Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3624 E. 2025/1980 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından, davacının uzun süredir kullandığı kaynaktan çıkan suyun kesilmesi nedeniyle açılan suya el atmanın önlenmesi davasında, suyun özel su mu yoksa genel su mu olduğu ve tarafların kullanım haklarının kapsamı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kaynak suyunun, arazinin sınırlarını aşacak debide olması nedeniyle genel su niteliğinde olduğu ve genel sulardan herkesin ihtiyacı oranında yararlanma hakkı bulunduğu, bu nedenle mahkemenin tarafların su ihtiyaçlarını tespit etmeden ve uygun bir su rejimi oluşturmadan hüküm kurmasının hatalı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1747 E., 2024/1865 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Artova Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/102 E., 2023/157 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; .........ilçesi, .........Köyü halkından ... oğlu...a ait bulunan 20 dönümlük tarlanın içerisinden çıkan suyu davacının muris babası ...in 20.10.1986 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelle satın aldığını, ilgili senet içerisinden anlaşılacağı üzere satış bedelinin peşin ödendiğini, söz konusu kaynak suyunun zilyetliğinin babasına devir ve teslim edilerek bu güne kadar evlerinde içme suyu olarak kullanıldığını, suyu satan...un oğlu davalı ...'un 09.10.2021 tarihinde kepçe getirmek sureti ve suyun gözesinden çalışma yapmak suretiyle otuz beş seneden beridir evlerindeki akan suyu kestiğini ve kullanım hakkını haksız yere gasp ettiği, suyun satış bedelinin 1.000.000,00 TL olduğu, ayrıca müdahale durumunda ise 500.000.00 TL cezai şart ödemeyi de davalının babası...un kabul ettiği, bu durumu kolluğa bildirdiğini, görevlilerin mahalline gelerek köy muhtarlığı ile birlikte gerekli incelemeyi yapıp olay yerinin fotoğraflarını çekerek tahkikata başladıklarını belirterek davanın kabulü ile davalının haksız müdahalesinin men'ine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; tarafların murislerinin karşılıklı takas ile suları değiştiklerini ancak davacının babasının sözünde durmayıp tarlayı bir başkasına sattığını ve davalıya verilen suyun kesildiğini, tarlayı kendisine kazdırmadığı ve suyu elinden aldığı, kendisinin de takas ettiği 20 dönümlük tarla içerisinden verdiği suyu kestiği, tarlasının başka yerlerinden gece vakti kazı yapmak suretiyle yine davacının evine suyu götürdüğü, mahallinde keşif yapıldığında hangi gözeden kime su aktığının görüleceğini, aynı zamanda babasının kalp hastası olduğu için hastanede tedavi gördüğünü, bu takas işleminden babasının hiçbir ilgisinin olmadığını, senet imzalamadığını, babasının imzasının kullanılmış olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere suyun genel su niteliğinde olduğu, keşif tarihi itibariyle günlük debisinin 864 litre olduğu, tarafların ihtiyacından fazla kaynak suyu debisinin mevcut olduğu, dinlenen tanık beyanlarında davacının kullandığı suyun davalı tarafından kesildiğinin belirtildiği, bu durumda davalının vaki müdahalesi ile davacının hakkının ihlal edildiği, kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edileceği ve komşuların da bu sudan yararlanabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının davaya konu ........ ilçesi, ........ Köyü 109 ada 17 parselde bulunan suya el atmasının önlenmesine, davalının yapmış olduğu davacının suyu kullanımını engelleyen tüm müdahalelerin men'ine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; dava konusu suyun 109 ada 17 parsel içerisinde bulunmakta olup, özel su vasfında olduğunu, özel suyun mülkiyetinin iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, zira dava konusu suyun davalıya yetecek kadar olduğunu, davacının dava konusu su ile içme suyu haricinde tamamını tarımsal sulama ihtiyacını karşılamak için istifade etmek istediğini, dava konusu suyun tamamının davacının kullanımında olmasının hatalı olduğunu, dava konusu suyun davalı tarafça mülkiyetinin kazanılması söz konusu olmadığını, suyun satılmasının veya mülk edinilmesinin de mümkün olmadığını, suyun özel su olduğunun kabul edilmesinin zaruri olduğunu, dava konusu suyun genel su olarak kabul edilmesi hâlinde ise davalının da su ihtiyacının dikkate alınması ve nihai kararın buna göre verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, suya el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.

Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen 4721 sayılı Kanun'un 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."

Gerek 4721 sayılı Kanun'un 718. maddesi gerekse 756/2 hükmünde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.

Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabii ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.

Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.

Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.

4721 sayılı Kanun'un 756/2 hükmü gereğince "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir.

Yine benzer şekilde 4721 sayılı Kanun'un 837. maddesi de "Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Madde hükmünde belirtildiği üzere, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür. Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca 4721 sayılı Kanun'un 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir (m.704/2). Bu durumda kaynak hakkının, resmî şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılması mümkündür.

Gerçekten 4721 sayılı Kanun'un 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.

5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü'nün 15. maddesi gereğince yeraltı suyunu kullanacak arazi veya kuyu sahibinin veya işletmecilerinin faydalı su ihtiyacı; sırasıyle içme, temizlik, belediye hizmetleri, hayvan sulaması, zirai sulama ve maden ve sanayi suyu, sportif ve benzeri tesislerin faydalı kullanış miktarı gözönünde bulundurularak tahsis edilecek maksada göre ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle Devlet Su İşleri Bakanlığı tarafından tespit edilir. Faydalı ihtiyaç için ayrılacak su miktarı hiç bir zaman yeraltı suyu deposunun emniyetli veriminden daha yüksek olamaz.

Somut olayda; davaya konu su, davalı arazisinden çıkmakta olup bilirkişi raporuna göre su, davalının taşınmaz sınırlarını aşacak debide olduğundan genel su olarak belirlenmiştir. Genel sulardan ise herkes ihtiyacı oranında faydalanma hakkına sahip olup, satılması mümkün değildir.

Mahkemece genel suya davalının müdahalesi olduğunun tespiti ile müdahalesinin menine karar verilmesi doğru ise de yeterli değildir. Suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurulmak suretiyle keşif yapılarak davacının suya ihtiyacı olup olmadığı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, davalıların içme suyu ihtiyaçları olup olmadığı, bu ihtiyacı şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir.

Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.