetsizlik iddiasının ispatlanamadığı, davalı ...'nin istinaf aşamasında ölünceye kadar bakma sözleşmesine karşı muvazaa iddiasında bulunmuş ise de yargılama sırasında dayanmadığı bu nedene, HMK 357/1 maddesine göre istinaf aşamasında dayanılamayacağından dolayı bu itirazının değerlendirilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... temyiz dilekçesinde; mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı yapıldığını, Mahkemece hukuki değerlendirmenin hatalı yapıldığını, ilgili kanun maddelerinin somut olaya yeterli olarak uygulanamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
1. Bilindiği üzere, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
3. Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
4. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
5. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
6. Anılan yasal düzenlemeler, yargısal kararlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu savunması yönünden; İlk Derece Mahkemesince Adli Tıp Kurulu 4. İhtisas Kurulundan alınan 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre mirasbırakan ...'nin ölünceye kadar bakım sözleşmesinin düzenlendiği 17.03.2017 tarihinde fiil ehliyetini haiz olup olmadığının bilenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Nitekim, akit tarihinden 2 ay önce mirasbırakan hakkında verilen 06.01.2016 tarihli...Devlet Hastanesi Psikiyatri polikliniğin 222769 sayılı raporunda; psikiyatrik muayene ve değerlendirme sonucu ...'nin akli melekelerinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Bahsi geçen bu rapordan beş gün sonra ...Toplum Sağlığı Merkezi Akdeniz Aile Hekimliği Biriminin 11.01.2016 tarihli raporunda ise ...'nin sorulan sorulara tam ve düzgün cevap vermesi nedeniyle akli melekelerinin yerinde olduğu tespit edilmiştir. Bahsi geçen iki raporun 5 gün arayla verilerek birbiriyle çelişkili olması ve Adli Tıp Kurulu'nun fiil ehliyeti yönünden bir kanaate varamadığı birlikte düşünüldüğünde 09.03.2022 tarihli Adli Tıp Kurulu raporu davalı tarafın itirazını karşılayamamıştır.
7. Mirasbırakan ...'nin fiil ehliyeti ile ilgili net bir şekilde ortaya konulamayan zikredilen hususlar varken Mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, Mahkemece üniversitelerin konusunda bölümünden hocalardan oluşacak bilirkişi heyetinden veya yine konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak Adli Tıp Kurulu'ndan çelişkileri giderecek şekilde açık, bilimsel, yargı ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.