Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4786 E. 2025/334 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gaiplik kararı verilen kişinin tek bir taşınmazı için verilen gaiplik kararının tüm mal varlığını kapsayıp kapsamadığı ve bu mal varlığının Hazineye intikalinin gerekip gerekmediği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Gaiplik kararının verildiği kişinin sadece belirli bir taşınmazı için gaipliğine karar verilmiş olması ve diğer mal varlıkları için 10 yıllık kayyımlık yönetimi veya 100 yaş koşulunun gerçekleşmemiş olması, TMK m. 588'in uygulanma şartlarının oluşmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1060 E., 2024/1337 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/301 E., 2019/514 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; gaip ... hakkında Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/307 Esas sayılı dosyasında gaiplik kararı verildiğini, 22401 ada 2 parsel sayılı taşınmazda ... hissesine 3561 sayılı Kanun uyarınca İzmir Defterdarlığının kayyım olarak atanması nedeniyle bu hisseye ilişkin olarak gaiplik kararı oluşturulduğunu, ...’ın başkaca taşınmazlarının yönetimi konusunda da pek çok kayyımlık kararı olduğunu, gaibin mal varlığına ilişkin şüpheli ve usulsüz işlemler yapılmaya çalışıldığını belirterek Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/307 Esas, 2017/66 Karar sayılı kararı ile gaipliğe hükmedildiğinden gaibin ve ona kendi murislerinden intikal eden mal varlığının semereleri ile birlikte Hazine adına intikaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul ettiklerini, taşınmaz sahibinin hayatta olup olmadığının bilinememesi, uzun zamandır kendisinden haber alınamaması ve adresinin bulunmaması hâlinde taşınmazın tapu sicilinde olası yolsuz tescillerin önlenmesi açısından Hazinenin mutlak menfaatinin bulunduğunu belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/307 Esas sayılı kesinleşmiş kararının ...'ın sadece 22401 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki hissesine yönelik olduğu, bu hisseye ilişkin de Hazineye irat kaydına dair karar verildiği, eldeki davanın konusunun bu gayrimenkul olmadığı, ...'ın bu karar dışındaki tüm mal varlıklarının Hazineye intikalinin istendiği, oysa ki TMK'nın 588/1. maddesinde sağ olmadığı bilinmeyen bir kimsenin mal varlığının veya ona düşen miras payının 10 yıl resmen yönetilirse ya da mal varlığı böyle yönetilenin 100 yaşını dolduracağı süre geçerse Hazinenin istemi ile o kimsenin gaipliğine karar verileceği, ...'ın intikali istenen dava konusu tüm mal varlığı konusunda bu şekilde yönetildiğine ve 100 yaşını doldurduğuna dair bir gaiplik kararın mahkemece verilmediği, böylelikle dava konusu mal varlığı yönünden gaiplik ön koşulunun oluşmadığı, tek bir mal varlığı için alınan gaiplik kararının tüm mal varlığı için geçerli olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin ön koşul yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; 25.03.2020 tarihli ek kararda ise İstanbul Anadolu 1. İcra Müdürlüğünün 2016/3238 Esas sayılı dosyasında bulunan paranın takip dosyası taraflarına veya üçüncü kişilere ödenmemesi için konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli ve 2018/301 Esas, 2019/514 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından, 25.03.2020 tarihli ek kararına karşı, davacı ve davalı vekilince yapılan istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.02.2024 tarihli ve 2023/433 Esas, 2024/866 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin 16.04.2020 tarihli istinafına ilişkin bir değerlendirme yapılmadan karar verildiği belirtilerek davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “Her ne kadar, davacı vekili, başka bir mahkeme kararı ile gaipliğe karar verildiğini, bu karar esas alınarak davanın kabul edilmesini talep etmiş ise de ...'ın nüfusta ölüm kaydının bulunması ve yönetim kayyımı olarak tayinlerden sonra 10 yıllık sürenin dolmadığı da gözetildiğinde Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/15367 Esas, 2020/3565 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ek kararla takip dosyasına yatan bedel üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı kaldırılmış olsa bile kayyım tarafından ...'ın mal varlığı idare edildiğinden, icra takibi ile ilgili icra mahkemesinden her zaman talepte bulunabileceğinden, takip hukukunu ilgilendiren icra dosyasındaki para üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması gerekçesine göre ilk derece mahkemesince verilen karar ve ek karar hukuka uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a.Dava dilekesindeki vakıa ve süreçleri tekrarlayarak murisin malvarlığına yönelik usulsüz ve şüpheli işlemler yapıldığını, bunlara yönelik suç duyurusunda bulunduklarını, yargılamanın dolandırıcılık ve sahtecilik suçlamasıyla ağır ceza mahkemesinde devam ettiğini, mal varlığının organize şekilde suistimal edilmeye çalışıldığını,

b.Halen kayıp olan Mihriban’ın tespit edilebilen malvarlığının 2006 yılından beri kayyımla yönetildiğini, herhangi bir mirasçılık belgesi sunulmadığını,

c.Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2017 tarihli 2016/307 Esas sayılı kararı ile gaipliğe karar verildiğinden mal varlığının da Hazineye intikali gerektiğini, gaipliğin tek bir taşınmaz açısından geçerli olduğunun söylenemeyeceğini, her mal varlığı yönünden ayrı ayrı tescil-irat davası açılmasının usule aykırı olacağını, ayrıca buna engel düzenleme de olmadığını,

d.Her bir mal varlığı yönünden kayyımla idare edilme süresinin dolup dolmadığının da değerlendirilmediğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

a.Gaiplik kararının gaipliği talep edilen kişinin şahsına bağlı hüküm ve sonuç doğurmakta olup, bu kararın bir taşınmaza bağlı ve bir taşınmaz yönünden geçerli olduğunu söylemenin hukuken doğru olmadığını, bir kişinin gaipliğine hükmedildiyse bunun yeterli olduğunu, her bir taşınmaz için gaiplik kararı aranmaması gerektiğini,

b.Taşınmazların tapu sicilinde olası yolsuz tescillerinin önlenmesi, üçüncü kişiler tarafından işgalinin önüne geçilerek kamu düzenine katkı sağlanması ve mal varlığı organize şekilde suistimal edilmeye çalışıldığından Hazineye intikalinde hukuki yarar olduğunu, ceza yargılamasının devam ettiğini,

c. ...’ın yasal mirasçılarının bulunduğuna ilişkin herhangi bir veraset ilamı bulunmadığı gibi mirasçısı olduğu iddiasında bulunan kişilerce ...’ın 2004 yılında öldüğünden bahisle hayatın olağan akışına aykırı biçimde 2019 yılında nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğünü, iptali için Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/640 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını,

d.İcra dosyasındaki paranın ödemesinin durdurulmasına ilişkin de karar verilmesi suretiyle hükmün bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, 4721 sayılı TMK’nın 588. maddesi uyarınca gaibin mal varlığının Hazineye intikali istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,

Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.