Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4401 E. 2024/5359 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Almanya'da verilen vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın Türkiye'de tanınması ve tenfizi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme kararının, MÖHUK'un 50. maddesinde aranan "karar" niteliğinde olmadığı ve kesinleşme şerhi içermediği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/438 E., 2023/627 K.

DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ..., ... vd.

DAVA TARİHİ : 03.02.2021

KARAR : Davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Havza Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/30 E., 2022/59 K.

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın tanınması ve tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına esas hakkında yeniden karar verilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin davanın niteliği yönünden reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin murisi tarafından düzenlenen vasiyetnamenin açılmasına dair Almanya Federal Cumhuriyeti Hamburg Yerel (Tereke) Mahkemesi 609 IV 666/06 dosya numaralı ve 25.01.2018 tarihli kararının tanınması ve tenfizini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vd. vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının dava açmakta korunmaya değer hukuki bir yararı bulunmadığını, mirasçılık belgesi edinerek kararın tenfizinin sağlanabileceğini, ortak vasiyetnamenin Türk Hukuku içerisinde kabul görmediğini, kamu düzenine aykırılık oluşturduğunu, vasiyetnamede Türkiye’de bulunan terekeye atıf yapılmadığını, iradenin Almanya’da bulunan malvarlığına ilişkin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile Almanya Federal Cumhuriyet Hamburg Yerel Mahkemesinin 609 IV 666/06 numaralı dosyasına ilişkin 25.01.2018 tarihli kararının tanınmasına ve tanınan kararın 5718 sayılı Kanun uyarınca tenfizine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vd. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanınması ve tenfizi talep olunan kararın, yabancı ülke adli memuru tarafından imzalanan vasiyetname açılış tutanağı/protokolü niteliğinde olduğu, mahkemece verilmiş bir karar olmadığı, kesinleşme şerhini de içermediği, dolayısıyla MÖHUK 50. maddesinde öngörülen şartları taşımadığının açık olduğu, İlk Derece Mahkemesince bu husus göz ardı edilerek davanın reddi yerine davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle (Dairemizin 03.11.2022 tarihli ve 2021/5683 E., 2022/6587 K. sayılı kararı), bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde esas hakkında yeniden karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararda ret gerekçesi olarak gösterilen "dava konusu belgenin karar niteliğinde olmadığı" hususunun davalı tarafın savunmasında ya da istinafta ileri sürülmediğini, bu nedene dayalı istinaf incelemesi yapılmasının hatalı olduğunu,

b. Çekişmesiz kaza kararlarının tanınması usulünün genel hükümlere tabi olduğunu, gerekçenin MÖHUK m 58’e aykırı olduğunu, Alman Tereke Mahkemesi tarafından vasiyetname açılıp okunarak zabıt altına alındığını, çekişmesiz yargı işinin yerine getirildiğini, buna ilişkin kararın da mahkeme kararı niteliğinde olduğunu, ilgili Devlet’in kanunlarına göre işlem yapıldığını, geçerli sayılmaları gerektiğini, açık kanun hükmüne rağmen doktrine dayanmanın hatalı olduğunu, kararda gösterilen Daire kararının bu dosya için emsal olamayacağını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının bu yönde olmadığını (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/9241 E., 18734 K. sayılı kararı),

c. Hükmün kesinleşmediğine ilişkin durumu kabul etmemekle birlikte bunun tamamlanması mümkün bir husus olduğunu, dava konusu vasiyetnamenin açılması dosyasında davalılara vasiyetnamenin gönderildiğini, tüm davalıların vasiyetnameden haberdar olduğunu, ancak itiraz etmediklerini, vasiyetname içeriğinin kesinleştiğini belirterek re'sen dikkate alınacak diğer nedenlerle de hükmün bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile özellikle benzer nitelikteki dosya hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2024 tarihli ve 2023/7-1038 Esas, 2024/538 Karar sayılı kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un/HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.