Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3788 E. 2024/5240 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından suya el atmanın önlenmesi ve su kullanımına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, su rejimi kurulmasına karar verilmiş ise de, yalnızca davacının ihtiyacına ve kullanımına yönelik hüküm kurulması, nizayı çözümlemeye yeterli ve elverişli bir karar olmadığından ve taraflar arasında infaza elverişli bir su rejimi oluşturulması gerektiğinden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/82 E., 2024/429 K.

DAVA TARİHİ : 29.08.2013

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında görülen suya el atmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının babasına ait taşınmazlar ile aynı yerde başka kişilerin kullanımında olan taşınmazların sulanmasında Kızlarpınarı adlı su kaynağına gelen suyun kullanılması için kadimden beri taraflar arasında anlaşma bulunduğunu, suyun kaptaja alınması suretiyle fiili kullanımın belirlendiğini, davacının babası dahil tüm taşınmaz maliklerinin su kaptajından 6 hat hâlinde kendi taşınmazlarına borular vasıtasıyla su götürdüğünü, davalının ise suyun naklini sağlayan plastik su borularını tahrip ettiğini, toprak altından çıkararak bazı kısımlarını kestiğini ve davacıya gelen suyun ağzını naylonla tıkadığını, davacının su kullanımının üç yıldır kesintiye uğratıldığını, yirmiden fazla ağacının kuruduğunu, ev ve bahçe için su ihtiyacının karşılanamadığını ileri sürerek davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının babasının su kullanım hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.09.2014 tarihli kararında; davalının haksız müdahalesi neticesi sulanmadığından kuruduğu iddia edilen ağaçların orman arazisi içinde olduğu, davacı adına kayıtlı taşınmazda olmadığı, ziraat bilirkişi raporunda bölgenin iklimsel yapısı, bitki örtüsü, bölgenin bol yağış alması ve diğer çevresel faktörler nedeniyle meyvelerin susuzluğa bağlı olarak kurumalarının imkansız olduğu, dosya içerisinde bulunan "Yaylada Bahçe Satış Senedidir" başlıklı belge uyarınca davacının murisinin sahip olduğu taşınmazı sulu haliyle sattığı, "protokol" başlıklı belgede dava konusu kaptaj için davacının murisinin ismi yerine taşınmazı sattığı ... oğlu ...'ın isminin hak sahibi olarak geçtiği ve bu belgede davacı tanığı Hurşit Çağlar'ın da imzası bulunduğu gerekçesiyle davacının dava konusu su kaptajı üzerinde hiçbir hakka sahip olmadığından davanın reddine karar vermiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.09.2014 tarihli kararına karşı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 20.11.2017 tarihli ve 2015/5770 Esas, 2017/8594 Karar sayılı ilâmı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

2. Yargıtayın 20.11.2017 tarihli ilamına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 13.11.2018 tarihli ve 2018/1124 Esas, 2018/7737 Karar sayılı ilâmı ile davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile onama ilamının kaldırılmasına; Mahkemece ziraat bilirkişisi, jeoloji bilirkişisi ve tarafsız mahalli bilirkişilerle mahallinde suların en az olduğu bir zamanda keşif yapılıp dava konusu suyun kullanımına ve kaptaja bağlanmasına ilişkin süreç ve su taksimatına ilişkin dosyaya sunulmuş 14.01.2001 tarihli protokol başlıklı belge doğrultusunda su kullanımının ne şekilde olduğu yönünde mahalli bilirkişilerin bilgisine başvurulması, dava konusu suyun kaptaja bağlanmadan önce tüm yöre halkı tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunun aydınlatılması, daha sonra suyun debisi ve niteliği şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek tarafların suya ihtiyacı olup olmadığının bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi, tarafların bu ihtiyaçları şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırıldıktan sonra içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek gerekirse taraflar arasındaki nizayı çözümler nitelikte ve herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmesi gerektiğinden noksan inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkeme, 11.10.2022 tarihli ve 2020/41 Esas, 2022/231 Karar sayılı kararında bir önceki kararın gerekçeleri tekrar edilerek ilgili bölgede yaşayanların su ihtiyaçları için belediye şebeke suyundan yararlandıkları, davacı tarafından başka mahkemeden değişik iş üzerinden aldırılan raporun HMK'nın 401/son maddesi uyarınca dikkate alınmadığı, davacının söz konusu su kaynağında hakkı olmadığı, başka şekilde su temin etmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.10.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.10.2023 tarihli ve 2023/3433 Esas, 2023/4608 Karar sayılı ilamında; davacının murisi ... ...'ın dava konusu suyu kullandığı, davalının ise davacı ve murisine ait taşınmaza giden su borularına müdahalede bulunarak taşınmaza su gitmesini engellediği, bu durumun davalı hakkında mala zarar verme suçundan yapılan yargılama sonucu verilen mahkûmiyet hükmü ile sabit olduğu, öte yandan davacının suya ihtiyacı olduğu ve başkaca kaynaktan yararlanma imkânının bulunmadığı, dosya kapsamında alınan rapordan ve Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün yazı cevabından anlaşıldığı, hâl böyle olunca dava konusu kaptajdaki 4 No.lu hat 3 No.lu gözeden taraflar arasındaki nizayı giderir şekilde su rejimi kurulması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında bozma ilamında açıklanan gerekçe tekrar edilerek davanın kabulüne, davacı lehine; Fen Bilirkişisi ... Gezici tarafından düzenlenen 01.11.2021 tarihli krokili raporda ... ilçesi, ... Mahallesinde davacı ...'ın babası ... ...'a ait kadastrosu tamamlanmamış alandaki, üzerinde 3 katlı betonarme bina ve bahçe bulunan taşınmazın, taşınmaza kuş uçusu 250 metre mesafede bulunan 6 adet su borusunun çıktığı tespit edilen ana su deposunun 4 No.lu kaptajının 3 No.lu gözesinin açılarak davacının 3 No.lu gözeden faydalanması suretiyle su rejimi kurulmasına, davalının 4 No.lu kaptajın 3 No.lu gözesine müdahalesinin önlenmesine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hatalı olduğunu, değerlendirmelerin yanılgılı yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, suya el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718 inci maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.

2. Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen 4721 sayılı Kanun'un 756 ncı maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."

3. Gerek anılan Kanun'un 718 nci maddesi gerekse 756/2 nci maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.

4. Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabî ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su, kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması hâlinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu'na tâbidir.

5. Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera, orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlâl edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.

6. Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tâbi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa el atma varsa el atmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.

7. 4721 sayılı Kanun'un 756 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı; ancak tapuda düzenlenecek resmî senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir.

8. Kaynak irtifakına konu olabilecek su, özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.

3. Değerlendirme

1. Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile su rejimi kurulmasına karar verilmişse de kurulan hükmün infaza elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.

2. Su rejimi kurulmasındaki amaç, suya ihtiyacı olan tarafların ihtiyaçlarına göre bir düzenleme yapmaktır. Mahkemece her ne kadar "su rejimi kurulmasına" ifadesi kullanılarak bir hüküm tesis edilmişse de; yalnızca davacının ihtiyacına ve kullanımına yönelik "4 No.lu kaptajının 3 No.lu gözesinin açılarak davacının 3 No.lu gözeden faydalanmasına" karar verilmesi nizayı çözümlemeye yeterli ve elverişli bir karar değildir.

3. Su rejimi kurulması, uzmanlık gerektiren bir husus olup mahkemece, bilirkişilerden su rejimi kurmaya elverişli, bilimsel, yeterli ve denetime uygun rapor alınmalı, tarafların ihtiyaçları oranında (içme suyu ihtiyacının kullanma suyuna göre öncelikli olduğu da dikkate alınarak) dava konusu sudan yararlanma şekil ve şartları (haftalık ya da günlük süreler esas alınarak) belirlenmek suretiyle, taraflar arasındaki nizayı çözümler nitelikte infaza elverişli su rejimi oluşturularak muaraza giderilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.