Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4721 E. 2025/117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescili ile terditli olarak bedel iadesi ve geçit hakkı tesisi istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmaması ve taşınmaz üzerinde 20 yıllık zilyetlik süresini doldurmamış olması nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek ve davacının geçit hakkı talebi hakkında da karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/5 E., 2023/257 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne ve davacı vekili tarafından temyize cevap dilekçesiyle ileri sürülen duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu 60 parsel sayılı taşınmazın 21.12.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 1.000,00 TL bedelle davalıdan satın alındığını, satın alma tarihinde tapusuz olduğu için devrin gerçekleşmediğini, taşınmazın 29.12.2009 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, ancak davalı tarafından devir yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, o tarihten bu yana taşınmazın kesintisiz biçimde yol olarak kullanıldığını belirterek davaya konu taşınmazın davacı adına tescilini, tescil talepleri kabul görmezse ödenen 1.000,00 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle iadesini, aksi halde daimi geçit hakkı tesisine karar verilmesini, ayrıca taşınmazın yol amacıyla kullanılmak maksadıyla yapılan harcamaların davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davacı vekili tarafından bozma ilamından sonra 03.01.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; davasını tamamen ıslah ettiğini belirterek davaya konu taşınmazın davalıdan 2000 yılında satın alındığını, davacı tarafından sözleşme tarihinde menkul hükmünde olan dava konusu taşınmazın nizasız fasılasız 20 yılı aşkın süredir kullanıldığını ileri sürerek davaya konu taşınmaza ilişkin, Marmaris Kadastro Mahkemesinin 2006/558 Esas ve 2008/764 Karar sayılı kararı ile davalı adına oluşturulan kadastro tespitinin iptali ile davacı adına kadastro tespiti yapılmasına karar verilmesini, aksi halde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlanarak ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tazminine, tüm bu hususların kabul edilmemesi halinde geçit irtifakı tesisine, ayrıca yol açma, mıcır dökme, tel, duvar çekme masraflarının ıslah tarihindeki değerinin tespit edilerek ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 09.02.2016 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 09.02.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarih ve 2019/5570 Karar sayılı ilamında; Marmaris 2. Noterliğinin 21.12.2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde, satış vaadinde bulunanın davalı ..., satış vaadini kabul edenin ise dava dışı ... olduğu, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile her ne kadar ...'ın davacı adına işlem yaptığı iddia edilmiş olsa dahi satış vaadi sözleşmesinin vekaleten yapılmadığı, ayrıca sözleşmede taşınmazın ada ve parsel numarasının yazılı olmadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte taşınmazın tapusuz olduğu, bu durumda dava konusu satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuya kayıtlı olmadığı, sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığı, ifa olanağı bulunmayan ve Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi uyarınca geçersiz sayılan bir sözleşmeye dayanılarak tescil hükmü kurulmasının mümkün olmayıp vaat alacaklısının sözleşmeye dayalı olarak ödediği bedelin iadesini isteyebileceği, öte yandan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davacının bedel iadesini dahi talep etmesinin mümkün olmadığı, geçit hakkı kurulması talebi konusunda araştırma ve inceleme yapılarak bir hüküm kurulması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, davacı tarafından bozmadan sonra davanın tamamen ıslah edildiği, tanık ... aracılığı ile taşınmazın davalıdan satın alındığı ve o tarihten beri zilyetliğinde bulundurduğunun sabit olduğu, dava konusu taşınmazın satış tarihi itibariyle tapuda kayıtlı olmadığı, bu haliyle menkul hükmünde olduğu, bu tür taşınmazlarda mülkiyet naklinin zilyetliğin devri ile tamamlandığı, Kadastro Mahkemesinde görülen dava sırasında da 60 parsel numaralı taşınmazın 66 numaralı parselin yolu olarak kullanıldığının tespit edildiği, bu hususun tanık anlatımları ile de ispatlandığı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, Muğla ili, Marmaris ilçesi, Söğüt Köyü, 205 ada 60 parsel numaralı taşınmazın davalı ... adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay ilamıyla kararın lehlerine bozulduğunu, ancak mahkemece direnme kararı verilmeksizin davalı aleyhine hüküm kurulduğunu, tarafı olmadığı bir sözleşme ile davacının hak sahibi olamayacağını, ıslahın kabul edilemeyeceğini, tanıklar tarafından kadastro tutanakları ile çelişkili beyanlarda bulunulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, kadastro tespitinin iptali ile tapu iptal ve tescil, terditli tazminat, terditli geçit hakkı istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı tarafından satış vaadi sözleşmesine dayanılarak tapu iptal ve tescil talep edilmektedir. Mahkemece davanın kabulüne yönelik kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ilamında, davacının davada dayandığı 21.12.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığı ve buna dayalı hak talebinde bulunamayacağı açıkça belirtilmesine rağmen mahkeme kararında, davaya konu taşınmazın davacıya sözleşme ile devredilmiş olduğuna dair gerekçe yerinde görülmemiştir.

Davacı 03.01.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı adına kadastro tespitinin iptali ile dava konusu taşınmazın 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddeleri gereğince adına tescilini talep etmektedir. 4721 sayılı Kanun'un 713/1 maddesi "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir. Yine Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesinde de "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

" denilmiştir.

Dava konusu yerin, dayanılan sözleşme tarihinde tapusuz olduğu, Kadastro Mahkemesinin 28.12.2009 tarihinde kesinleşen kararı ile davalı adına tespit ve tescil edildiği, davacının beyanı ve dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 2000 yılında başladığı, bu tarihten taşınmaz hakkında sicilin oluştuğu 28.12.2009 tarihine kadar 4721 sayılı TMK'nın 713/1 ve Kadastro Kanunu 14/1'de belirtilen 20 yıllık olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı görülmüştür. Bu sebeple davacının tapu iptal ve tescil taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tescil hükmünün kurulması doğru görülmemiştir.

Öte yandan, davacının geçit istemi halen devam etmektedir. O halde Mahkemece, davacının geçit talebi hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.