"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/110 E., 2023/111 K.
Mahkeme kararı davalı Maliye Hazinesi vekili ve dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, Hazine adına orman vasfıyla kayıtlı 133 ada 242 parsel sayılı taşınmazın da içerisinde bulunduğu alanda ... Genel Müdürlüğünce Çetintepe Barajı yapımı için kamulaştırma çalışması yapıldığını ileri sürerek, taşınmazdaki bağ ve ağaçların müvekkilince meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın mülkiyeti Hazine'de olan tapulama harici orman vasfında olduğunu, muhdesatın mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.05.2016 tarihli ve 2015/297 Esas, 2016/157 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça iddia edildiği ve yeminli mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları ile de ispat olunduğu üzere dava konusu bağ ve meyve ağaçlarının (muhdesatların) Maliye Hazinesi adına kayıtlı "orman" vasfındaki taşınmaz üzerinde bulunduğu, ancak bu bağ ve meyve ağaçlarının taşınmazda ayni hakka sahip bulunmayan üçüncü kişi konumundaki davacı tarafından meydana getirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 17.05.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı Maliye Hazinesi vekili ve dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 tarih ve 2016/16687 Esas, 2020/3311 Karar sayılı ilamı ile; davacının tespitini istediği muhdesatın orman niteliğinde olan 242 parsel sayılı taşınmaz içerisinde yer aldığı, Devletin hüküm ve tasarrufunda olan bu taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuken değer verilemeyeceği, Anayasa Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli ve 2016/58283 numaralı kararında belirtilen mülkiyet hakkının ihlali bakımından da inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılarak, davalı mülkiyet sahibi Hazinenin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise bunun davacıyı meşru bir beklenti içerisine sokup sokmayacağının ortaya konulması, talebe konu muhdesatların niteliklerinin de gözetilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Anayasa Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli ve 2016/58283 numaralı kararında belirtilen mülkiyet hakkının ihlali bakımından yapılan inceleme, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın orman vasfında olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu yerin özel mülkiyete konu olamayacağı, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara hukuki değer verilemeyeceğinin mahkemenin de kabulünde olduğu, ancak davacı ve davacının babası tarafından taşınmazın davaya konu kısmının yıllardır kullanıldığı ve bakımının yapıldığı, dava konusu alan üzerinde 15-16 yaşlarında 80 adet ceviz ağacının, 10-12 yaşlarında 9 adet ceviz ağacının, 1-2 yaşlarında 4 adet ceviz ağacının, 10-12 yaşlarında 80 adet badem ağacının, 5-7yaşlarında 35 adet badem ağacının, 1-2 yaşlarında 7 adet badem ağacının, 10-12 yaşlarında 25 adet fıstık ağacının, 5-7 yaşlarında 2 adet fıstık ağacının, 12-13 yaşlarında 25 adet elma ağacının, 12-13 yaşlarında 9 adet armut ağacının, 12-13 yaşlarında 5 adet kiraz ağacının, 12-13 yaşlarında 4 adet incir ağacının, 12-13 yaşlarında 400 adet bağ omcasının bulunduğu, söz konusu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiği, davacının söz konusu ağaçları yetiştirerek ve bakımını yaparak taşınmazı kullanması sebebiyle bu muhdesatların davacı yararına ekonomik önemli bir değerinin olduğunun göz ardı edilemeyeceği, yine Gölbaşı Milli Emlak Şefliği'nin 14.04.2022 tarihli cevabi yazısında, dava konusu taşınmazla ilgili herhangi bir ecrimisil ve kiralama işlemi yapılmadığının belirtildiği ve davacının devletin hüküm ve tasarrufu altında bulanan bir taşınmazda uzun bir süre zilyetliğinin devam etmesi karşısında kamu makamlarının bu zaman zarfında devam eden edilgen tutumlarının davacıyı meşru bir beklentiye soktuğu da dikkate alınarak, davacının Anayasa'nın 35. maddesi gereğince mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken bir menfaatinin ihlal edilebileceği düşüncesiyle dava açmakta hukuki yararının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı Maliye Hazinesi vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapuda Hazine adına kayıtlı olduğunu, dolayısıyla üzerindeki bitkilerin de Hazine'nin mülkiyetinde olduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını beyan etmiştir.
Dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde; Orman Kanununa aykırı olarak tesis edilmiş, hukuken müsadereyle taraflarına ait olması gereken ağaçların davacı adına tespitinin mevzuata aykırı olduğunu, taşınmazın tapu kaydında orman vasfında olması nedeniyle taşınmaz üzerindeki ağaçların da orman sayılacağını, orman sayılan yerlerin zilyetlik ya da zaman aşımı ile mülk edinilemeyeceğini beyan etmiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 hükmü atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439/2 hükmünde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dava konusu taşınmaz, Orman vasfı ile 1999 yılında kadastro ile Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı tarafından muhdesat kurulan bu yerin özel kanunla koruma altına alınan ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olmayan orman arazisi içerisinde yer aldığı anlaşıldığına göre, herhangi bir süreye bağlı olmaksızın muhdesat sahibinin meşru bir beklenti içerisine girdiği söylenemez. Bozma ilamında işaret edilen Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlere ilişkin meşru beklenti olgusunun kesinleşmiş ormanları kapsadığını söylemek Anayasa ve konuyu düzenleyen Kanun hükümlerine uygun düşmeyecektir. Açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yalnızca edilgen tutum gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacı, orman vasfı ile Hazine adına kayıtlı taşınmaza kendisi tarafından ağaç dikmek suretiyle muhdesat oluşturduğunu, yerin kamulaştırma alanında kaldığını, muhdesatın tarafından oluşturulduğunun tespitini istemiştir.
Sayın çoğunluk, muhdesat oluşturulan yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamayacağını, bu sebeple davacının meşru beklenti içerisinde olamayacağını belirterek davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
26.05.2004 tarihli ve 5177 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmüne göre, başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini isteme hakkı tanındığından muhdesatı oluşturanın tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Davacının, Hazineye ait ve özel mülkiyete konu olamayacak bir taşınmazı kullanması sebebiyle haksız zilyet durumunda olduğu açık olmakla birlikte, mülkiyet hakkı sahibi, davalıyı taşınmazdan tahliyesi yoluna gitmemiş, ecrimisil bedeli tahakkuk ettirmemiştir. Buna karşılık ağaç dikerek ve yetiştirerek taşınmazı kullanması nedeniyle davacı yararına ekonomik bir değer oluşmuş, ağaçlar yönünden davacı yararına Anayasanın 35. maddesi kapsamında korunmaya değer bir mülkiyet hakkı oluşmuştur.
Bu gerekçelerle Mahkemenin muhdesatın davacı tarafından oluşturulduğunun tespiti kararı isabetli olduğundan Sayın çoğunluğun bozma kararına iştirak edememekteyim.