Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3681 E. 2024/4633 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunan ve davacı tarafından yaptırıldığı iddia edilen yapının aidiyetinin tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki yapının aidiyetinin tespiti davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığı, zira ortada ortaklığın giderilmesi, kentsel dönüşüm veya kamulaştırma gibi istisnai bir durum olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1490 E., 2024/806 K.

DAVA TARİHİ : 29.11.2022

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeni hüküm kurularak davanın usulden reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/809 E., 2023/215 K.

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ... davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeni hüküm kurularak davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Muğla ili, ...ilçesi, ...Mahallesi, 245 ada, 37 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının 20 yıl önce babası olan ...tarafından yapıldığını, davacı adına yapı kayıt belgesi alındığını, aynı yapıya ilişkin yapı kayıt belgesi alan dava dışı ... adına olan yapı kayıt belgesinin iptali için idari yargıda dava açıldığını, Muğla 1. İdare Mahkemesinin 2021/390 Esas, 2022/29 Karar sayılı kararında; "hakkında yapı kayıt belgesi alınan yapının kim tarafından inşa edildiğinin ve yapının mülkiyetinin kime ait olduğunun tespitinin ancak adli yargı mahkemelerinde açılacak bir tespit davası ile mümkün olduğu..." şeklinde değerlendirmede bulunduğunu, taşınmazın kendilerine satışı yönünden yapılan başvuruda Çevre Bakanlığının yapının kim tarafından yaptırıldığına ilişkin mahkeme kararını beklediğini belirttiğini, bu nedenle taşınmaz üzerinde bulunan yapının davacının babası olan ...tarafından inşa edildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazinede olduğunu, yapı kayıt belgesinin geçerli olup olmadığı ve davalıya ait olup olmadığı yönündeki araştırma ve değerlendirmenin idareye ait olduğunu, davacının Hazineye karşı dava açmasında hak ve menfaati bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; dava ve karar tarihi itibariyle taraflar arasında derdest bir ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça; adına yapı kayıt belgesi alındığı halde aynı yapıya ilişkin dava dışı ... adına da yapı kayıt belgesi alındığını, bu yapı kayıt belgesinin iptali için idari yargıda dava açıldığını, Muğla 1. İdare Mahkemesinin 2021/390 Esas, 2022/29 Karar sayılı kararında; hakkında yapı kayıt belgesi alınan yapının kim tarafından inşa edildiğinin ve yapının mülkiyetinin kime ait olduğunun tespitinin ancak adli yargı mahkemelerinde açılacak bir tespit davası ile mümkün olacağının belirtildiği, taşınmazın satışı hususunda idarenin, yapının kim tarafından yapıldığına ilişkin mahkeme kararını beklediğini tüm bu nedenlerle iş bu davanın açılmasının zorunlu olduğu ileri sürülmüş ise de, mahkemece, davacı iddialarının hukuki yarar koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlar.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının inşa edildiği günden bu yana önce murisi, daha sonra davacı tarafından kullanıldığını, dava konusu taşınmazla ilgili davalı adına düzenlenen yapı kayıt belgesinin iptal edilmesi talebi ile açtıkları ve Muğla 1. İdare Mahkemesine ait 2021/390 E. 2022/29 K. sayılı kararı gereği dava açtıklarını, eldeki davada hukuki yararlarının bulunduğunu, davada ileri sürülen talebin mülkiyete ilişkin olmadığını, davaya konu yapının kim tarafından inşa edildiğinin tespiti ve zilyetliğin kesintisiz olarak davacıya ve ailesine ait olduğunun tespitinin talep edildiğini, belirttiği nedenlerle İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekalet ücreti yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, mahkemece 100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak müvekkili kuruma verilmesine karar verildiğini, vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen maktu vekalet ücretinin altında belirlenmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, yeni karar verilerek lehlerine yasal vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; davacının ve murisinin dava konusu edilen binanın üzerinde bulunduğu 245 ada, 37 parselde paydaş olmadığı, davacının taşınmaz üzerindeki binanın murisine ait olduğunu ileri sürdüğü, dava konusu taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre ortaklığın giderilmesi davasında bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı, bu ilkeler ışığında, davacının Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan binanın murisine ait olduğu ve binada kendisinin zilyet olduğunun tespiti talepli eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi isabetli ise de; davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7 nci maddesi ikinci fıkrası gereğince vekalet ücreti takdir edilmemesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine, davalı ... Hazinesi vekilinin istinaf isteminin kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeni hüküm kurularak davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;

1. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davanın usulden reddinin hatalı olduğunu,

2. Dava konusu taşınmaz için farklı kişilerin yapı kayıt belgesi alması ve İdare Mahkemesince verilen yapı kayıt belgesinin iptali için Adlı yargıda yapının kim tarafından yapıldığının tespit edilmesi gerektiği yönündeki karar doğrultusunda davayı açtıklarını, bu nedenle dava açmakta hukuki yararları bulunduğunu,

3. Taşınmaz üzerinde bulunan yapının muris babası tarafında 20 yıl önce yapıldığını, davacı tarafından yapı kayıt belgesi alındığını, ancak dava dışı Metin Uzun’un da herhangi bir hak sahipliği olmadan tamamen beyana dayanarak yapı kayıt belgesi aldığını,

4. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptıkları başvurudan sonuç alamadıklarını,

5. Hukuki yararın sadece 3 halde var olduğuna ilişkin değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğu, böyle bir kararın hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini,

6. Davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığını, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin hatalı değerlendirme yaptığını, davanın; dava konusu yapının kim tarafından inşa edildiğinin tespiti ve zilliyetliğin kesintisiz olarak davacı ... ailesine ait olduğunun tespitine ilişkin olduğunu,

7. Zilyetlik talepleri ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığını,

8. Bölge Adliye Mahkemesince vekalet ücreti miktarının değiştirilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m).22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespitdavası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)

3. Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 maddesi, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümü.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğundan reddine ve davalı ... kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7 nci maddesi ikinci fıkrası uyarınca 8.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Hazinesine verilmesine şeklinde karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 15.05.2024 tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesi ikinci fıkrasına göre; "Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu tarifenini ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmedilir" düzenlemesi yer almaktadır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmı, ikinci bölümünde yazılı 17.900,00 TL'ye hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 8.950,00 TL'ye hükmedilmesi yanlış olmuştur. Davacı vekili temyiz dilekçesinde vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürmüş ise de; aleyhe bozma yasağı gözetilerek belirtilen yanlışlığa değinilmiş bozma sebebi yapılmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.