"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kadastro tespitine itiraz davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6; 118 ada 1, 2, 3, 4; 119 ada 1, 3, 4 ve 5 parsel ... muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle sırasıyla ...ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, Veli ... ve arkadaşları, ..., ...ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları (118 ada 1, 2), ... ve müştereği, ...ve arkadaşları, ...ve arkadaşları, ... ..., ... ve arkadaşları ve ... adlarına ayrı ayrı tespit edilmişlerdir.
Davacılar ... ve ... dava dilekçelerinde; tapu kaydına dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazların adlarına tespit ve tescilini talep ettikten sonra, yargılama sırasında davacı ..., taşınmazların mera vasfıyla sınırlandırılmasını talep etmiş ve ayrıca yargılama sırasında müdahiller ..., ..., ..., ... ve ..., tapu kayıtlarına dayanarak davaya katılmışlardır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacılar ile müdahillerin davalarının reddine, dava konusu 117 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 118 ada 1, 2, 3, 4, 119 ada 1, 3, 4 ve 5 parsel ... taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirdiği ve davalı taraf lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Şöyle ki; 3402 ... Kadastro Kanunu'nun (3402 ... Kanun) 13/B-c maddesi gereğince bir tapunun hukuki değerini kaybettiğinden söz edilebilmesi için, öncelikle dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsaması, tapu malikinin kim olduğunun belli olmaması ya da yirmi yıl önce gaipliğine karar verilmesi ve taşınmaz üzerinde tapu kayıt maliki ya da mirasçıları dışında üçüncü bir kişinin yirmi yılı aşkın süredir devam eden nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunması gerekir.
Buna göre; mülkiyet hakkı tanıyan tapu kaydının hukuki kıymetini yitirdiğini kabul edebilmek için öncelikle söz konusu tapu kaydının dava konusu taşınmazlara usulüne uygun şekilde uygulanması, kapsamının doğru şekilde belirlenmesi ve dava konusu taşınmaz veya taşınmazlara uyduğunun anlaşılması halinde ise 3402 ... Kanun'daki diğer hususların değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada, İlk Derece Mahkemesince, yapılan tapu kayıt uygulamasının yöntemine uygun ve yeterli olduğundan söz edilemez. Zira; İlk Derece Mahkemesince, davacı ve davalı tarafın dayandıkları tapu kayıtları tüm tesis ve tedavülleriyle birlikte getirtilmemiş, revizyon durumları sorulmamış ve kayıt malikleri ile davacı arasındaki akti veya ırsi ilişki kesin olarak belirlenmemiştir. Ayrıca, dayanak tapu kayıtlarının uygulanması sırasında, komşu parsellerin varsa dayanak kayıtları getirtilerek uygulanmamış, fen bilirkişi raporlarında, çekişmeli taşınmazlar birleşik kroki ile aynı harita üzerinde gösterilmemiş, iki ayrı keşifte uygulanan davacının dayanak tapu kayıtlarından K.Sani 323 tarihli 11 sıra numaralı tapu kaydı, fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan 31.07.2013 tarihli raporda dava konusu 118 ada 2, 3 ve 4 parsel ... taşınmazları kapsadığı belirtildiği halde, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 01.06.2014 tarihli raporda, dava konusu 119 ada 3, 4 ve 5 parsel ... taşınmazları kapsadığı bildirilmiş olup, ayrı ayrı düzenlenen krokiler üzerinde yapılan incelemede anılan taşınmazların birbirine komşu olmadıkları anlaşılmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince, söz konusu raporlar arasındaki çelişki üzerinde durularak anılan tapu kaydının aidiyeti konusunda hasıl olan tereddüt giderilmemiş ve yapılan kayıt uygulamalarını ortaya koymaktan uzat ve denetime elverişli olmaya raporlar esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Öte yandan, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerden, taşınmazlar üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetlik hususunda olaylara dayalı somut beyanlar alınmamış ve bu konudaki yetersiz ve soyut içerikli ifadelerine dayanılarak karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince öncelikle, davacı ve davalı ... tarafından dayanılan tapu kayıtları, tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritalarıyla birlikte mahalli Tapu Müdürlüğünden veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan getirtilmeli; tapu kayıtlarının başka taşınmazlara revizyon görüp görmedikleri belirlenmeli ve revizyon görmüşlerse, revizyon gördükleri taşınmazların kadastro tutanakları ve kesinleşmiş iseler tapu kayıtlarının onaylı örnekleri dosya arasına alınmalı; kayıt maliklerinin verasete esas nüfus kayıtları yahut veraset ilamları getirtilerek tapu kaydına dayanan taraflar ile kayıt malikleri arasında varsa irsi ilişkisi belirlenmeli ve bundan sonra mahallinde, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında, davacı ve davalı tarafın dayandığı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle mevki ve hudutları tek tek okunup, tapu kaydının sınırlarının yerel bilirkişilerce zeminde gösterilmesi istenilmeli, yerel bilirkişilerin gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup da yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı; uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazların dayanak tapu kayıtlarının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, her bir taşınmaz ayrı ayrı gezilmek suretiyle, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, her bir taşınmazın kim ya da kimler tarafından kullanıldığı kesin olarak tespit edilmeli; taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı belirlendiği takdirde, tapu kaydının 3402 ... Kanun'un tespit tarihinde yürürlükte bulunan 13/B-c maddesi uyarınca hukuki değerini koruyup korumadığı tartışılmalı; tapu kayıtlarının hukuki değerini kaybetmediği sonucuna varılması halinde, tapulu taşınmazlarda davalılar tarafından sürdürülen zilyetliğe değer verilmeyeceği düşünülmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 ... HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 ... HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
1086 ... Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ...'a iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.