Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3888 E. 2025/90 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici satış sözleşmesine dayalı olarak taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Harici satış nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilemeyeceği, ancak tarafların vermiş oldukları değerleri geri isteyebilecekleri gözetilerek, ziynet bedeli karşılığının dava tarihindeki değeri hesaplanarak alacak talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/640 E., 2022/355 K.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava konusu 519 ada 11 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kalan 1.000 metrekarelik bölümün 14.07.1997 tarihinde düzenlenen senetle ziynet bedeli yerine geçmek üzere davalının gelini olan müvekkiline verildiğini ileri sürerek; bu bölümün tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 7.500,00 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; davanın yersiz açıldığını, dava konusu yer ya da başka taşınmazla ilgili senet verilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “davanın kabulü ile teknik bilirkişi raporunda gösterilen ve 519 ada, 11 parsel kapsamında kalan bölümün tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline” karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8.Hukuk Dairesince: “Mahkemece taşınmazın 1000 metrekarelik bölümünün iptaline karar verilmiş ise de davanın taşınmazda 1/3 paydaş olan kayıt malikine yöneltilmeden açılmış olmasının ve Mahkemece de işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı; diğer yönden davanın harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, satış tarihi itibarı ile taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu, temlikin resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği, davacı tarafın resmi memur önünde yapılmayan tarihi yazılı senedine değer verilemeyeceği, ancak harici satış nedeniyle tarafların vermiş oldukları değerleri geri isteyebilecekleri, ziynet parasının uyarlama kuralları uyarınca dava tarihindeki karşılığının belirlenerek taşınmazdaki yararlanmaları da gözetilerek neticesinde elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğine” değinilerek karar bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; “paydaşlardan ...’nun davaya dahil edildiği, bozma ilamı uyarınca yaptırılmasına karar verilen bilirkişi incelemesine ilişkin ücretin tayin olunan kesin süre içerisinde yatırılmadığı, davanın ispatlanamadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “Mahkemece 26.11.2015 tarihli duruşma tutanağının iki numaralı ara kararı ile davacı vekiline yapılan ihtarda, sürenin kesin süre olduğu bildirilmiş ise de ne miktarda avans yatırılacağının açıkça belirlenmediği, dolayısıyla kesin sürenin usulüne uygun olmadığı, Mahkemece öncelikle 519 ada, 11 parsel kapsamında kalan 1000 metrekare yerin, 14.07.1997 tarihindeki rayiç değerinin saptanması için mahallinde yeniden keşif yapılması, akabinde saptanan bu bedelin enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın fiyatları, döviz kurları, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin dikkate alınarak ulaşacağı değerin uyarlama, denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 E., 1940/77 K. ile 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 E., 1939/47 K. YİBK kapsamları karşısında belirlenmesi için, gerekirse HMK’nin 266 ve 325. maddeleri gözetilerek konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi” gerektiğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “davacı lehine tapu iptali ve tescil hükmü kurulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla talebin reddine; dosyada davalı ve dahili davalılar olduğu, davalının ... olduğu, tapu iptali ve tescil talebinin dava konusu taşınmazın malikleri olan dahili davalılar yönünden, alacak talebinin ise senedi imzalayan olması sebebiyle sadece ... yönünden değerlendirildiği, değerlendirme yapılan ve kabulüne karar verilen terditli talep yönünden davalının tek olması nedeniyle bedelin davalı ...'dan tahsili gerektiğine” değinilerek tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüyle 10.102,62 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu iptali tescil talebinin kabul edilmesi gerektiğini, bu talebin kabul edilmemesi durumundaysa taşınmazın değerine karar verilmesi gerektiğini, bedelin düşük olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa alacak talebine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK’nin geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birisinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.