"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/574 E., 2024/361 K.
Mahkeme kararı, davacı vekili ve dahili davalılardan Hazine vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu 823 parsel sayılı taşınmazın 1000/28300 payını kendisi ile aynı ismi taşıyan 1944 doğumlu ...’den 21.08.1993 tarihinde satın aldığını, taşınmazın bulunduğu bölgede dava dışı Gölbaşı Belediyesi tarafından yapılan 13.06.2003 tarihli imar sonucu 265 ada 1 parsel taşınmazda müvekkili ile adı geçen kişi adına 650/3298 payın tahsis edildiğini, 270 ada 1 parsel sayılı taşınmazda da 100/13685 payların tahsis edildiğini, TAKBİS dağıtım cetveli doğrultusunda 265 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1944 doğumlu olan ... adına 325/1649 payın girildiğini ve bu doğrultuda her iki malik adına tapu senetlerinin düzenlendiği halde tapu kütüğünde sadece 1944 doğumlu olan ... adına 323/1649 payın tescil edildiğini, müvekkili adına ise herhangi bir tescilin yapılmadığını, aynı durumun 270 ada 1 parsel sayılı taşınmaz için de geçerli olduğunu, hal böyleyken 1944 doğumlu ...’in her iki taşınmazdaki payının dava dışı kişilere satıldığını ve üçüncü kişiye yapılmış olan satışın yok hükmünde olduğunu ileri sürerek öncelikle tapu iptali ve tescil, aksi halde tapu sicilinin düzgün tutulmamasından dolayı şimdilik 30.000,00 TL tazminatın tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresi içinde açılmadığını, imar işleminin 1993 tarihinde yapıldığını, bu nedenle yolsuz tescil tarihinin de 1993 yılı olduğunu, yolsuz tescile esas alınan temel işlemin imar işlemi olduğunu, davanın Hazine aleyhine açılmasının gerektiğini, yolsuz tescille üçüncü kişiye yapılan satışın geçersiz olduğunu, sorumluluğun aynı zamanda taşınmazı satan kişiye ait olduğunu, uygun illiyet bağının bulunmadığını ve davacı tarafın taşınmazın ilk maliki olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 270 ada 1 parseldeki taşınmazın 20/2737 payını 2024 yılında dava dışı ... ’ndan satın aldığını, müvekkilinin tapu kayıtlarına güvenerek işlemi gerçekleştirdiğini, bu durumda müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu ve tapu kütüğündeki yolsuz tescili bilmesine imkan olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ... ve davalılardan ... ’ı tanımadığını, tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını, bu nedenle müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, taşınmazın evveliyatına ilişkin bilgisinin olmadığını ve yolsuz tescil durumunu bilmesine imkan olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Dahili davalılardan Hazine vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını yolsuz tescil durumunda üçüncü kişiye yapılan satışın yok hükmünde olduğunu, bu nedenle tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, eldeki davanın taşınmazı satın alan kişiye yönetilmesinin gerektiğini ve zararın da onlar tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2014 tarihli ve 2014/387 Esas, 2014/528 Karar sayılı kararıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/2 hükmü gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 30.04.2019 tarihli ve 2016/19123 Esas, 2019/3830 Karar sayılı kararındaki "...davacı tarafın dava dilekçesinde davalının adresini göstermiş olması nedeniyle dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurun dilekçede belirtilmiş olduğu göz önüne alınarak davalının tebligata yarar açık adresinin mahkemece araştırılması, davalının tespit edilen adresine yukarıda açıklanan mevzuat çerçevesinde usulüne uygun tebligat yapılması, davalıların adreslerinin bulunamaması halinde ilanen tebliğ hususunun düşünülmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2024 tarihli ve 2020/574 Esas, 2024/361 Karar sayılı kararıyla "...dava konusu taşınmazlarda imar uygulaması ve şuyulandırma işlemlerinin yapıldığı esnada iki ayrı ... olmasına rağmen davacının sahip olduğu hisselerin diğer ... adına yazıldığı, bu haliyle davacının hisselerinin tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zayi olduğu, devletin tapu kütüğünün doğru tutulmamasından dolayı sorumluluğunun bulunduğu, taşınmazların adına yanlış yazılan ... tarafından satılması neticesinde birden fazla el değiştirmiş olduğu, tapu maliklerinin tapu kütüğüne güvenen iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğu, aksine yönelik kanıtın dosyada mevcut olmadığı, tescil talebinin reddine karar vermenin gerektiği, alınan bilirkişi raporu uyarınca yapılan hesaplama neticesinde davacının 220.000,00 TL tazminata hak kazandığı..." gerekçesiyle davacının "tapu iptal ve tescil talebinin reddine; tazminat talebinin kabulü ile toplam 220.000,00 TL tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili,
-Dava konusu taşınmazdaki hisselerin tapu sicil müdürlüğünün dikkatsizliğinden dolayı üçüncü kişilere satıldığını,
-Satın alan kişiler iyi niyetli olsalar da yetkisiz kişinin devir işlemi nedeniyle onların mülkiyet hakkına sahip olamayacaklarını,
-Tazminat talebi hesaplanırken taşınmazların dava tarihinin esas alındığını,
-Bu hesaplama yönteminin hakkaniyete aykırı olduğunu,
-Tazminatın karara en yakın tarihe göre hesaplanmasının gerektiğini,
-Faiz talebi olmasına rağmen Mahkemece faiz konusunda bir kararın verilmediğini,
-Haksız fiil sorumluluğu olduğundan olay tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranına hükmedilmesinin gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalılardan Hazine vekili,
-TMK’nın 1007. maddesine göre sorumluluğa ilişkin koşulların oluşmadığını,
-Dosyadaki bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu,
-Dava konusu taşınmazın vasfının hatalı değerlendirildiğini,
-Taşınmazın değerinin emsal araştırmasına göre belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu,
-Dava konusu taşınmaza onun rayiç değerinin üstünde bir değerin biçildiğini,
-Davanın taraflarından birinin ... olmasına rağmen bakanlık hakkında hüküm kurulmadığını, onun hakkında davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, imar ile oluşan yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil, aksi halde tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ve dahili davalılardan Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.