Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3919 E. 2024/4849 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti istenmesine karşın, davalı belediyenin taşınmazın maliki olmadığı gerekçesiyle pasif husumet itirazında bulunması nedeniyle davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı belediyenin dava konusu taşınmazın maliki olmadığının tapu kayıtlarından anlaşıldığı ve davalı belediyenin taşınmaz üzerinde herhangi bir fiili eyleminin de bulunmadığı gözetilerek, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/422 E., 2024/1273 K.

DAVA TARİHİ : 06.12.2022

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/797 E., 2023/467 K.

Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti ve korunması isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu 7416 ada 1 parsel sayılı taşınmazın zilyetliğini Ömer Yılmaz’dan 1992 tarihinde devraldığını, müvekkilinin 1992 yılından beri bu yeri kullandığını, satıcının müvekkilini sürekli olarak oyaladığını, taşınmazın tapuda Fikret Kaygun mirasçıları ve Osman Sercan adına davalı ... tarafından tahsis edildiğini, müvekkilinin zilyetlik haklarının yok sayıldığını, Belediye Başkanlığına 03.09.2018 tarihli 2018/49218 sayılı dilekçe ile başvurduklarını, akabinde 03.10.2022 tarihinde de başvurduklarını, ancak müvekkilinin 7143 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinden yararlandırılmadığını, davalı ...'nin zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu hususunda sorumluluğunu yerine getirmediğini, Osman Sercan tarafından müvekkiline tahliye ve kal istemi ile dava açıldığını belirterek müvekkilinin zilyetlik haklarının korunması ile yasa kapsamında zilyetliğin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu parselin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi ile 2981/3290 sayılı Kanun'un Ek-1 maddesi gereğince K-1 Bölgesi Uygulama İmar Planı 5. Etap İmar Planı Uygulaması çalışmaları sonucunda Belediye Encümeninin 2011/291 sayılı kararıyla oluştuğunu, imar planı uygulamasına ait parselasyon planlarının 1 ay süreyle askıya çıkarıldığını, askı süreci içerisinde yapılan itirazların encümen tarafından değerlendirilerek karara bağlandığını, onay için İstanbul Büyükşehir Belediyesine, teknik kontrol için Kadastro Müdürlüğüne ve tescil amacıyla da Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesi hususunda Belediye Encümeninin 2011/435 sayılı Kararı alındığını, imar planı uygulamasının Sultanbeyli Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 24.12.2012 tarihli ve 1377 yevmiye ile tescil edildiğini, ilçe sınırları içerisinde yaklaşık 2 milyon m² alanı içerisine alacak şekilde 5 etap halinde yapılan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi imar uygulamasının kanun gereği tapu kütüklerinde bulunan hissedarlar üzerinden yapıldığını, davacıya ait uygulama öncesi ve sonrasında herhangi bir tapu kaydının olmadığını, dava konusu taşınmazın müvekkil belediye adına tapuda kayıtlı olmadığından pasif husumet bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olmadığı, davalı tarafından taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen işlem olmadığı, davalının taşınmaz üzerinde fiili kullanımı bulunmadığı anlaşıldığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvurusunda, mahkemenin gerekçesinin anlaşılmadığını, müvekkilinin zilyetliğinin 1992 yılından beri sürdüğünü, keşif yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça 376 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak zilyetliğin tespiti istemli davanın açıldığı, taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarının dosya arasına alındığı, davalı Belediyenin dava konusu parselde kayıt maliki olmadığının anlaşıldığı, yazılı gerekçe ile verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.