"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI: 2023/217 E., 2024/32 K.
DAVALILAR: ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ: 29.03.2011
KARAR : Direnme
Taraflar arasındaki geçit hakkı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2023/1951 Esas, 2023/2799 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına Mahkemesince direnilmesi üzerine karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede; dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
27.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
1. Dava, geçit hakkı tesisine ilişkindir. Bir çok aşama geçirdikten sonra İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın 130 ada 72 parsel yönünden kabulüne karar verilmiş. Dairemiz tarafından özetle geçit Esas No: 2024/4337
hakkı tesis edilen yolun paftasında resmen yol olarak gösterilmediği için anılan yere geçit hakkı tesisinin mümkün olmadığından bahisle İDM kararı bozulmuştur. İDM'ce davacının anılan yol dışında genel yola ulaşmasının mümkün kılacak başka bir genel yol bulunmadığı belirtilmek suretiyle önceki kararda direnilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin Sayın Çoğunluğunce direnme kararı yerinde görülmemiş ve dosyanın Hukuk Genel Kuruluna (HGK) gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Kanaatimizce yerinde olun İDM kararının onanması gerekmektedir. Şöyle ki İDM'ce geçit hakkı tesis edilen yol tüm kadastral yolların bağlandığı ve yöre halkı tarafından fiilen uzun zamandır kullanılan "sahil okul yolu" olarak belirtilen iki şeritli asfalt yoldur. Davacının taşınmazının genel yola hiç bir şekilde bir ulaşımı bulunmayıp davacının geçit ihtiyacının bu fiili yola bağlanmak dışında başka bir seçenekle karşılanması imkânı bulunmamaktadır. Buna göre başka bir resmi yola bağlantı yapılması imkânı var iken paftasında yol olarak gösterilmeyen fiili bir yola bağlantının yapılması uygun görülmeyebilir ise de somut olayın şartlarında başka bir imkânı bulunmayan davacıyı adeta taşınmazına hapsetme çaresizliğine mahkum bırakmak adalet ve hakkaniyete aykırı olacaktır. Üstelik davacının geçit hakkı talebi araçla geçişi değil yaya geçişini içermekte olup genel yola yaya erişimi dahi olmamasının taşınmaz sahibi açısından katlanılması çok zor bir külfet olduğu açık olup bu taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkına getirilmiş orantısız bir sınırlama olma niteliği taşıyabilecektir.
3. Konuya ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 747 nci maddesinde belirtilen " Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.
" biçimindeki hükümde de "genel yol" ifadesi kullanılmakla birlikte bu yolun paftasında yol olarak ayrılan bir yer olması gerektiğine ilişkin açık bir belirleme bulunmamaktadır. Bu çerçevede yargı makamlarınca bu ibare yorumlanırken kategorik bir değerlendirme yerine her somut olayın özelliği dikkate alınarak bir sonuca ulaşılmalıdır.
4. Bu çerçevede tamamıyla fiili bir imkânsızlık bulunması nazara alınarak paftasında resmen yol olarak gösterilmemiş olsa da fiilen iki şeritli asfalt sahil yolu olarak kullanılan ve Belediye tarafından da Cumhuriyet caddesi olarak adlandırılan yola geçit hakkı tesis edilmesi yönündeki İDM kararının yerinde olduğu değerlendirilmektedir.
5. Belirtilmelidir ki davacı İDM'ce güzergahın ulaştırıldığı yolun paftasında resmi bir yol olmamasına rağmen söz konusu yerden geçit hakkı kurulmasını talep etmekle ileride söz konusu "fiili yolla" ilgili farklı bir tasarrufta bulunulması durumunu da önceden kabul etmiş olmaktadır. Bu çerçevede davacının iradesine rağmen söz konusu genel yola ulaşan geçit hakkı tesisini kabul etmemenin dayandığı makul bir temelin bulunduğu söylenemez.
6. Açıklanan nedenlerle, İDM kararının onanması gerekirken sayın çoğunluğun aksi yönündeki HGK'ya gönderme kararına iştirak edilememiştir.