"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/207 E., 2024/475 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, tarafların müşterek murisi olan babalarından intikal eden dava konusu taşınmazları ve traktörü davalının kullandığını ve davalının ihtar edilmesine karşın kendisine ücret ödemediğini bildirerek, davalının dava konusu taşınmazlara ve traktöre el atmasının önlenmesini, davalının taşınmazlarda davacının payına yönelik ekim yapmasının önlenmesini, ekilen mahsul olursa kendisine verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlar üzerinde yalnızca kendi payını ve kendisine rıza veren diğer kardeşlerinin payını kullandığını, babası hayatta iken nasıl kullanılıyorsa öyle devam ettiğini, davacının payını kullanmadığını, taşınmazların çoğunun tamamen boş bırakılmış olduğunu, davacının şehir dışında yaşadığını, köye geldiği zaman taşınmazlardan yaptığı hasattan payını elden davacıya ödediğini, babaları öldükten sonra davacı en kıymetli yerlerin kendisine verilmesini ya da payına karşılık çok yüksek para ödenmesini istediği için taksim yapamadıklarını, ayrıca dava konusu traktörün muristen intikal etmediğini, kendi parası ile kendi adına satın aldığını ve traktör üzerinde davacının hakkı bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2022 tarih ve 2022/409 Esas, 2022/364 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortaklığın giderilmesi yolu ile çözüme kavuşturulması gerektiği belirtilerek, hukuki yarar yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.01.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.01.2023 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, dava konusu taşınmazlarda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçimi oluşmadığı, mahkemece taşınmazların davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı ya da taşınmazlarda davacının kullanabileceği bir yer olup olmadığı araştırılmadığı, her bir taşınmaz için ayrı ayrı inceleme yapılması, her bir taşınmazda davalının kullanımının bulunup bulunmadığı, kullanımı var ise hangi miktarda kullandığı, payını aşan kullanımı var ise miktarı, davacının kullandığı ya da kullanabileceği bir yer bulunup bulunmadığı hususlarının detaylıca araştırılarak belirlenmesi, taşınmazda davacının kullanabileceği yer bulunması durumunda el atmanın önlenmesi davasının dinlenemeyeceği hususun da gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkillinin dava konusu taşınmazların aralarında yaptıkları taksim sonucu kendisine düşen yerini kullandığını, müvekkilinin davacıya icar parasını ödediğini, taşınmazlar üzerinden mirasbırakanın sağlığından beri sadece davalının ilgilendiğini, müvekkilinin sadece hakkı olan yerleri kullandığını, hakkı olmayan yere müdahalede bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının lehine bozulması istemi ile temyiz yasa yoluna başvurmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
1. Paylı mülkiyete konu bir taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki el atmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı yada kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur.
2. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açılmak suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.
3. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
4. Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi TMK’nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
5. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulsa da gereğinin yerine getirildiğini söyleme imkanı bulunmamaktadır. Bozma ilamında da belirtildiği üzere bir paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullanabileceği yer var ise, el atmanın önlenmesi istemli davanın dinlenme olanağı yoktur.
6. Dosya kapsamında Mahkemece keşif sonucu alınan 12.06.2024 tarihli fen bilirkişi raporuna göre davaya konu edilen 105 ada 450, 109 ada 56, 101 ada 44, 124 ada 229, 105 ada 238, 105 ada 240, 109 ada 60, 105 ada 434, 101 ada 399, 126 ada 22, 118 ada 8 parsel sayılı taşınmazların tamamının davalının kullanımında olduğu belirlenmiştir. Ancak hem anılı bilirkişi raporu hem de Mahkemenin 05.06.2024 tarihli keşif zabtındaki gözleme göre dava konusu 101 ada 448, 101 ada 102, 101 ada 104, 101 ada 498, 101 ada 320, 105 ada 118, 112 ada 42, 118 ada 1,123 ada 29, 124 ada 78, 126 ada 3, 126 ada 32, 126 ada 35, 127 ada 6 ve 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tamamının kullanılmadığı, davacının kullanabileceği yerlerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece dava konusu 101 ada 448, 101 ada 102, 101 ada 104, 101 ada 498, 101 ada 320, 105 ada 118, 112 ada 42, 118 ada 1,123 ada 29, 124 ada 78, 126 ada 3, 126 ada 32, 126 ada 35, 127 ada 6 ve 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda davacının payına karşılık kullanabileceği yerlerin bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
7. Diğer yandan dava konusu edilen 109 ada 29, 123 ada 69 ve 123 ada 27 parsel sayılı taşınmazların Mahkemenin keşif zabtına göre boş olduğu tespit edilmesine rağmen, 12.06.2024 tarihli bilirkişi raporunda ise anılı taşınmazların tamamının davalının kullanımında bulunduğu belirlenmiştir. Hal böyle, olunca Mahkeme gözlemi ve bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğundan Mahkemece, anılı taşınmazlarda davalının kullandığı yerlerin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, davacının taşınmazda kullandığı ya da kullanabileceği bir bölümün olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
8. Mahkemece eksik inceleme ve yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.