"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/263 E., 2024/358 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu 1287 ada 18 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin paydaş olduğunu, davalının 04.03.2015 tarihinde taşınmazdaki 4,12 m2’lik payı satın aldığını, müvekkiline resmi bildirimin yapılmadığını, yasal ön alım hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek ön alıma konu payının tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davada paylı bir taşınmazın üçüncü kişiye satılmasıyla oluşan diğer paydaşların ön alım hakkından bahsedilemeyeceğini, dava konusu parselde binanın mevcut olduğunu, 9 katlı binanın her dairesinin paydaşlar arasında daire ve arsa payı olarak ayrı ayrı satın alınıp kullanıldığını, bu nedenle pay sahipleri arasında fiili taksimin bulunduğunu, davacı tarafın 23.10.1996 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile bu parseli sattığını, alıcılardan olan dava dışı ... ...’nın 11.09.2002 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan binada yer alan 13 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli ve 2017/65 Esas, 2018/119 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile;"dava konusu İstanbul, Şişli, ...Mah. 1287 ada 18 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından satın alınan 4118/3520000 (2059/1760000) payının iptali ile davacı adına tesciline; davalı tarafça satış bedeli ve harcı olarak ödenen ve davacı tarafça mahkeme dosyası adına bankaya bloke edilen 12.266,67 TL'nin kararın kesinleşmesinden sonra tüm nemaları ile birlikte davalıya ödenmesine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 15.12.2022 tarihli ve 2021/1496 Esas, 2022/2962 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
2.Davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 02.03.2023 tarihli ek kararı ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın kesin nitelikli olduğu gerekçe gösterilerek temyiz başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2023 tarihli ek kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.05.2024 tarihli ve 2023/2001 Esas, 2024/2579 Karar sayılı kararındaki "...davalının yargılama sırasında dava konusu taşınmazların gerçek satış bedelinin 400.000,00 TL ile 500.000,00 TL arasında olduğunu iddia ettiği, mahkemece hüküm altına alınan önalım bedelinin karar tarihindeki temyiz sınırının altında kaldığı görülse de davalı tarafın belirlenen önalım bedelini kabul etmeyerek temyiz sınırının üzerindeki değeri ifade ettiği, bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu 1287 ada 18 parsel parsel sayılı taşınmazın 55/100 hissesinin 16.10.1989 tarihinde hükmen davacının murisi ... adına, 45/100 hissesinin de dava dışı ... ... adına kayıt edildiği, davacının murisinden intikal suretiyle 55/100 hissenin davacı adına tescil edildiği, ... ...'in payını aralarında ... ...’ın da bulunduğu üçüncü kişilere satış vaadi sözleşmesiyle 1996 yılında satmayı vaat ettiği, daha sonra ... ...'in mirasçısı ... ... ... tarafından 45/100 hissenin 27.11.2001 tarihli satış işlemi ile satış vaadi sözleşmelerinde adı geçen ... ...'a devredildiği, ... ...'ın da bu hisseyi satın alırken 1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi alacaklılarına devretmek üzere temsilen satın aldığının dosya kapsamından anlaşıldığı, mevcut durumda dava konusu taşınmazın üzerinde çoğunluğu çok katlı olan 18 adet yapının bulunduğu, davalının bu yapılar arasında yer alan 9 katlı binanın 13 numaralı dairesini kullandığı, davacı tarafından 1989 tarihinde taşınmazı kullananlara karşı ecrimisil, tahliye, teslim ve yıkıma ilişkin davaların açıldığı, mahkemelerce ecrimisil, tahliye ve yıkıma hükmedildiği, davacı tarafından mahkeme kararlarının ecrimisile ilişkin kısmının icraya konulduğu, tahliye ve yıkıma ilişkin kısmının ise 2013-2014 yılına kadar icraya konulmaması karşısında davacının önalım davası açmasında haklı bir gerekçesinin bulunduğundan bahsedilemeyeceği, önalım talebinde bulunulmasının 4721 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, tüm bu nedenlerle davanın reddedilmesinin gerektiği..." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2023 tarihli ek kararı ile 15.12.2022 tarihli asıl kararının kaldırılmasıyla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
2.İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2024 tarihli ve 2024/263 Esas, 2024/358 Karar sayılı kararındaki "...davacının önalım davası açmasında haklı bir gerekçesinin bulunmadığı ve davacı tarafın önalım talebinde bulunmasının TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Davacı vekili,
-HMK’nın emredici hükmü doğrultusunda kesin karar bulunmasına rağmen davanın esasına girilerek inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu,
-Davalının bedelde muvazaa iddiasının dinlenmesinin mümkün olmadığını,
-Öte yandan davalının iddia ettiği bedel üzerinden harç da yatırmadığını,
-Müvekkilinin eldeki davada iyi niyetli davalının ise kötü niyetli olduğunu,
-Davalının da aralarında bulunduğu birtakım paydaşlar tarafından taşınmaz üzerinde kaçak yapının yapıldığını,
-Müvekkilinin geçmiş yıllarda el atmanın önlenmesi davası açtığını,
-Müvekkilinin taşınmazdan yararlanamadığını,
-Taşınmaz üzerinde fiili taksimin bulunmadığını,
-Depo bedelinin usulüne uygun olarak yatırdığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yasal ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.