"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar ..., ... ve dava dışı arsa sahiplerinin Ankara ili, ... ilçesi, 31201 ada 4 parselde bulunan arsa için Altındağ 4. Noterliğinde düzenlenen 01.04.1997 tarihli ve 8056 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini yaptıklarını, davalı ...'nun sözleşmede belirten inşaatı yapmayı üstlendiğini, tarafların 07.12.1998 tarihinde yaptıkları ek sözleşme ile de hangi bağımsız bölümlerin kime kalacağını belirlediklerini, inşaatın zamanında ve tam olarak 1999 yılında bitirildiğini ve iskan ruhsatı alındığını, 07.12.1998 tarihli ek sözleşme ile davalı ...’ya kalan 2. kat 12 numaralı dairenin 18.01.2001 (20.11.2000) tarihinde yapılan satış protokolü ile 13.000,00 TL bedelle davalı ... tarafından müvekkiline satıldığını ancak tapuda davalı ... adına kayıtlı olan ve satış bedeli müvekkili tarafından peşin olarak ödenen taşımazın müvekkiline devredilmediğini ileri sürerek Ankara ili, ... ilçesi, 31201 ada 4 parsel üzerinde bulunan 2. kat 12 numaralı dairenin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış, 05.03.2008 tarihli dilekçesinde ise kendisinin müteahhit, davalı ...’ın ise arsa sahibi olduğunu, dava konusu daireyi davacıya 20.11.2000 tarihli satış protokolü ile sattığını, satış bedeli olan 13.000,00 TL’nin tamamını davacıdan aldığını, hissesine düşen tüm daireleri sattığını, ancak dava konusu daire tapusunun kendisine verilmediğini beyan etmiştir.
2. Davalı ...'a dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmış, yargılama sırasında taraf teşkili sağlandıktan sonra vekili tarafından sunulan dilekçesinde, müvekkili ile ... arasında yapılan anlaşmayla ...'ya bırakılan daire ile kendisine kalan dairenin değiştirildiğini, daire tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğu için başkaca bir işleme gerek görülmediğini, müvekkilinin dava konusu edilen dairenin elektrik, su ve doğal gaz aboneliği ile tüm iç donanımını yaptırdığını, emlak vergisi ve harçlarını yatırdığını, davacının davalı ...'nun yanında işçi olarak çalıştığını, aradan geçen süre boyunca herhangi bir talepte bulunmadığını, davalı ...'nun pek çok kişiyi zarara uğrattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI:
Mahkemenin 08.05.2009 tarihli ve 2007/730 Esas, 2009/150 Kaarar sayılı kararı ile; keşif sonucu düzenlenen 07.05.2009 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu binanın % 100 fiziki seviyede tamamlandığı ve iskânının alınmış olduğu, dava tarihi itibarıyla daire değerinin 70.000,00 TL olduğu, yüklenici arsa sahiplerine karşı tüm edimlerini yerine getirdiğinden tapu iptali ve tescil talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 08.05.2009 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 02.06.2011 tarihli ve 2011/5781 Esas, 2011/7113 Karar sayılı kararı ile; davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapıldığından söz edilemeyeceğinden, mahkemece davalının bilinen adresine tebligat yapıldıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, bozma nedenine göre sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.
B.Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 26.06.2015 tarihli ve 2011/1180 Esas, 2015/1429 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dinlenen davalı ...'in tanıklarının beyanları ile dosya kapsamına göre kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle arsa sahibi ...'ye 3, 10 ve 16, diğer arsa sahibi ...'e 7, 9 ve 15 davalı arsa sahibi ...'e ise bir dükkan ve 8 numaralı dairenin düştüğü, geriye kalan dairelerin yüklenici hissesi olduğu, davalı ...'in hissesine düşen 8 numaralı daireyi fark bedelini yükleniciye ödeyerek yüklenici hissesine düşen 12 numaralı daire ile takas ettiği, 8 numaralı dairenin satışı konusunda davalı ...'in davalı yüklenici ...'ya vekalet verdiği, davalı ...'nın anılan daireyi tanık olarak dinlenen ...'ya satarak bedelini aldığı, tapuda satışın 10.03.2000 tarihinde yapıldığı, davacı ile davalı yüklenici ... arasındaki satış sözleşmesi tarihinin ise 20.11.2000 olduğu, 12 numaralı dairenin inşaat tamamlandığından beri davalı ... tarafından kullanıldığı ve 2004 yılından beri daire vergilerinin davalı ... tarafından ödendiği, davaya konu 12 numaralı dairenin 8 numaralı daire ile takas ve fark bedelinin ödenmesi sonucu arsa sahibi davalı ...’in hissesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 26.06.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 11.02.2016 tarihli ve 2015/14741 Esas, 2016/1709 Karar sayılı kararı ile; "...6098 sayılı TBK'nın 184. maddesi uyarınca alacağın temlikinin biçim koşuluna bağlı olmaksızın yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Bu nedenle, arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenici tarafından yapılan temlik işlemi resmi şekle tabi değildir. Davacının dayandığı 20.11.2000 tarihli davacı ile yüklenici arasında adi yazılı şekilde düzenlenen "Satış Protokolü" geçerli olup dava konusu taşınmazın arsa sahibi ile yüklenci arasında imzalanan 01.04.1997 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve 09.12.1998 tarihli Ek Sözleşme gereğince davacının adına tescilini talep ettiği 12 no'lu bağımsız bölümün davalı yüklenici payına isabet ettiği görülmektedir. Ancak davalı ...'ın tanıkları davaya konu bağımsız bölümün davalı arsa sahibine ait olduğuna ilişkin beyanda bulunsalar da davalılar arasında bu hususta imzalanmış bir sözleşme dosyaya sunulamamıştır. 6100 sayılı HMK 'nın 201. maddesine göre senede bağlı olan ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikteki her türlü iddianın aynı güçte delille ispatlanması gerekir. Davalı ...'ın yüklenici ile aktedilen inşaat sözleşmesi ve 09.12.1998 tarihli ek sözleşmenin aksini gösterir aynı kuvvette bir yazılı bir delili bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemenin 05.07.2017 tarihli ve 2017/159 Esas, 2017/903 Karar sayılı kararı ile; direnme kararı verilmiştir.
4. Direnme kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Hukuk Genel Kurulunun 2022(14)7-709 Esas, 2023/1082 Karar sayılı kararıyla Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında tapu iptali ve tescil şartları gerçekleşmiş olduğundan davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ile diğer davalı ...'nın kanun boşluklarından faydalanarak muvazaalı işlemler yaptıklarını, tanık beyanlarının takas iddialarını ispatladığını, eldeki davadaki sözleşmenin de resmi şekilde yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.