Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3754 E. 2024/4786 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, tapuda kayıtlı bazı maliklerin kimliklerinin tespit edilememesi nedeniyle kayyıma karşı açılan davanın taraf teşkili yönünden usulüne uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydındaki maliklerin mirasçılarının tespit edilememesi halinde kayyım atanmasının mümkün olsa da, sonradan mirasçılarının ortaya çıkması ve davaya katılmaları durumunda, taraf teşkili ve zilyetliğin devamı hususunda eksik inceleme yapılmasının yanı sıra güncel tapu kaydı ile pasif tapu kaydındaki bilgiler arasında uyumsuzluk bulunması gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

EK KARAR TARİHİ : 20.03.2020

SAYISI : 2016/229 E., 2018/738 K.

DAVACILAR : ... vd. vekilleri Avukat ... vd.

ASLİ MÜDAHİLLER : ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 05.04.2006

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında görülen miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ıslah ile TMK'nın 713/2 nci maddesinde yer alan "ölüm" hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı Kayyım vekili, ... vekili ve asli müdahil ... vd. vekili tarafından; 20.03.2020 tarihli ek karar ise ... vekili tarafından temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda asıl karar yönünden davalı Kayyım ve asli müdahiller vekilinin temyiz dilekçelerinin kabulüne, ek karar yönünden ise ... vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı dava dilekçesinde; taraflar arasında 18.07.2003 tarihinde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme gereğince dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazda sınırları belirtilen arazi içerisindeki 2 katlı ev ile 1000 m²'lik arazinin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini; davacı vekili ise 27.06.2012 tarihli dilekçesinde, talep edilen kısmın imar çalışmaları neticesinde 106 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, dava konusu taşınmazda pay sahibi olan kişilerin kim olduğu anlaşılamadığından TMK'nın 713/2 nci maddesi gereği dava konusu taşınmazın vekil edeni adına tapuya tescil edilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili 22.06.2016 tarihli dilekçesinde; TMK'nın 713/2 nci maddesinde yer alan "ölmüş" hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı ... vekili, taksim sözleşmesinde belirtilen kısımda kendisine ait dükkanların bulunduğunu, davanın reddini savunmuş, davaya dahil edilen dahili davalılar beyanda bulunmamışlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkeme ilk kararında; tapu kütüğünde hissedar görünen ... ... oğlu ... ve ... ... kızı ...'yi bilen olmadığı, muhtemelen Cumhuriyet kurulmadan önce ölmüş kişiler olduğu, TMK'nın 713/2 nci maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteminde bulunabileceği, davacının 20 yıldan fazla zilyet olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne; 106 ada 4 parsel sayılı taşınmazda ... oğlu ... ..., ... ... kızı ...,... kızı ...,... kızı ... ve ... adına olan hisselerin iptali ile davacı adına tesciline karar vermiştir.

IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Hükmün davalı ... vekili ve davalı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.11.2015 tarihli ve 2015/14422 E., 2015/21299 K. sayılı ilamında, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden; Mahkemenin, HMK'nın 31 inci maddesi gereği davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde, davacı taraftan istenecek açıklama karşısında talebi nitelendirilerek, dava koşullarının ve davanın kime karşı yöneltileceğinin belirlenmesi, belirlenen talep ve savunma doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, davalı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazları yönünden ise davalılar vekili temyizden feragat ettiğinden temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacı vekilinin 22.06.2016 tarihli dilekçesini de dikkate alarak dava konusu taşınmazın davacı ve davalı ...'in babaları ...'den intikal eden taşınmazlardan olduğu ve taşınmazın eklemeli zilyetlik yoluyla 20 yıldan fazla zamandır malik sıfatıyla davacı tarafından kullanıldığı ve davacı ile davalı ... arasında yapılan miras taksim sözleşmesi gereği de taşınmazın davacı tarafından kullanıldığının tespit edildiği, taşınmaz maliklerinden olan ... ... oğlu ..., ... ... kızı ...,... kızı ...,... kızı ...'nın kim olduklarının tespit edilemediği, bu haliyle muhtemelen Cumhuriyet kurulmadan önce yaşamış ve ölmüş kişilerden oldukları, bozma kararından önce dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili kararının davalı ... tarafından temyizden feragat edilmesi nedeniyle bu davalı yönünden davacının kazanılmış hakkı olduğu ve TMK'nın 713/2 nci maddesindeki koşulların oluştuğu kanaatiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

2. Dahili davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ...'in itiraz eden ... vekili olduğunu beyanla verdiği 15.02.2020 tarihli dilekçesiyle; gerekçeli karar başlığının düzeltilmesini talep etmesi üzerine Mahkeme 20.03.2020 tarihli ek kararında; dahili davalılar ve itiraz eden ... vekilinin taleplerinin reddine, HMK madde 304 uyarınca duruşma günü verilmesi kararından rücu edilmesine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kayyım vekili, ... vekili ve asli müdahil ... vd. vekili temyiz kanun yoluna başvurmuşlardır.

2. Mahkemenin 20.03.2020 tarihli ek kararına karşı ise, ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı kayyım vekili; tapu kayıt maliklerinin mirasçıları belirlenmeden Kayyım huzurunda davanın görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. ... vekili ıslahla tarafın değiştirilemeyeceğini, TMK 713 üncü madde gereği ilan yapılmadığını, TMK 713/5 ve 6 ncı fıkra gereğince itiraz taleplerinin kabul edilmesi ve hasımlı mirasçılık belgesi alınması gerektiğini belirtmiş; ek kararı temyizinde ise, mahkemenin davadan elini çektikten sonra böyle bir ek karar vermesinin doğru olmadığını, davaya müdahil olma imkanının tanınması gerektiğini belirtmiştir.

3. Bir kısım asli müdahiller vekili; tapu kaydında ismi geçen şahısların kim olduğunun belli olduğunu, mirasçıları bulunduğunu, kayyım huzurunda davanın görülmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslah ile TMK'nın 713/2 nci maddesinde yer alan "ölüm" hukuki sebebine dayalı tapu iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı TMK'nın 713/2 nci maddesi,

2. 6100 sayılı HMK'nın 297/2 ve 65 inci maddeleri,

3. 4721 sayılı TMK'nın 713/2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasanın 153/5 inci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 tarihli ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bu açıklamalar ışığında; TMK'nın 713/1 ve 2 nci fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Bu gibi hak sahiplerinin 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra dava açmalarının bir önemi bulunmamaktadır.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. ... vekilinin asıl ve ek karara yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; ... usulüne uygun şekilde davada taraf olmadığından asıl karara yönelik hükmü temyiz hakkı bulunmamaktadır. Öte yandan Mahkemece tesis edilen 20.03.2020 tarihli ek karar usul ve yasaya uygun olduğundan ek kararın onanması gerekmiştir.

3. Davalı kayyım vekili ve bir kısım asli müdahiller vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; somut olayda; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamı üzerine 09.06.2016 tarihli celsede davacı vekiline talep sonucunu açıklamak ve gerektiğinde davasını ıslah etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş ve davacı vekili, davayı TMK'nın 713/2 nci maddesinde yer alan "ölmüş" hukuki sebebine dayandırdıklarını belirterek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

Dava konusu 106 ada 4 parsel sayılı taşınmazda, ... ... oğlu ..., ... ... kızı ...,... kızı ...,... kızı ... dışında davacı ve davalı ...'un babası ... ile ... da hissedar bulunmaktadır.

Dava konusu taşınmazın hissedarlarından ... ... oğlu ..., ... ... kızı ...,... kızı ...,... kızı ...'ya Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1068 Esas, 2013/605 Karar sayılı ilamı ile kim oldukları anlaşılamadığından miras şirketinin temsili ile taraf teşkilinin sağlanması ve davalıların mal varlığı üzerindeki Hazine'nin olası menfaatlerinin korunması için 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereğince mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanmasına karar verilmiştir.

Kayyım, eldeki davada taraf olduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmiş ise de; taraf teşkili tam sağlanamadığı gibi zilyetliğin aralıksız ve kesintisiz devam edip etmediği hem de taraf teşkili yönünden eksik inceleme ve araştırma ile yetinilmiştir.

Şöyle ki; hükümden sonra tapu kaydında isimleri ve baba adları yer alan ... ... oğlu ..., ... ... kızı ...,... kızı ...,... kızı ...'nın kim olduklarının belli olduğunu, ismi geçen bu kayıt maliklerinin mirasçıları olduklarını belirten bir takım kişiler, dosyaya veraset ilamı ile birlikte dilekçe sunarak hükmü temyiz etmiş ve Mahkemece bu kişilerin asli müdahil olarak UYAP sistemine kaydına karar verilmiştir.

Bu tür uyuşmazlıklarda davanın kayıt maliki ve maliklerine, onlar ölmüş ise usulen belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi, hiç mirasçı bırakmadan ölmüşler ise TMK'nın 501 inci maddesi hükmü göz önünde tutularak davanın Hazineye yöneltilmesi suretiyle öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra uyuşmazlığın esasına girilmesi gerekmektedir. Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz. (HGK'nın 22.02.2012 tarihli ve 2011/8-763 E., 2012/85 sayılı Kararı) TMK'nın 713/2 nci maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün ise de; kayıt malikine kayyım atanmak suretiyle davanın yürütülmesi olanaklı değildir.

Hâl böyle olunca; öncelikle mahkemece, öncelikle hasımlı veraset ilamı alınması sağlanarak tapu malikleri ile dosyada yer alan veraset ilamındaki kişilerin aynı kişi olup-olmadığı hususunun her türlü tereddütten uzak bir şekilde belirlenmesi, tüm mirasçılarının davaya eksiksiz olarak katılımının sağlanması, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak deliller doğrultusunda ölüm hukuki sebebine dayalı olarak olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan kayyım huzurunda davanın görülüp karara bağlanması doğru değildir.

Diğer yandan, TMK'nın 713/2 nci fıkrası uyarınca açılan davalarda TMK'nın 713/1 inci fıkrasına atıf yapılmış olması nedeniyle davacıların anılan fıkrada açıklandığı biçimde taşınmaz üzerinde aralıksız çekişmesiz, malik sıfatıyla zilyet olup olmadıkları, ölüm tarihinden dava tarihine kadar kazanmayı sağlayan yirmi yıllık sürenin dolup dolmadığı ve belirtilen nedenlerle davalılara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirip yitirmediği hususlarının da araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Ne var ki, mahkemece bu hususta yeterli inceleme yapılmaması da isabetsizdir.

Kabule göre de; güncel tapu kaydında dava konusu 106 ada 4 parsel sayılı taşınmazın mahalle adı Güvercinlik olarak geçtiği halde pasif tapu kaydında yer alan bilgilerle "Saz Köyü 106 ada 4 parsel" sayılı taşınmazın tapusunun iptaline karar verilmesi de hatalıdır.

VI. KARAR

1. Yukarıda (V.C.3.2) numaralı bentte belirtilen nedenlerle;

... vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile ek kararın ONANMASINA,

2. (V.C.3.3) numaralı bentte belirtilen sebepler yönünden;

Davalı kayyım vekili ve bir kısım asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.