"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/153 E., 2023/294 K.
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... vd.
DAVA TARİHİ : 31.01.2007
BİRLEŞTİRİLEN İZMİR 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2013/61 E. SAYILI
DOSYA YÖNÜNDEN
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında görülen satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; muris ...'in 07.06.1961 tarihinde İzmir 3. Noterliğinde ... ... ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlediğini, bu sözleşmeye göre 46 pafta, 271 ada 52 No.lu parselin (8084 ada 2 parsel) içinde krokide gösterildiği şekliyle 10m x 10m = 100 m²'lik arazinin bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, bu kısmın şehir planı geçmesi halinde ... ... tarafından ... lehine tapuda ferağ verilmesinin kararlaştırıldığını, buna rağmen 8084 ada 2 No.lu parselin halen tapu sicilinde ... ... hissedarları adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuda tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin miras bırakanı ... in 07.06.1961 tarihinde İzmir 3. Noterliğinde 24676 yevmiye numarası ile şahitler huzurunda ... ... ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye göre ... ...,...,...Mektebi arkasında bulunan 4748 yevmiye, 25 cilt, 2392 sayfa veya sıra 46 pafta, 271 ada, 52 parselde bulunan 3662 m²'den oluşan bağ ve harap kulenin sınırında bulunan alıcının evinden bahçesine olan kısmından cephesi 10 ve derinliği 10 metre olan toplam 100 m²'lik araziyi bedelini ödeyerek satın aldığını ve şehir planı gelmesi durumunda ... ... tarafından ...lehine tapuda ferağ verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin murisinin sözleşme sonrası satış bedelini ödeyerek satışı vadedilen bu gayrimenkulü teslim aldığını, o tarihten bu yana kendisinin, ölümünden sonrada oğlu ...’in bizzat kullandığını, halen de yan parselde bulunan eve giriş çıkışın buradan sağlandığını, aynı zamanda bu arazinin bahçe ve depo olarak kullanıldığını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ardından bölgede imar çalışması yapılıp taşınmazın tapu kayıtlarının değişikliğe uğradığını ve davaya konu yerin ... ...,... Mah. 46 pafta, 8084 ada 2 parsel olarak tapuya ... ... ve başkaca çok sayıda kişi ile şuyulandırılmak suretiyle tescil edildiğini, müvekkili tarafından 31.01.2007 tarihinde gayrimenkul satış vaadine konu yerle ilgili olarak İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/41 sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açıldığını, ihtiyati tedbir talep edildiğini, bu sırada davalıların tamamının kötüniyetle hisselerini ... isimli şahsa devrettiklerini, devir işleminin tamamen kötüniyetli ve muvazaalı şekilde yapıldığını, devralan davalı ...’ın arazinin durumu hakkında ve müvekkillerinin murisi ile müvekkillerinin kullanımında olduğuna dair bilgi sahibi olduğunu, devir işleminin tapuda satış olarak gösterilmesine rağmen gayrimenkul için gerçekte para ödenmediğini, sadece satış görüntüsü yaratıldığını ileri sürerek, İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/41 sayılı dosyasında devam eden davanın sonuçlarından kaçınmak için muvazaalı olarak satış yapıldığını, bu yolsuz devrin iptaline, dava sırasında yeni bir devir yaşanmaması için gayrimenkul üzerine ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... Korunay vekili cevap dilekçesinde özetle; satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi olmadığından Borçlar Kanunu 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulandığını ve bu sürenin sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra başlayacağını, eldeki davada zamanaşımı süresinin çok uzun bir zaman önce dolduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalılar cevap dilekçesi vermemişlerdir.
2. Birleştirilen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunduklarını, davalının taşınmazı emlakçı aracılığı ile satın aldığını, tüm ödemeleri yaptığını, müvekkilinin tapuya güvenerek iyi niyetli olarak taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.03.2014 tarih ve 2007/41 Esas, 2014/59 Karar sayılı kararında özetle; satış vaadi sözleşmesinden itibaren 46 yıl sonra davanın açılmasının Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci naddesine uygun düşmediği, davanın açılacağı kabul edilse dahi ...'ın kötü niyetli mühtesip olduğunun ispat edilemediği, bu durumda her iki dava açısından tapu iptali davasının kabulünün mümkün olmadığı, bu durumda; gerek satış vaadi sözleşmesinden itibaren 46 yıl sonra davanın açılması ve gerekse ...'ın iyi niyetli mühtesip konumunda bulunması dikkate alınarak tapu iptaline yönelik asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 04.03.2014 tarih ve 2007/41 Esas, 2014/59 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve 2020/848 E., 2020/3141 K. sayılı kararında özetle; mahkemece dinlenen davacı tanıkları ortak beyanlarında, satış vaadine konu yerde, davacılar tarafından yapılan binanın tamirat işlemleri sırasında, birleştirilen davanın davalısı ...'ın yanlarına gelerek, dava konusu 8084 ada 2 parsel ile birlikte dava konusu olmayan 1 ve 3 numaralı parselleri önceki kayıt maliki ... ...'ın mirasçılarından satın aldığını, davacılardan ...'in bu duruma tepki göstermesi üzerine de, söz konusu yerde inşaat yapmak amacıyla ve avukatlarının yönlendirmesiyle 2 numaralı parseli de almak zorunda kaldığını, ancak bu parselin bedelini henüz ödemediğini, davanın sonucuna göre ödeme yapacağını söylediği, davalının satış vaadine konu yerin davacılar tarafından kullanıldığını bizzat bildiğini ve satış vaadinden de haberdar olduğunu bildirmişlerdir. Bu durumda; dava konusu taşınmazın son kayıt maliki davalı ...'ın satış vaadinden bilgisi olmasına rağmen, taşınmazı satın alması nedeniyle kötüniyetli olduğu anlaşıldığından, Mahkemece davanın bu gerekçeyle kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen ve Temyiz İncelemesine Konu Karar
Mahkemenin başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; tüm dosya kapsamı, Yargıtay ilamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; özellikle taraf tanıklarının beyanlarından, satış vaadine konu yerin, sözleşmenin yapıldığı tarihten bu yana davacılar tarafından kullanıldığının sabit olduğu, bu yönü ile davalı tarafın dürüstlük kuralına aykırı olarak dava açıldığı savunmasına itibar edilmeyeceği, Mahkemece dinlenen davacı tanıklarının ortak beyanlarında, satış vaadine konu yerde davacılar tarafından yapılan binanın tamirat işlemleri sırasında, birleştirilen davada davalı ...'ın yanlarına gelerek, dava konusu 8084 ada 2 parsel ile birlikte dava konusu olmayan 1 ve 3 numaralı parselleri önceki kayıt maliki ... ...'ın mirasçılarından satın aldığını, davacılardan ...'in bu duruma tepki göstermesi üzerine de söz konusu yerde inşaat yapmak amacıyla ve avukatlarının yönlendirmesiyle 2 numaralı parseli de almak zorunda kaldığını, ancak bu parselin bedelini henüz ödemediğini, davanın sonucuna göre ödeme yapacağını söylediği, davalının satış vaadine konu yerin davacılar tarafından kullanıldığını bizzat bildiğini ve satış vaadinden de haberdar olduğunu söylediğini, bu nedenle, dava konusu taşınmazın son kayıt maliki davalı ...'ın satış vaadinden bilgisi olmasına rağmen taşınmazı satın alması nedeniyle kötüniyetli olduğunın anlaşıldığını, dolayısıyla asıl ve birleştirilen davada davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, satış vaadi sözleşmesine göre davacıların murisine satışı vaadedilen ve teslim edilen kısmın 81 No.lu parsele bitişik, bahçe kısmına cephesi 10 metre ve derinliği 10 metre olan 100 m²'lik bir kısım olduğu, dava konusu yapılan parselin büyüklüğünün ise 122 m² olduğu. dolayısıyla 22 m²'lik alanın davalıda kalacağı, buna göre 100/122 hissenin davacılar adına miras payları oranında tesciline 22/100 m²'nin ise davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, asıl ve birleştirilen davaların aynı taşınmaza yönelik olması, kayıt sahibinin aynı kişi olması dikkate alınarak infazda tereddüde neden olunmaması açısından asıl ve birleştirilen dava ile ilgili olarak tek hüküm kurularak sonuçta; asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile; İzmir ili, ... ilçesi, 8084 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın, 100 m²'lik kısmı yönünden tapunun iptali ile; 100/122 hisse ile davacılar adına miras paylarına göre tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, dava konusu parsel ve yan parselleri parasını ödeyerek emlakçı aracılığı ile satın aldığını, satın alma ile ilgili ödemelerin banka havalesi yoluyla yapıldığını,
2. Müvekkilinin tapu kaydındaki sicile güvenerek satın aldığını, sicilde herhangi bir şerh bulunmadığını,
3. Bozma gerekçesi yapılan tanık beyanlarının kurgu olduğunu, ortada resmi belgeler mevcut iken, kurgu beyanlara dayanılarak bozma kararı verilmesinin hatalı olduğunu,
4. Müvekkilinin eski tapu maliki olan 42 kişiden hiçbirini tanımadığını, eskiye dayalı bir tanışıklığının olmadığını,
5. Fiili teslim olmadığından zamanaşımı süresinin dolduğunu,
6. 1999 yılında yapılan imar uygulaması ile parselin 8084 ada 2 parsel numarasını aldığını, parselden DOP kesintisi yapıldığını, dolayısıyla Mahkemece DOP kesintisi düştükten sonra kalan 65 metrekare üzerinden karar verilmesi gerekirken, 100 metrekare yönünden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu hususun bilirkişi raporunda açıkça belirtildiğini, tüm bu sebeplerle Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 706 ve 716 ncı maddeleri.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 29 ve 237 nci maddeleri.
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.