Logo

7. Hukuk Dairesi2025/575 E. 2025/1170 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında yaptığı bağış işleminin, mirasçıların saklı paylarına tecavüz niteliğinde olup olmadığı ve bu bağışın iptal veya tenkisine karar verilip verilmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın yaptığı bağış işleminin, mirasçının saklı payına tecavüz ettiği ve davalının tenkis istemi kapsamında bedel ödenmesi yönündeki tercih hakkını kullandığı gözetilerek, mahkemenin taşınmazın tenkis bedeli düşüldükten sonraki değeri üzerinden davacı adına tesciline ve bedelin davalıya ödenmesine karar vermesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2011/120 E., 2012/308 K.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; miras bırakan ...'un 04.04.2006 tarihinde dul ve çocuksuz olarak öldüğünü, müvekkilinin ise yasal mirasçılardan olduğunu, murisin tek mal varlığı olan 446 ada 9 parsel sayılı taşınmazını 06.09.1990 tarihinde davalı Vakfa bağış akdiyle tapuda devrettiğini, bu akdin yasal mirasçılardan mal kaçırma maksadına yönelik davacının saklı payını zedeler nitelikte işlem olduğunu, esasen murisin son zamanlarında dava konusu akdin iptali için dava açarak taşınmazı geri almak arzusunda olup ancak ömrünün buna yetmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı payının iptalini, olmadığı takdirde tasarruf nisabını aşarak davacının saklı payına tecavüz eden tasarrufun tenkisini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili; murisin davalı Vakfa olan minnet duygusuyla hareket ettiğini, mal kaçırma kastıyla hareket etmediğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı 24.01.2012 tarihinde; tenkis istemi kapsamında tercih hakkını bedel ödenmesi yönünde kullandığını, taşınmazın mülkiyetini istemediğini beyan etmiştir.

III. MAHKEMECE VERİLEN İLK KARAR

Mahkemenin 13.04.2010 tarihli ve 2006/529 Esas, 2010/191 Karar sayılı kararıyla; "...İşlemin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olmadığı, şekil şartına uyularak iradeye uygun şekilde yapılmış bir bağıştan ibaret olduğu, davanın reddine dair karar verilmesi gerektiği konusunda vicdani kanaat hasıl olduğu..." gerekçesiyle; sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin 13.04.2010 tarihli ve 2006/529 Esas. 2010/191 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.11.2010 tarihli ve 2010/10540 Esas ve 2010/11972 Karar sayılı ilâmıyla; "...Bağış biçiminde yapılan temlikten dolayı olayda 01.04.1974 tarih 1 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetildiğinde Mahkemece muvazaa iddiasına dayalı iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde olmayıp reddi gerektiği; ancak, davada tenkis isteğinde de bulunulmuş olup davacı davada Borçlar Kanunu'nun 245. maddesinde düzenlenen bağıştan rucu nedenine değil 4721 sayııl Türk Medeni Kanunu’nun tenkis hükümlerine dayanmış olduğundan kayıtsız şartsız bağışlandığı ve rücu koşullarının oluşmadığı biçimindeki gerekçenin doğru olmadığı; tenkis (indirim) davasının, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardan olup tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşulun; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olması olduğu, saklı payların zedelendiğinden söz edilmesinin ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkün olduğu, tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalar olup bunların terekenin aktifini oluşturduğu, miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderlerin de pasifi oluşturduğu, aktiften, belirtilen borçların indirilmesinin net terekeyi oluşturduğu, tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerektiği (MK.565), miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediğinin bulunan bu rakam üzerinden hesaplanması gerektiği, tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığının objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemeyeceği; mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken, Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerektiği, bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, "alınanla mütenasip sorumluluk kuralı" nın gözetilmesi gerektiği, davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde; tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı), tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılarak bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmesi gerektiği, tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddesindeki tercih hakkının gündeme geleceği, böyle bir durum ortaya çıkmadan, davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanmasının söz konusu olamayacağı, daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmayacağı, o zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değerinin belirlenerek bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmesi gerektiği, hal böyle olunca yukarıdaki ilkeler doğrultusunda bilirkişi aracılığıyla tenkis hesabı yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hatalı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmayıp davacının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü gerektiği..." gerekçesiyle hükmün açıklanan nedenlerle 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince bozulmasına..." karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında; "...İşlemin, muvazaalı olmadığından tapu iptal tescil isteğinin reddine yönelik temyiz itirazlarının Yargıtayca reddedildiği, bozma ilâmından sonra tenkis talebinin değerlendirilerek davacının saklı payına isabet eden kısmın davalının seçimlik hakkını kullandığı tarih itibariyle belirlendiği, davalı tarafın paranın kendisine ödenmesini talep etmekle seçimlik hakkını kullandığı tarihte taşınmazın bedelinden davacının saklı payına isabet eden kısım düşüldükten sonra geriye kalan bedelin davacıdan alınarak davalıya verilmesi ve taşınmazın miras bırakanın payı oranında davacı adına tapuya kayıt ve tescili gerektiği..." gerekçesiyle; davanın kabulüne, davaya konu taşınmazın tenkis bedeli düşüldükten sonraki değeri olan 52.861,91 TL nin 24.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 446 ada 9 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan 168/173 hissesinin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; işlemin bağış olup bağışlamadan rücunun da aynı şekil koşullarına uyularak yapılması gerektiğini, mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik bir işlem olmadığını, kabul anlamında olmamak üzere ödenmesine takdir edilen 52.861,91 TL nin çok düşük bir bedel olduğunu, bilimsel kriterlere uygun bir araştırmayla tespit yapılmadığını belirterek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2 hükmü atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439/2 hükmünde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hâk durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.