"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/135 E., 2024/217 K.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin paydaşı olduğu 6721 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek; el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “müdahale olgusunun sabit olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 04.02.2010 tarihli kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince: “çekişme konusu 6721 ada 4 No.lu imar parselinde davacının paydaş olduğu, davalı tarafından inşa edildiği anlaşılan binanın bir bölümünün davacının paydaşı olduğu parselde kaldığı, davalı ... mirasçıları tarafından Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/120 E. sayılı dava dosyası ile yapılan imar uygulamalarının iptali ile 332 No.lu kadastral parsele ihya nedeniyle dava açıldığı ve davanın derdest olduğu, belirtilen dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının hatalı olduğu” gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme başvurusu reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “dava konusu yapının imar uygulamasından önce yapılmış olduğu, imar uygulaması sonucu parselde kayma olduğu, müdahaleli alanda bulunan taşınmazın yıkılması durumunda taşınmazın tamamının fonksiyonunun kalmayacağı ve kullanılmasının imkansız hale geleceği tespit edilmekle taşınmazın tamamı üzerinden harç ikmali yaptırıldığı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğine” değinilerek el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; taşkın yapı bedelinin ödenmesi gerektiğini, imar düzenlemesinin iptal edildiğini, Mahkemece gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Kanun'un l605 sayılı Kanun ile değişik 42/c ve hâlen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Kanunu'nun l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Kanun'un 3290 sayılı Kanun ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olayda; yapılan imar uygulamasıyla davalı tarafa ait binanın taşkın hale geldiği, ilgili yasal düzenlemenin imar uygulamasının yapıldığı tarihte yürürlükte olduğu, davalıya ait binanın kaim bedeli ödenmediği takdirde davacının kullanıma muvafakat etmek zorunda olduğu, ancak kaim bedelin depo edilmesi suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilebileceği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş bu sebeple hüküm bozulmuştur.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin yatırılan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.03.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.