Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3847 E. 2024/5164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş kadastro mahkemesi kararıyla mera vasfında olduğu belirlenen taşınmazın belediye tarafından satışı ve bu satış nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasının reddi üzerine yapılan temyiz.

Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşen kadastro mahkemesi kararı ile taşınmazın mera vasfında olduğunun belirlenmesi ve mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş olması gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve mera olarak tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/56 E., 2023/107 K.

DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... Belediye Başkanlığı vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 09.10.2014

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki mera iddiasına dayalı tapu iptal ve mera olarak sınırlandırma ve özel siciline kayıt istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davacı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; 336 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit gördüğünü, itiraz üzerine kadastro mahkemesinde görülen dava sonucunda taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydedilmesine karar verildiğini, kararın 04.05.2000 tarihinde kesinleştiğini, ancak taşınmaz kadastro mahkemesinde dava konusu iken 19.07.1991 tarihinde ... Belediyesi adına 2.531,25 m² miktar ile yolsuz olarak tescil edildiğini, ... Belediyesinin dava devam ederken, kendisinin de taraf olmasına rağmen taşınmazı 28.07.2003 tarih ve 254 sayılı Encümen Kararı ile 30.000,00 TL bedelle diğer davalı ...'e satarak 05.03.2004 tarihinde tapudan devrettiğini, dava konusu taşınmazın mahkeme kararı ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilen, özel mülkiyete konu teşkil etmeyen yerlerden olduğunu, davalı ... adına oluşturulan tapu kaydının da yolsuz tescil niteliğinde olması nedeniyle lehdarına mülkiyet hakkına ilişkin yetkiler bahşetmeyeceğini, Belediyenin kendisine ait olmayan bir taşınmazı üçüncü kişiye satmasının da hukuki anlamda korunacak bir işlem olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile taşınmazın mera olarak sınırlandırılıp özel siciline kaydını talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili, kadastro mahkemesindeki davanın 12.11.1999 tarihinde karara çıktığını, 336 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili davanın reddine ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiğini, davalı idare kötü niyetli olsa bu taşınmazı 1991 ve 2003 yılları arasında satabileceğini, taşınmazın meralık vasfını kaybettiğini, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu, bu davanın ise tapuya tescilden itibaren 23 yıl geçtikten sonra açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, taşınmazın meralık vasfının olmadığını, davalının Belediye ile birlikte eklemeli zilyetliğinin 20 yıldan fazla olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI:

Mahkemenin 15.10.2015 tarihli ve 2014/310 Esas, 2015/368 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 336 ada 1 parselin kadastro tutanakları incelendiğinde, ... Belediyesi adına tespit yapıldığı, Kadastro Mahkemesinin 12.11.1999 tarih ve 1991/221 Esas, 1999/292 Karar sayılı gerekçesinde ve açıklamasında 336 ada 1 parselin mera olarak sınırlandırılmasına, özel siciline kaydedilmesi şeklinde hüküm kurulmuş olsa da kadastro tutanağı incelendiğinde ... Belediyesi tüzel kişiliği adına tespit gördüğü, mera veya her hangi bir orta malı şeklinde özel siciline yazılması şeklinde ibare olmadığı, mahkeme kararının söz konusu tutanaktaki bilgilerle örtüşmediği, davacının açmış olduğu davanın HMK 198 ve HMK 189/4 maddeleri uyarınca tespit işlemi ile uyumlu olmayan ... Belediyesi adına tespit gören dava konusu parsel ile alakalı Kadastro Mahkemesinin 1991/221 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyası serbestçe değerlendirildiğinde bu şekilde hükme esas alınmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi 06.03.2019 tarih ve 2016/11354 Esas, 2019/2027 Karar sayılı ilamında; "...Dava konusu 336 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine ... Kadastro Mahkemesinin 1991/221 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyası ile görülen davada 12.11.1999 tarihinde davanın reddine, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile yazılmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeden 04.05.2000 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Kadastro mahkemesinde görülen bu davada ... Belediyesi ve Hazine de taraf olarak yer almıştır.

Kesinleşen kadastro mahkemesi kararı ile taşınmazın mera vasfında olduğu saptandığına ve mera olarak sınırlandırılması ile özel siciline kaydına karar verilmiş bulunmasına göre, davanın kabulü gerekirken, aksine görüş ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir..." ifadelerine yer verilmiştir.

B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; kesinleşen kadastro mahkemesi kararı ile taşınmazın mera vasfında olduğu belirlenerek mera olarak sınırlandırılması ile özel siciline kaydına karar verilmiş bulunmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, yolsuz tescil sonucu aynî hak kazanılamayacağı, kamu mallarının özel hukuk alanı dışında bulunduğu, özel mülkiyete konu olamayacak taşınmazlar hakkında kişiler adına sicil oluşturulması o taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini değiştirmeyeceği, taşınmazın mera vasfında olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile tapu kaydı üzerindeki tüm sınırlandırma ve takyidatlardan âri bir şekilde mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili dilekçesinde özetle; yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasının ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın kadastro tespitine itiraz davası olmadığını, mahkemenin davayı kadastro davası kabul edip 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesini uygulamasının hatalı olduğunu, davanın TMK 1024 üncü maddede tarifini bulan yolsuz tescil ile davalı ... ve sonrasında davalı ... adına tescillenen tapunun iptaline yönelik olduğunu ileri sürerek, kararın yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bozulmasına veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın kadastro tespitinde mera olarak sınırlandırılmadığını, tarla vasfı ile Belediye adına tescil edildiğini, iyiniyetli üçüncü kişi olarak tescilin yolsuz olduğunu bilmediğini, TMK 1007 nci maddesi anlamında devletin kusursuz sorumluluğu olduğunu, tespitten 12 yıl sonra taşınmazı devraldığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; İdarece 16.06.2003 tarihinde istenen tapu kaydında diğer davalının işgalinde olduğu şerhinin düşüldüğünü, müvekkili İdarenin tapu kaydına güvenerek diğer davalı ...'ya satış işlemini gerçekleştirdiğini, 1991 yılında müvekkil İdare adına tescil oluştuğunu, 2014 yılına kadar 23 yıllık süreçte bu durumu fark etmeyen davacının kötü niyetli olduğunu, taşınmazın mera vasfını kaybettiğini, diğer davalının, müvekkili İdarenin eklemeli zilyetliği ile birlikte 20 yıldan fazla bir süredir zilyet olduğunu, tescilden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığını, kayıtlarda yapılan hatalardan TMK 1007 maddesi anlamında Devletin kusursuz sorumluğu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, mera iddiasına dayalı olarak açılmış, tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma ve özel siciline kayıt istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,

Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.