"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/650 E., 2023/806 K.
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 24.01.2014
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
TEMYİZ EDENLER : Davacılar vekili, davalı vekili
Taraflar arasında görülen ecrimisil (sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak) davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacıların annesi olduğunu ve tarafların ...'in mirasçıları olduğunu, murisin vefatı ile Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, Zeytinköy Mahallesi, 10347 ada 11 parsel sayılı taşınmazda 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 No.lu bağımsız bölümlerin mirasçılara kaldığını, davalının bağımsız bölümlerin birinde oturup diğerlerini kiraya vermek suretiyle kullandığını, 11.10.2013 ve 10.12.2013 tarihli ihbarnameler ile kira parasının faizi ile ödenmesinin ihbar edildiğini; ancak davalının ihtarnamelere cevap vermediği gibi ödeme de yapmadığını, dairelerin rayiç kirasının aylık 500-600 TL civarında, dükkanların ise aylık 2.000,00 TL civarında olduğu belirtilerek, taşınmazların kira bedellerinin tespiti ile 01.09.2010 - 31.12.2013 tarihleri arasında alınan kira paralarına karşılık davacıların payına düşen 60.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, belirtildiği şekilde kiraları almadığını, dairelerin birinde mirasçı Melek'in oğlu Mevlüt'ün oturduğunu, binadaki hak durumlarının farklı olduğunu, müvekkilinin binanın arsası alınırken sattığı taşınmazların karşılığı olan 27.000 Alman Markı ile arsanın alındığını, ayrıca 2005 veya 2006 yılında Teomanpaşa Mahallesi, 10363 ada 5 parselde bulunan arsanın 50.000,00 TL'ye satıldığını, kocasının da kendi arsasını 35.000,00 TL ye satarak bina yapımında kullandığını, binanın yapımında başkaca katkıları da olduğunu, evin borcunun muris öldükten sonra ödendiğini, bu kapsamda 70.000,00 TL kredinin ve 5.000 Euro'nun ödendiğini, ayrıca 7.000,00 TL borcun ödendiğini, binanın bakım maliyetlerinin hesaba katılması gerektiğini, kiraların somut olarak tahsil edilmesi gerektiğini, intifadan men koşulu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.12.2015 tarih ve 2014/41 Esas, 2015/199 Karar sayılı kararında özetle; yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanlarından; dava konusu bağımsız bölümlerin birinde diğer mirasçılardan birisinin oğlu, davalının torunu ve davacıların yeğeni olan ...'ın oturduğu, zaman zaman diğer dairelerin kiraya verildiği, ancak düzenli kiraya verilmediği, bazen kira alacaklarının toplanamadığının anlaşıldığı, tarafların akrabası olan ...’ın keşifteki beyanında, ''dedem öldükten iki sene kadar sonra bu yere ilişkin kredi ve vergi borçları bitince anneanneme karşı mal davasında bulunulduğunu duydum, kredi borçları bitmeden önce böyle bir talep yoktu, iki üç sene kadar önce yapılan toplantıda çocukları 'sen burada kal, birşey istemiyoruz demişlerdi,' borçları bittikten sonra istediler'' diyerek aslında davalıların başından beri kullanıma ses çıkarmadıkları, durumu bildikleri, ancak kredi borçları bittikten sonra davalı annelerine karşı söz konusu davayı açtıklarının anlaşıldığı, bu bağlamda davacıların, davalıya noter kanalı ile ihtarat yapıncaya kadar bir talepte bulunmadıkları, duruma ses çıkarmadıklarının kabulü gerektiği, davalılar tarafından gönderilen ihtarnamenin tebliği ve ödeme süreleri ile dava tarihi arasında kısa bir süre olduğu, bu sürenin davanın kabul ve reddi noktasında ihmal edilebilir süre olduğu, davacılar tarafından fazlaya ilişkin taleplerin saklı tutulmasına hüküm kısmında karar verildiğinden daha sonra açacakları davada bunu talep edebilecekleri, yine davalı vekilinin ve tanıkların beyanları doğrultusunda kredi ve diğer borçların ödenmesi mahsup işlemine konu olabileceğinden ve davanın ihtarname süreleri de esas alınarak reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 01.12.2015 tarih ve 2014/41 Esas, 2015/199 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.03.2021 tarihli ve 2019/4326 Esas, 2021/2961 Karar sayılı kararı ile özetle; davanın, tarafların ortak murisi adına tapuda kayıtlı taşınmazdan dolayı, iştirak halinde paydaşlar arasındaki haksız kullanım nedeni ile ecrimisil istemine ilişkin olduğu, somut uyuşmazlıkta her ne kadar mahkeme tarafından, davacılar tarafından çekilen ihtarlarda verilen süreler ile dava tarihi arasında az bir zaman farkı olduğu, davacıların ihtardan önce kullanıma ses çıkarmadıkları ve talepte bulunmadıkları, yani intifadan men koşulu gerçekleşmediği gerekçesi ile davacı tarafın alacak talebinin reddine karar verilmiş ise de, dosyadaki mevcut belge ve bilgilere göre, davalı tarafından bizzat kullanıldığı tespit edilen bağımsız bölümler dışındaki kısımlara ilişkin uyuşmazlık, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkin olmayıp, paydaş malikin, diğer paydaş kiraya verenden, kira bedeli olarak tahsil ettiği bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tahsili isteğine ilişkin olduğu, bu nedenle, davacı tarafın bu bağımsız bölümlere yönelik alacak talebinin değerlendirilmesinde intifadan men koşulunun uygulama alanı bulunmadığı, hal böyle olunca; kiraya verilmek suretiyle kira bedelleri alındığı iddia edilen dairelerin hangileri olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ile bu bağımsız bölümlere ilişkin olarak, taraf delillerinin eksiksiz toplanması ve ondan sonra oluşacak sonuca göre, taşınmaz paydaşlarının açtığı diğer dava dosyalarıda değerlendirilerek alacak talebi konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır gerekçeleri ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkeme başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda eksiklikler giderilerek, raporda belirtilen bedelin dava konusu edilen altı ayrı bağımsız bölüme yönelik olduğu, taşınmaz malikinin tapu kaydına göre davacılar ve davalının murisi ... olduğu, davacıların, veraset ilamına göre paylarının 1/8 olduğu anlaşılmakla;
Davacının davasının kısmen kabulü ile;
- Davacı ... yönünden 21.224,92 TL,
- Davacı ... yönünden 21.224,92 TL,
- Davacı ... yönünden 21.224,92 TL’nin dava tarihi olan 24.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabul kararının kaldırılarak tümü yönünden kabul kararı verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
2.1. Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak, deliller tam incelenmeden karar verildiğini,
2.2. Dava konusu taşınmazın müvekkilinin kişisel malları meydana getirildiğini, bu hususun değerlendirilmediğini,
2.3. Taşınmazda ikamet eden ...’ın, hisse sahibi mirasçılardan Melek’in oğlu olduğunu, bu nedenle kira ödemediğini, Mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini,
2.4. Bilirkişi raporunun hatalı ve denetime elverişli olmadığını, Mahkemece bu rapora göre hüküm kurulmasının yanlış olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, paydaşlar arası ecrimisil (sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak) istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. Bilindiği üzere ecrimisil; malikin, kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir nevi haksız işgal tazminatıdır.
3. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki el atmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
4. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın, davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
5. Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
6. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı).
7. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine, davacılardan onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.