Logo

8. Hukuk Dairesi2023/5926 E. 2025/2439 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacı tarafından satın alındığı iddia edilen taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tespit edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi doğru bulunmuş ancak, hükmün kesinleşmeyen Orman Kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde, taşınmazın parsel numarası belirtilerek tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilerek, hüküm fıkrası düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2023/4 E., 2023/5 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

... ili Kadirli ilçesi ... köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre 2003 yılında yapılan arazi kadastrosunda 628 parsel sayılı 2.830.427,89 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde, ... ili ... ilçesi ... köyü 628 parsel sayılı taşınmaz içinde bulunan 410 m² yüzölçümündeki alanın orman vasfıyla Hazine adına tespit edildiğini, oysaki bu taşınmazı 1999 yılında ...'den muhtar tasdikli satış senedi ile satın almış olduğunu, taşınmazın Belediye mücavir alanı içerisinde kaldığını ve üzerinde çok sayıda ev olan bir mahalle olduğunu ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu alana ilişkin dava dosyasının mahkemenin 2003/25 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesi suretiyle 2003/25 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda, "davacının iddiasına esas bölümün 04.02.2009 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokilerinde 26 numara ile işaretli alan olduğu ve bu alanın orman sayılan yerlerden olduğu" gerekçesiyle verilen davanın reddine dair ilk karar, davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi'nin 29.02.2012 tarih, 2012/1037 Esas, 2012/2930 Karar sayılı ilamıyla; "... İlk Derece Mahkemesince dosya içinde bulunan orman bilirkişi kurulu raporuna göre, 628 sayılı orman parseli içinde dava edilen bölümlerin 1957 tarihli memleket haritasındaki konumlarına göre; davacının dava konusu ettiği alan da dahi olmak üzere bir kısım alanın orman sayılan yerlerden olması nedeniyle orman niteliğiyle Hazine adına; bir kısım alanın ise orman sayılmayan, zeytinlik niteliğinde, eğimi % 10 civarında yerler olduğu ve davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davacılar adına tesciline karar verilmiş olduğu, rapora ekli memleket haritasının orijinal renkleri içermediği, 628 parselin orta kesiminden geçen doğu - batı yönlü hattın kuzeyinin tamamen yeşil, güneyinin ise tamamen beyaz renkte gösterildiği, orman bilirkişisi tarafından memleket haritasında (A) ve (B) bölümleri şeklinde bir ayrım yapılarak incelemeye gidilmiş ise de raporun metin kısmında (A) ve (B) bölümlerinin her ikisi için de aynı açıklama yapılarak yerleşim yeri ve zeytinlik niteliğinde olduklarının belirtildiği, orman sayılan yerlerin hem (A) hem de (B) bölümleri üzerinde konumlandığı ve bir sıra da takip etmeden serpiştirilmiş halde bulunduğu, bu bölümlerin konum olarak memleket haritasında birbiriyle aynı görünümde olduğu, bu hali ile gerek orman bilirkişi, gerekse fen bilirkişi raporlarının denetime elverişli ve birbiriyle irtibatlı olmaktan uzak olduğu açıklanarak, önceki keşiflerde yer almayan 3 orman mühendisi, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, kesinleşmeyen Orman Kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumunun belirlenmesi, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritalarının bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde görüldüğünün belirlenmesi, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması halinde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanması, ziraat uzmanından taşınmazlardaki ağaçların sayısı, yaşı, dağılımı, toprak yapısı ve gerçek eğim durumu hakkında rapor alınması, 2003 yılında kısmi kadastrosu yapılmış komşu parsel kayıtlarında çekişmeli taşınmazlar yönünün ne olarak gösterildiğinin belirlenmesi ve böylece toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma sonrası 2014/25 Esas sırasında kaydedilen dosyada, 04.01.2023 tarihli celsenin 3 numaralı ara kararı uyarınca dava konusu alana ilişkin davanın tefrikine karar verilerek yeni esas üzerinden yapılan yargılama sonucunda; ".. dava konusu taşınmazın toprak türünün kumlu, killi, balçık toprak tipinde olduğu, arazi meyilinin % 8-10-20-25 olduğu, meyil bakımından toprak muhafaza karakteri taşıdığı ve orman bütünlüğünü bozduğu, su ve toprak rejimine zarar verdiği, dava konusu taşınmazın 1957 yılı basımlı memleket haritasında çalılık olarak gösterildiği, 2001 yılı amenajman planını haritasında ot sembolü ile orman olarak gösterildiği, taşınmazın bulunduğu ... köyünde Orman Kadastrosunun 1995 - 1996 yıllarında yapıldığı ve taşınmazın orman sayılan yer içerisinde kaldığı, 2003 yılında ... köyünde yapılan arazi kadastrosunda söz konusu yerin orman vasfı ile Hazine adına tespitinin yapıldığı, 6831 sayılı Orman Kanununun 2896 sayılı Kanun ile değişik 1 inci maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğu, 1957 yılı memleket haritalarında dava konusu taşınmazların tamamının maki ve fundalık alana isabet ettiği ..." gerekçesiyle davacı ...'ın davasının reddine, bu davanın tefrik edildiği 2003/28 Esas sayılı dosyada alınan 04.02.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda 26 numara ile işaretli 410.09 m2 yüzölçümlü alanın adanın son parsel numarası verilmek sureti ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve hüküm, davacı tarafından, taşınmazı Kemal Kale isimli kişiden satın aldığı, satın alma senedinin dosyada bulunduğu, asıl dosyanın derdest olduğu ve yargılamasına devam edildiği, Yargıtay kararına uyulmadan karar verildiği, asıl dosyadan tefrik kararı verilmesinin hatalı olduğu iddiasıyla temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, uyulan bozma ilamında ve İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Ancak; 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 1 inci maddesi uyarınca, kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorundadır.

Eldeki davada, çekişmeli 628 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz edildiğine ve davanın reddine karar verildiğine göre, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde "tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline " şeklinde karar verilmesi gerekirken, "... İli ... ilçesi ... köyü eski 628 parsel (26 numara ile işaretli 410.09 m2 yüz ölçümlü) taşınmazın bulunduğu adanın son parsel numarası verilmek sureti ile Orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline " şeklinde infazda kuşku yaratacak şekilde hüküm kurulması isabetsiz ve bozmayı gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davacının temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kamu düzeni de gözetilmek suretiyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan "(26 numara ile işaretli 410.09 m2 yüz ölçümlü) taşınmazın bulunduğu adanın son parsel numarası verilmek sureti ile " ibarelerinin ve 3 numaralı bendinin tamamen hüküm yerinden çıkarılarak, hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan "parsel" kelimesinden sonra gelmek üzere "sayılı taşınmazın tespit gibi" ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasındaki bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

24.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.