"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/94 E., 2024/251 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... Köyü 104 ada 48 parsel sayılı 9.662,83 m² taşınmazı 20.07.2006 tarihinde adi yazılı sözleşme ile 12.000,00 TL bedelle davalıdan satın aldıklarını, bedelinin peşin verildiğini, müvekkilinin taşınmaz üzerine tek katlı müstakil ev yaptığını, bu evde ailesi ile birlikte ikâmet ettiğini, ev yapıldıktan kısa bir süre sonra evin sınırlarının belli olması amacıyla 30 adet meyve fidanı dikildiğini, davalının tapu devrini gerçekleştirmediğini belirterek davalı adına olan kaydın iptali ile taşınmazın adlarına tescilini, mümkün olmaması hâlinde gerek arsayı alırken ve gerekse aldıktan sonra yaptıkları masrafın sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanarak iadesine karar verilmesini talep etmiş olup 24.06.2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 350.000,00 TL olarak belirli hâle getirmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin geçerli bir satış sözleşmesi olmadığını, geçerli olduğu kabul edilse dahi ifa imkansızlığı bulunduğunu, taşınmaz mülkiyetinin el birliği mülkiyeti olması nedeniyle müvekkilinin tek başına kendi hissesini üçüncü bir kişiye devretmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2021 tarihli karar ile; taraflar arasında yapılan sözleşme geçerli olmadığından tapu iptali ve tescil davasının reddine, davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre güncellenmiş değerinin dava tarihi itibarıyla 39.003,17 TL olduğu, davacının taşınmaz üzerine yapmış olduğu imalatın asgari levazım bedelinin (sökülüp götürülmesi mümkün olmayan) dava tarihi itibarıyla 46.003,60 TL olduğu, buna göre davacının talep edebileceği toplam bedelin 85.006,77 TL olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tazminata ilişkin istemin kısmen kabulü ile 85.006,77 TL bedelin taşınmazın davalı tarafa teslimi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2022 tarihli kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.11.2022 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, “... Mahkemece harici satışa değer verilemeyeceği gözetilerek tapu iptali ve tescil isteminin reddedilmesi doğru olduğu gibi terditli tazminat isteği yönünden denkleştirici adalet ilkesi uygulanmak suretiyle hesaplanan tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının bu yönlere değinen temyiz itirazlarının reddine, ... ancak davacının harici satış suretiyle taşınmazı edindiği anlaşıldığına göre TMK’nın 994. maddesi gereğince iyiniyetli zilyet kabul edilerek zorunlu ve faydalı masrafları isteyebileceği gözetilmeden taşınmaz üzerindeki imalatın asgari levazım bedeline hükmedilmesi hatalıdır... ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; zorunlu ve faydalı masrafların dava tarihi itibarıyla 102.008,30 TL olarak tespit edildiği ve ek bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi hakkında davanın kısmen kabulüne, 141.011,47 TL’nin taşınmazın davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile sonuca gidildiğini, ek bilirkişi raporunda 27.01.2020 tarihinde var olan değer üzerinden tespit yapıldığını, yeniden keşif yapılarak değerin belirlenmesi gerektiğini, hükmedilen değerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, karar verilen miktarın dava konusu taşınmazın hâlihazırdaki değeri dikkate alındığında anlamsız kaldığını, hükmedilen faiz başlangıç tarihinin doğru olmadığını, tazminata davacının parayı teslim ettiği tarih olan 2006 yılı esas alınarak karar verilmesi gerektiğini, davacının dava konusu yeri iyiniyetli şekilde satın aldığını, bu hususun dosya kapsamı ile ispat edildiğini ve teslim edilen yerin 2.000 m² olmasına rağmen bu m² üzerinden değer tespitinin yapılmadığını beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademe tazminat istemine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına uyularak, tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, tapu iptali ve tescil istemi hakkında hükmün kesinleştiği belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. hükmü gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür.
O hâlde, bozma ilâmına uyulmasından sonra davacının tüm talepleri hakkında Mahkemece yeniden bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca tazminat talebi hakkında kısmen kabul kararı verilip tapu iptali ve tescil istemi yönünden hüküm tekrarı yapılmaması doğru olmamıştır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi bozmayı gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; 1. bendinde yazılı "...Tapu iptal ve tescil istemi hususunda verilen karar kesinleştiğinden bu yönde yeniden karar verilmesine yer olmadığına,..." ibarelerinin çıkartılarak yerine; "Tapu iptali ve tescil davasının reddine,..." cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.