"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3264 E., 2024/800 K.
DAVALILAR : ... vd. vekilleri Avukat ... vd.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/42 E., 2021/466 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili dava dilekçesinde; muris ...in 14.09.1992 tarihinde öldüğünü, müvekkilinin adı geçen murisin ölen kızı olan ...’in eşi olduğunu, müvekkilinin miras payı sebebiyle davalılara karşı ecrimisil davası açtığını, yargılama aşamasında davalıların eldeki davaya konu vasiyetnameyi mahkemeye sunduklarını, ancak hekim raporu alındıktan 5 yıl sonra vasiyetnamenin yapıldığını, ayrıca raporun heyet raporu niteliğinde olmadığını, bu nedenle vasiyetnamenin şekil bakımından geçersiz olduğunu, ayrıca tanık beyanlarının aynı metin içinde yer almadığını, tanıkların muris ile akraba olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini ve vasiyetnameden murisin amacı ve isteğinin net olarak anlaşılamadığını ileri sürerek öncelikle vasiyetnamenin iptalini, aksi hâlde saklı payı ihlâli oranında vasiyetnamenin tenkisini talep etmiştir.
2. Davacının müteveffa eşi ...'in diğer mirasçısı olan alt soyu Şükran ... 17.12.2021 tarihli fer’i müdahil dilekçesi ile davacı yanında davaya katılmak istediğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; vasiyetçi murisin vefatından itibaren 28, davacının eşinin vefatının üzerinden ise 4 yılın geçtiğini, vasiyetnamenin tenfizinde mirasçıların ilgili işleme itiraz etmediklerini, dava tarihine kadar vasiyetnameye riayet gösterildiğini, eldeki davanın yasal şartlarının bulunmadığını ve zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2021 tarihli ve 2021/42 Esas, 2021/466 Karar sayılı kararında "...murisin ölüm tarihi 14.09.1992 olup TMK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 17. maddesine göre mirasçılık ve mirasın geçişinin mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği, MK'nın 501. maddesine göre iptal davasının tasarruf ve butlan sebebinin öğrenildiği, MK'nın 513. maddesine göre tenkis davasının mirasçıların mahfuz hisselerinin tecavüz edildiğinin öğrenildiği günden itibaren 1 sene ve herhalde vasiyetin açıldığı tarih itibariyle 5 sene geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, İstanbul 1 Sulh Hukuk Mahkemesi 1992/127E-1992/153K sayılı kararı ile davacının murisi Seylan Doğru tarafından acılan davada iptali istenen vasiyetnamenin açılıp okunduğu mirasçıların vasiyetin iptali davası açmayacaklarını beyan etmeleri nedeniyle vasiyetin tenfizine karar verildiği ve kararın 20.01.1993 tarihinde kesinleştiği..." gerekçesiyle davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 24.04.2024 tarihli ve 2022/3264 Esas, 2024/800 Karar sayılı kararında "...vasiyetname düzenleyen ...'in 14.09.1992 tarihinde vefat ettiği, bu durumda olayın çözümünde uygulanacak yasa ölüm tarihi itibariyle yürürlükte olan 743 sayılı TKM hükümleri olduğu, bu Kanun'un 501. maddesinde düzenlenen sürenin zamanaşımı süresi olduğu, 743 sayılı TKM'nin 501. maddesinin '...İptal davası, müddeinin tasarrufa ve butlanın sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle müruru zamana uğrar...' şeklinde düzenlendiği, murisin 14.09.1992 tarihinde vefatı üzerine İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1992/127 Esas ve 1992/153 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada davacının murisi Seylan Doğru'nun 16.12.1992 tarihli duruşmada bizzat hazır bulunarak vasiyetten haberdar olduğunu bildirdiği, iptal için dava açmayacağına dair beyanda bulunduğu, davacının yakın murisi Seylan Doğru'nun dava konusu vasiyetnamenin varlığından ve içeriğinden anılan tarih itibarıyle haberdar olduğu, vasiyetnamenin tenfizine ilişkin kararın 20.01.1993 tarihinde kesinleştiği, inceleme konusu dosyada davalılar vekilinin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacı murisinin vasiyetnameye muttali olduğu tarihten iş bu davanın açıldığı tarihe kadar 743 sayılı TKM'nin 501. maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin dolduğu, yerel mahkemece deliller değerlendirilerek yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili,
1. Murisin fiil ehliyetine sahip olmadığını,
2. Ehliyetsizlik hâlinin her zaman ileri sürülebileceğini,
3. Vasiyetnamenin şekil şartlarının yerine getirilmediğini,
4. Kararın hatalı ve yanlış değerlendirme sonucunda verildiğini,
5. Zira davanın süresinde açıldığını,
6. Zamanaşımı süresinin re'sen değerlendirilemeyeceğini,
7. Ancak yerel Mahkemenin gerekçe kısmında bu sürenin hem zamanaşımı hem de hak düşürücü süre olarak nitelendirildiğini,
8. Karşı tarafın kötü niyetinin söz konusu olduğunu,
9. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali, aksi hâlde tenkis istemine ilişkindir.
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 501. maddesinin 1. fıkrası, “İptal davası, müddeinin tasarrufa ve butlanın sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle müruru zamana uğrar. Tasarrufun butlanı gerek kanuna muhalefet ve adabı umumiyeye mugayeretten gerek ademi ehliyetten neşet etsin; sui niyet sahibi olan müddeaaleyhe karşı iptal davası, ancak otuz senenin geçmesiyle sakıt olur.” şeklinde olup hükümde düzenlenen sürenin hukuki niteliği, zamanaşımıdır. Vasiyetnamenin tenfizine yönelik yargılamanın 16.12.1992 tarihli ilk oturumunda; muris ...'in mirasçıları, davaya konu olan vasiyetnameden haberdar olduklarını belirttiklerinden onların bu tarihte vasiyetnameye muttali oldukları konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 17. maddesinde yer alan “Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.” şeklindeki düzenlemesiyle bu gibi davalarda murisin ölüm tarihinin esas alınacağı belirtilmiştir. Adı geçen muris, 14.09.1992 tarihinde ölmüş olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1029. maddesine göre TMK’nın yürürlük tarihi, 01.01.2002’dir. Bu nedenle murisin ölüm tarihi esas alındığında 743 sayılı Kanun'un somut uyuşmazlıkta uygulanmasının gerektiği ortadadır. Tüm bu nedenlerle; eldeki davanın, 09.02.2021 tarihinde açılmış olduğu dikkate alındığında somut olayda hak düşürücü sürenin değil, zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmaktadır.
3. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın (1) numaralı bendinde, "davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeni ile reddine" şeklinde karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “ve hak düşürücü süre” ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.