Logo

7. Hukuk Dairesi2024/4954 E. 2025/937 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin terekesinin borca batık olduğu iddiasıyla mirasın hükmen reddine ilişkin talep.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin şirket borçlarından dolayı sorumlu olduğu miktarın tespiti ve terekenin aktiflerinin bu borcu karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi sonucunda terekenin borca batık olduğunun tespit edilmesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/73 E., 2023/17 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar; davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; 06.01.2009 tarihinde vefat eden muris ...'nın terekesinin borca batık olduğunu ileri sürerek mirasın hükmen reddini talep ve dava etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 04.11.2014 tarihli ve 2013/565 Esas, 2014/476 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.11.2014 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2016 tarihli ve 2015/4347 Esas, 2016/9181 Karar sayılı kararıyla ‘’Davacılardan ... kendi adına asaleten 15.03.2000 doğumlu ... ve 01.04.2001 doğumlu ...'ya velayeten murisin ölümü tarihinde terekesinin borca batık olması sebebiyle mirasın hükmen reddinin tespitini talep etmiştir. Dava tarihi itibariyle davacılar ... ve ... velayet altında olup, reşit değildir. Velisinin hukuki yararı ile küçüklerin hukuki yararlarının çatışma ihtimali varsa ergin olmayan küçüğün kayyım ile temsil edilmesi gereklidir (TMK m. 426/2). Bu nedenle 15.03.2000 doğumlu ... ve 01.04.2001 doğumlu ...'ya kayyım tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, kayyımın gösterdiği delillerin toplanması gerekirken küçüklere kayyım tayin ettirilmeden işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

Kabule göre de; mahkemece eksik araştırma ve incelemeyle hüküm verilmiştir.

Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin ... ... ... ... .... Tic. Ltd. Şti'nin ortağı ve temsilcisi olduğu, borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin vergi borcundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Bu itibarla mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" ve "yasal temsilcisi" olduğu limited şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapıldığı, muris ...'nın bilirkişi raporuna göre vergi borcu olarak bildirilen 15.967.114,09 TL'nin sermaye hisse oranına göre şahsen 159.671,14 TL'sinden sorumlu olacağı gözetildiğinde, mal varlığının borçlarını karşılamaya yetmeyeceği, dolayısıyla terekesinin borca batık olduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, davacılar murisi ...'nın terekesinin borca batık olduğunun ve mirasın davacılar tarafından hükmen reddedildiğinin tespitine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,

2. Yeterli araştırma yapılmadığını,

3. Eksik inceleme ile karar verildiğini beyan etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 hükmü ile 370 ve 371. maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ilk derece mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.