Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4454 E. 2024/6004 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile terditli olarak ileri sürülen tenkis talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu, usulüne uygun oluşturulmuş bir gerekçe ve hüküm fıkrasının bulunmadığı, bu nedenle de Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/4 E., 2023/302 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... vd. vekilleri Avukat ... vd.

Mahkeme kararı, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, ortak mirasbırakan ...’ın sağlığında tüm kazancını erkek evlatları olan davalılara tahsis ettiğini, 1176 parsel sayılı taşınmazdaki 96/216 payını 06.04.2007 tarihinde yapılan muvazaalı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalılara temlik ettiğini, mirasbırakanın böyle bir sözleşme yapmaya hiçbir zaman ihtiyacı olmadığını, murisin Alman Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye'den emekli olduğunu, ölümüne dek eşi ile birlikte kendi konutunda oturduğunu, refah içinde yaşamını sürdürdüğünü, 875 ada 2, 224 ada 3 ve 1314 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı her ne kadar davalılar adına kayıtlı olsa da bu taşınmazların murisin ½ oranında katkısı ile satın alındığını ileri sürerek ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu olan 1176 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkis hükümlerine göre işlem yapılmasına; diğer taşınmazların ise saklı payları oranında tenkisine, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin çift taraflı edim ihtiva eden bir sözleşme olduğunu, edimin gerçekleşmenin beklenmediğini, muris tarafından yapılan tenkise tabi bir işlemin bulunmadığını ve dava konusu diğer taşınmazların satın alınmasında mirasbırakanın katkısı olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.01.2015 tarihli ve 2012/72 Esas, 2015/34 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne; Ordu ili, Perşembe ilçesi, Efirli Köyü/Mahallesinde kain 1176 parsel sayılı taşınmazda davalılar Zikri, ... ve ... adına kayıtlı toplam 96/216 payın iptali ile tamamı 1620 pay kabul edilerek 243 payın davacı ..., 243 payın davacı ..., 378 payın davalı ..., 378 payın davalı ... ve 378 payın davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 10.09.2018 tarihli ve 2015/14273 Esas, 2018/12113 Esas sayılı kararıyla; "...muris tarafından 1176 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili ölümüne kadar bakılmadığı iddiası ile herhangi bir dava açılmadığına göre artık bakıldığının kabulünün zorunlu olduğu, muris adına konu edilen taşınmaz makul sınırlar içinde kaldığından anılan parsel yönünden devrin muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağının bulunmadığı, 875 ada 2, 1314 ada 1, 224 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davada ileri sürülen iddianın içeriğine göre yanlar arasındaki uyuşmazlığın gizli bağış niteliğinde olduğu, bu nedenle bu taşınmazlar hakkında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, haklarında ancak tenkis hükümlerinin uygulanabileceği, hâl böyle olunca 1176 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddedilmesi dava konusu diğer taşınmazlar bakımından ise yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılarak satış bedellerinin muris tarafından ödendiğinin saptanması halinde uzman bilirkişiden tenkis hesabı içeren rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile 1176 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulü ile diğer taşınmazlar yönünden herhangi bir hükmün kurulmamış olmasının isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2023 tarihli ve 2019/4 Esas, 2023/3 Karar sayılı kararıyla; "...dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile sabit taşınmazların davalılar tarafından satın alındığı tarihte onların maddi durumlarının arazi satın almaya yetecek durumda olmadığı, masrafların Almanya'da çalışan muris Lütfi Arslan tarafından karşılandığı, tenkis raporunda belirtilen 70.995,10 TL yönünden her bir davacının tenkis alacağının bulunduğu, kısa kararda sehven terditli tenkis talebi yönünden ret kararının verildiği, dava tarihi itibariyle asıl dava konusu taşınmazda murisin hissesine düşen kısmın değerinin dava tarihinde 115.398,40 TL ve davacıların haklılık oranının %100 olduğu..." gerekçesiyle davacıların asıl davası olan muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine; davacıların terditli açmış oldukları tenkis davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili;

-Araştırmanın eksik yapıldığını,

-Verilen kararın hukuka aykırı olduğunu,

-Mahkemenin gerekçesinde tenkis alacağının bulunduğu belirtilmesine rağmen aksi yönden hüküm tesisinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili,

-Tenkis talebi ile ilgili olarak alınan 07.07.2023 tarihli son bilirkişi raporunda davacıların saklı payına tecavüzünün bulunmadığının belirtildiğini,

-Tenkis talebinin de reddinin hukuka uygun olduğunu,

-Bununla birlikte 1176 parsel sayılı taşınmazın değeri esas alınarak nispi vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek kararın düzeltilmesini istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil terditli olarak tenkis istemine ilişkindir.

Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

“Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (... Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)

Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Somut olayda; Mahkeme kararını gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olduğu noktasında herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Yukarıdaki ilkeler esas alındığında; tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Zira; gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödev niteliğindedir. Aksine düşünce ve uygulama; gerek yargı erki ile hâkimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması amacıyla da bağdaşmayacaktır. Tüm bu nedenlerle; Mahkeme tarafından verilen karar ve kararın içeriğini oluşturan gerekçe arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,

25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.