Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3976 E. 2024/4654 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalı adına kayıtlı iptal edilecek pay kalmaması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların ifraz ve kamulaştırma işlemleri sonucu davalı adına iptal edilecek bir pay kalmadığından, bozma kararına uygun olarak davanın reddine karar verilmesi doğru bulunarak, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/694 E., 2023/1206 K.

DAVA TARİHİ : 28.12.2010

KARAR : Davanın reddine

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında görülen ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 976 sayılı parselde paydaş olduğunu, bir kısım paydaşların 07.06.2010 ve 15.06.2010 tarihlerinde davalı ...'e pay sattığını, dava konusu taşınmazın ifraz işlemi ile 1221, 1222 ve 1223 parsellere ayrıldığını, davacının yasadan kaynaklanan ön alım hakkı kapsamında dava konusu bu üç parseldeki 109/1965 hissenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı duruşmada; taşınmazın hisseli olduğunu tapuda öğrendiğini, ancak tamamen güven esasına dayalı olarak dava konusu hisselerin dönümüne 20.000,00 TL vererek aldığını, taşınmazı aldığı şahıslarla bir akrabalığının olmadığını, ancak kendilerini tanıdığını, davacının satıştan haberdar olduğunu, kendisinin taşınmazı fiilen böldüğünü, aldığı yerin hisseli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.12.2011 tarihli ve 2010/176 Esas, 2011/1627 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 976 parsel iken ifrazen 1221, 1222 ve 1223 No.lu parsellerde davalı ... adına olan 109/1965 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kaydına karar verilmiş, hüküm temyiz edilmediğinden 17.01.2012 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlenmiş, davalı 08.02.2022 tarihli dilekçesi ile hükmü temyiz etmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 26.04.2023 tarihli ve 2023/1960 Esas, 2023/2336 Karar sayılı kararı ile; “...davalıya yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesine aykırı olduğu anlaşılmış olup bu sebeple İlk Derece Mahkemesince davalının temyiz isteminin reddine yönelik verilen ek kararın doğru olmadığı sonucuna varıldıktan sonra ek kararın kaldırılarak esasa yönelik temyiz incelemesine geçilmiştir.Davaya konu 976 parsel sayılı taşınmaz, 09.12.2010 tarihinde 1221, 1222 ve 1223 parsel sayılı taşınmazlar şeklinde ifraz edilmiştir. UYAP'ta yapılan tapu sorgulamasında adı geçen taşınmazlardan 1221 ve 1222 parsel sayılı taşınmazların tamamının 17.02.2016 tarihinde DSİ lehine kamulaştırıldığı görülmüştür. Geriye kalan 1223 parsel sayılı taşınmazın ise pasif kaydının bulunduğunun görülmesine müteakip yapılan araştırmada bu parselin 1230 ve 1231 parsellere ifraz edildiği anlaşılmıştır. Bunlardan 1231 parsel sayılı taşınmazın tamamı yine DSİ lehine aynı tarihte kamulaştırılmış, 1230 parsel sayılı taşınmazda ise davacının hissesi görülürken davalıya ait herhangi bir hissenin bulunmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle, yasal önalım hakkına konu olmak üzere davalının adına kayıtlı iptal edilecek herhangi bir pay mevcut olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine doğru olmadığından temyiz isteminin kabulü ile söz konusu ek kararın kaldırılarak hükmün bozulması”na karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazların kesinleşme işlemi sonrasında tescillerinin yapıldığını, ardından da kamulaştırıldıklarını, davacının taraf sıfatı kalmadığını, davanın konusuz kaldığını, hükmün icrai etkisi olmayacağını, hatalı bozma ilamına uyulmasının hatalı karar verilmesine neden olduğunu, ilk kararın kesinleştiğinin tespitine karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; ilk hükmün ortadan kalktığını, ancak buna rağmen usulsüz tescil ve alınan kamulaştırma bedelleri yönünden sonuçlarının giderilmesi taleplerinin karşılanmadığını, şeklen ret kararı verilmiş olsa da malik hak ve yetkilerinden davalının faydalanamadığını, davacının faydalandığını belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Taraflardan onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.