"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/438 E., 2024/253 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 1049 ada 328 parsel sayılı taşınmazdaki 1789/3200 hisseyi 26.01.2007 tarihinde iktisap ettiğini, söz konusu taşınmazda davalının davacıya ait 85.000 m² alanı işgal ettiğini, işgalin 2017 senesine kadar devam ettiğini belirterek ecrimisil talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin dava konusu taşınmazda Hazineye ait payı kullandığını ve ecrimisil ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2021 tarihli ve 2021/80 Esas, 2021/412 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 231.333,34 TL'nin dava tarihi olan 03.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2022 tarihli kararı ile dava açılış şekli itibarıyla belirsiz alacak davası olup davacı vekilinin bilirkişi raporu doğrultusunda dilekçede belirtilen miktardan fazla tazminat talep etmesinin ıslah niteliğinde olmadığı, talep artırımına karşı yapılan zamanaşımı def’i hukuki sonuç doğurmadığı, dava konusu parsel davacı ... ve dava dışı Maliye Hazinesi ve sair üçüncü kişiler adına hisseli olarak kayıtlı iken ifraz edilmek suretiyle yine kısmen hisseli olarak 1049 ada 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 399, 400 ve 401 No.lu parsellere ayrıldığı, daha sonra 392 parselin yeniden ifraz edilerek 1049 ada 402, 403, 404 ve 405 No.lu parsellere ayrıldığı, sonrasında ise Maliye Hazinesi ile davacının da bulunduğu diğer hissedarlar arasında işlemlerin yapıldığı ve 1049 ada 395 parselin tam mülkiyet olarak Maliye Hazinesi adına, bunun dışındaki parsellerin ise davacının da aralarında bulunduğu hissedarlar adına tescil edildiği, yapılan taksim işlemine kadar Maliye Hazinesinin dava konusu 402 parsel de dahil olmak üzere yukarıda sayılan tüm parsellerde hissesi olduğu, taksim işlemi ile Maliye Hazinesinin bu parsellerdeki hisselerinin 1049 ada 395 parselde toplandığı, 402 parseldeki hissenin tamamının paylaştırma sonucunda davacıya ait iken dava tarihinden sonra 05.11.2019 tarihinde satış işlemi sonucunda 2500000/20449439 hissesinin dava dışı ...e satıldığı, Maliye Hazinesi tarafından gönderilen müzekkere cevaplarından davalının 13.10.2006 - 12.10.2011 tarihleri arasında Maliye Hazinesine ait hisseye isabet eden yerden sadece 4.225 m² yeri ecrimisil ödeyerek kullandığı, 12.10.2011-13.03.2015 tarihleri arasında ise Hazineye ait yerden sadece 40.000 m²'lik yeri ecrimisil ödeyerek kullandığı, dosyaya yansıyan bilirkişi rapor içeriği dikkate alındığında dava konusu edilen dönemler içerisinde davalının haksız olarak işgal edip faydalandığı arazi miktarının 109.178,28 m² olduğu, Mahkemece 40.000 m²'lik alanın üzerindeki kalan miktar açısından; dava konusu edilen dönemler ve işgal edilen parsellerdeki davacıya ait hisselere düşen m² miktarları dikkate alınarak bilirkişilere hesaplama yaptırıldığı ve rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2022 tarihli kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, dava konusu 1049 ada 328 parsel davacı ... ve dava dışı Maliye Hazinesi ve sair üçüncü kişiler adına hisseli olarak kayıtlı iken 08.02.2016 tarihinde ifraz edilmek suretiyle yine kısmen hisseli olarak 1049 ada 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 399, 400 ve 401 No.lu parsellere ayrıldığı, daha sonra 392 parselin yeniden 19.10.2016 tarihinde ifraz edilerek 1049 ada 402, 403, 404 ve 405 No.lu parsellere ayrıldığı, sonrasında ise Maliye Hazinesi ile davacının da bulunduğu diğer hissedarlar arasında işlemlerin yapıldığı ve 1049 ada 395 parselin tam mülkiyet olarak Maliye Hazinesi adına, 404 parselin hisseli olarak davacı ve dava dışı üçüncü kişiler adına, 402 parselin tam mülkiyet olarak davacı adına tescil edildiği, dava tarihinden sonra davacının 05.11.2019 tarihinde 2500000/20449439 hissesinin dava dışı ...e satıldığı,
2. Davacının 03.10.2017 tarihli dava dilekçesinde 5 yıllık ecrimisil talep ettiği, 03.10.2012 - 03.10.2017 tarihleri arasında mülkiyet durumu incelendiğinde, davacının kök 328 parselde ifraz tarihi olan 08.02.2016 tarihine kadar paydaş olduğu, 19.10.2016 tarihli taksim neticesinde 395 parselin tam mülkiyet ile Hazine adına tescil edildiği, 392 parselin tekrar 19.10.2016 tarihinde ifraz edilerek 402 ve 404 parselin oluştuğu, davalının ise davacının iddia ettiği kadar yer kullanmadığına dair savunma yaptığı,
3. Mahkemece öncelikle talep edilen ecrimisil döneminde davalının kullandığı yerler kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, taşınmaz başında dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davalının kullanımına dair yer gösteriminin fen bilirkişine krokide işaretlettirilerek denetimi sağlanması, ayrıca hakkında yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunulan davacı tanıkları hakkında başlatılan soruşturma dosyası incelenmesi, gerekirse sonucunun beklenmesi, davalının talep edilen dönem içerisinde kullandığı yerler tespit edildikten sonra ifraz tarihinden önce kök 328 parselde davacının payına düşen ecrimisil miktarının belirlenmesi, ifraz tarihinden sonra ise davalının kullanımı var ise 402 parselde davacının tam malik olduğu ve 404 parselde ise paydaş olduğu gözetilerek ecrimisil hesabı yapılması gerekirken Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayanarak hüküm kurulmasının doğru görülmediği,
gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ceza dosyasının incelemesi sonucu Adana 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/171 Esas, 2019/474 Karar sayılı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 2019/3020 Esas, 2021/743 Karar sayılı ilamı ile 08.03.2021 tarihinde kesinleşen ilamı ile 04.01.2024 tarihli fen raporunda C harfi ile belirtilen 404 parsel davalının kullanımında olmadığının kesin delille sabit olması ile davacının bu parsel yönünden davasının reddine, davacı 03.10.2017 tarihli dava dilekçesinde 5 yıllık ecrimisil talep etmiş olup 03.10.2012 - 03.10.2017 tarihleri arasında mülkiyet durumu incelendiğinde, davacının kök 328 parselde ifraz tarihi olan 08.02.2016 tarihine kadar paydaş olduğu, 19.10.2016 tarihli taksim neticesinde 395 parselin tam mülkiyet ile Hazine adına tescil edildiği, davalının 03.10.2012 - 19.10.2016 tarihleri arasında davacının tanık beyanları davalının keşif mahallinde tevil yollu ikrarı ile 04.01.2024 tarihli fen raporunda A harfi ile belirtilen 395 parsel için davacının davalıdan 63.122,97 TL ecrimisil talep edebileceği, 392 parselin tekrar 19.10.2016 tarihinde ifraz edilerek 402 ve 404 parselin oluştuğu anlaşılmakla davalının 03.10.2012- 03.10.2017 tarihleri arasında davacının tanık beyanları davalının keşif mahallinde tevil yollu ikrarı ile 04.01.2024 tarihli fen raporunda B harfi ile belirtilen 402 parsel için davacının davalıdan 52.654,70 TL ecrimisil talep edebileceği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; 115.777,67 TL'nin dava tarihi olan 03.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Ceza Mahkemesi kararı dayanak gösterilerek davanın kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu,
b. Mahkemenin vekalet ücreti yönünden vermiş olduğu kararın hatalı olduğunu, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemesi gerektiğini,
c. Faiz yönünden kararın hatalı olduğunu beyan etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz delikçesinde;
a. Davalının kullandığını kabul ettiği yerler dışındaki kısımlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu,
b. Davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin fazla olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, ecrimisil istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine, davacıdan onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.