"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/102 E., 2016/106 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan ve imar uygulaması ile ihdasen oluşturulan 1395 parsel sayılı (kök parsel) taşınmazın 274.17 metrekarelik kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu, 2007 yılında yeniden yapılan imar uygulaması ile 1395 sayılı parselin terkin edilerek aynı alan üzerinde 5590 ada 3 ve 4 sayılı parsellerin oluşturulduğunu, belediyece yapılan her iki imar uygulamasının iptal edildiği, bu nedenle eski kök parsele dönülmesi gerektiğini, belirtilen nedenlerle ihdasen Hazine adına tescil edilmesi gereken 274.17 metrekare alanın, 5590 ada 3 ve 4 numaralı parsele isabet eden kısımlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; İmar düzenlemesinin iptali sonucunda yeni imar düzenlemesi çalışmalarının devam ettiğini, bu çalışmaların neticesinin beklenmesini talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alanda düzenleme işlemi yapma yetkisinin ... ve Çukurova Belediye Başkanlığına ait olduğunu, dava konusu alanın davalı müvekkili belediye sınırları içerisinde olmadığını belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Çukurova Belediyesinin 29.03.2009 tarihinde yapılan mahalli seçimlerden sonra kurulduğunu, dava konusu işlemin Çukurova Belediyesinin kurulduğu tarihten önceki dönemde gerçekleştirilen bir işlem olduğunu, bu nedenle Belediyelerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek husumet yokluğu nedeni ile davanın reddini istemiştir.
4.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşınmazı tapuya güvenerek satın aldığını, imar uygulamalarından haberdar olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.05.2012 tarih ve 2010/845 Esas, 2012/288 Karar sayılı kararında özetle; imar planlarında yapılan değişiklikler ile konut alanı olarak tescil gören dava konusu yer ile ilgili imar uygulamalarının İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiği, dolayısıyla kayıtların dayanağının kalmadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile dava konusu Adana ili, Çukurova ilçesi, ... köyü, imar öncesi 1395 (2080) parselin çap sınırları içerisinde kalan 5590 ada 3 ve 4 parsel No.lu taşınmazların bilirkişi ... tarafından dosyaya sunulan krokide A ve B ile gösterilen toplam 274,17 m2 lik kısmının tapu kaydının iptali ile imar öncesi kadastral hak durumuna dönülmesine ve eski hale ihyası ile davacı Hazine adına tapuya tesciline, davalı ... Belediyesinin taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla ... Belediyesi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Mahkemenin 03.05.2012 tarihli kararı süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.12.2012 tarihli kararında özetle; "öncelikle 1395(2080) No.lu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının ve dayanak belgelerin dosya arasına alınması, ondan sonra yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmamıştır" gerekçesi ile hükmü bozmuştur.
2. Bozma kararı sonrasında Mahkeme başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; davalı ... hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile; imar düzenlemesi ile oluşan Adana ili, Çukurova ilçesi, ... köyü 5590 ada 3 ve 4 No.lu parsellerin sicil kayıtlarının iptali ile bilirkişi ... tarafından düzenlenen 14.12. 2015 tarihli ek raporda A harfi ile gösterilen 5590 ada 4 parselin 96,30 m2' lik, B harfi ile gösterilen 5590 ada 3 parselin 177.87 m2' lik (toplam 274.17 m2), kısmı yönünden imar öncesi kadastral hak ve durumuna dönülerek 274.17 m2' lik ... köyü 1395 kadastro parselin ihyası ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;
a. Dava konusu alanın Çukurova Belediyesi yetki sınırları içinde olduğunu,
b. Dava konusu alanın kadastro tespiti sırasında Belediyeye bırakılması gereken alanlardan olup olmadığı hakkında mahkemece araştırma yapılmadığını,
c. Belediye sınırları içinde imar planı gereği kapanan kadastro yolları ve ile meydanlarının belediye adına tescil edileceğinin hüküm altına alındığını, belirtilen nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;
a. 7221 sayılı Kanun ile İmar Kanunu 18. maddesine yeni fıkra eklendiğini, bu değişikliğe göre, dava konusu uyuşmazlığın idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğini,
b. Çukurova Belediyesinin 29.03.2009 tarihinde kurulduğunu, dava konusu işlemin ise belediye kuruluşundan önce olduğunu, işlemin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığını, bu nedenle mahkemece husumet yokluğundan ret kararı verilmesi gerekirken davanın kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirtilen nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası istemine ilişkindir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti hâlinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması hâlinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği kabul edilmiştir.
3194 sayılı Yasa'ya eklenen bu hüküm uyarınca dava konusu uyuşmazlığın idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.02.2025 tarihinde gerekçede oy çokluğuyla, bozmada oy birliğiyle karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki; 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 14.02.2020 kabul tarihli 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesine yirmi birinci fıkrasından sonra gelmek üzere; “Bu madde kapsamında yapılmış olan imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edilir veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değeri ödenir” şeklinde fıkra eklenmiştir.
Öncelikle, anılan bu düzenlemenin görülmekte olan davalar bakımından nasıl uygulanacağının çözümlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere, imar hukuku düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetileceği gibi, kamu düzenine ilişkin hususlarda da usulü kazanılmış haktan söz edilemez. Ayrıca, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Diğer taraftan, yargı merciilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında "Lazım-ül icra" (uygulanması gereken) duruma gelirler. Öte yandan, idari yargıda esas olan iptal kararlarının geriye yürümesi, başka bir anlatımla iptal edilen idari işlemin, doğduğu andan itibaren yok sayılmasıdır. Bu açıdan, idari yargıdaki iptal kararları beyan edici (açıklayıcı) niteliktedir. Çünkü, sakat bir idari işlemin hukuk düzenine girmesi ile hukuka aykırı bir durum ortaya çıkar. Bu durumun giderilebilmesi için iptal kararı, hukuken sakat olan işlemi geçmişe etkili biçimde ortadan kaldırır ve hukuka aykırı işlem yapılmadan önceki duruma geri dönülür. Bu bağlamda, imar parsellerinin dayanağını teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK'nin 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Davacı da eldeki dava ile, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptali ile sicil kayıtları kendiliğinden eski haline dönmeyeceğinden, imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağı olan idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek yolsuz tescil durumuna düştüğü iddiasıyla imar düzenlenmesi öncesi duruma dönülmesi isteminde bulunmuştur.
Kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve tescil istemli böylesi bir davada, davacının imar düzenlemesi öncesi mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığı, yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilip edilmediği öncelikle araştırılıp, anılan hususların varlığı ortaya konulduktan sonra 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesine eklenen yukarıdaki hüküm gereğince işlem yapılması gerekecektir. Bu bağlamda, anılan yasal düzenleme ile “davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde” şeklinde ön koşullar öngörüldüğünden Mahkemece dava konusu taşınmazın imar durumu araştırılarak taşınmazın imar planına göre umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelip gelmediğinin açıklığa kavuşturulması ve yine ilgili idarenin kök parsellere dönülüp dönülemeyeceğine dair tespitinin olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Mahkemece yapılacak araştırma sonucunda dava konusu taşınmazın 3194 sayılı yasaya eklenen yeni hüküm kapsamında bulunmadığının belirlenmesi durumunda, davacının mülkiyet hakkının korunması gereği ve imar uygulamasının idari yargı yerinde iptali sonucunda yolsuz tescil durumuna düşen sicil kaydına tapu sicilinin tutulması prensipleri uyarınca değer verilemeyeceği dikkate alınarak işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, çekişmeli taşınmazın imar planına göre umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk geldiğinin anlaşılması veya ilgili idarece kök parsellere dönülemeyeceği yönünde bir tespitin yapılması durumunda, yukarıda değinilen yasal düzenlemeyle “öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği” hükme bağlandığından, davacıya ilgili idareye başvurması için olanak ve süre tanınması, başvuru sonucunda idare tarafından dava konusu taşınmaz bakımından yeni yasal hükmün koşullarının mevcudiyetinin tespitiyle davacı taraf ile anlaşma sağlanarak davacıya uygulama sahası içerisinde uygun bir yerin temlik edilmesi veya idarece davacıya taşınmaz değerinin ödenmesi halinde davanın konusuz kalacağının gözetilmesi gerekecektir.
Ne var ki; getirilen yasal düzenlemenin gerekleri ilgili idare tarafından yerine getirilmediğinde, farklı bir ifadeyle koşulları oluşmasına rağmen davacı ile idarenin anlaşamaması ve davacıya idarece taşınmaz bedeli de ödenmemesi hâlinde, davacının usul kuralları uyarınca eldeki davayı anılan yeni kanun hükmü gereğince bedele dönüştürebileceği ve böylesi bir durumda da davaya tazminat davası olarak devam edilebileceği gözetilmelidir.
Anılan hususlar, gerek yeni yasa hükmü, gerek usul kuralları adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakları, usul ekonomisi, vd. gerekse Anayasamızın 35. maddesiyle ve kanunlarımızla ve de AİHS’nin Eki Birinci Protokolün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilemeyeceğine ilişkin hükümlerin gereğidir.
Somut olayda; ... Belediyesi tarafından yapılan 37 No.lu imar düzenlemesinin ve sonrasında Adana Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği ve bu kararların kesinleştiği; daha sonra dava konusu yerin yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, dava konusu 1395 parsel sayılı taşınmazın 274.17 m2 kısmının öncesinin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık nitelikli yer olduğu belirlenmiş ise de 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı yönünde yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı, çekişmeli yerin anılan 775 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, böylece davacı Hazinenin ihyasını talep ettiği alanda mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmadığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesine eklenen fıkranın eldeki davanın reddini öngörmediği, öncelikle davacının imar düzenlemesi öncesi mülkiyet hakkı sahibi olup olmadığının gerekli araştırma ve inceleme yapılarak saptanması, Hazine mülkiyet hakkı sahibi ise, davacının eldeki davayı açmakta halen devam eden hukuki yararının bulunduğu gözetilerek, yeni yasal düzenlemenin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve sonrasında yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma kararına katılmakla birlikte gerekçesine katılamıyorum.