"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1216 E., 2023/1534 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/212 E., 2023/143 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Karaman ili Merkez ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 160 ada 6 parsel sayılı 13.295,10 metrekarelik yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı vekili; Karaman ili Merkez ilçesi ... köyü sınırları içinde bulunan bazı taşınmazların 1965 yılında tescil harici bırakıldığını, dava konusu taşınmazın da bu taşınmazlardan olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8 inci maddesine göre yapılan kadastro çalışmaları sonucunda söz konusu taşınmazın 20 yılı aşkın zamandan beri, nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyeti olduğu gerekçesiyle davalı ... oğlu ... adına 13.295,10 metrekarelik yüzölçüm üzerinden 28.04.2016 tarihinde 160 ada 6 parsel numarası ile tescil edildiğini, tescil işleminin 30.06.2016 tarihinde kesinleştiğini, davalının dava konusu taşınmaz ile ilgisi bulunmadığını, taşınmazın bölgede orman kadastrosu yapılmamasından dolayı tescil harici bırakıldığını, 3402 sayılı Kanun'un 16 ncı ve 18 inci maddelerine göre taşınmaz üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağını, Hazine tarafından 13.09.2010 - 12.09.2015 dönemi için söz konusu taşınmazı da kapsayacak şekilde ecrimisil bedeli tahakkuk ettirildiğini, ecrimisil bedelinin itiraz edilmeksizin ödendiğini, bu haliyle Hazinenin mülkiyet hakkının davalı tarafından da kabul edilmiş olduğunu, kanunun aradığı zilyetlik şartının gerçekleşmediğini beyan ederek, dava konusu Karaman ili Merkez ilçesi ... köyü 160 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; taşınmazın uzun yıllardır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla davalı tarafından kullanıldığını, buna bağlı olarak dava taşınmazın davalı adına tescil edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın ilk tesis kadastrosu sırasında orman olduğu gerekçesi ile tescil harici bırakıldığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu ... köyünde 2016 yılında gerçekleşen orman kadastro çalışmaları sırasında orman sınırı dışında kaldığı, 04.05.2016 tarihli kadastro tutanağı ile davalı adına tescil edildiği, 1953 yılına ait hava fotoğraflarında taşınmazdaki kullanımın fotoğrafın net olmaması nedeniyle tespit edilemediği, 1987 ve 1990 yılına ait hava fotoğraflarında taşınmazın kullanımda olduğu, tüm bu süreç boyunca taşınmazın bulunduğu bölgede kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığı, tescil harici bırakılan yerlerden olduğu, orka sonrasında düzenlenen Larende serisi amenajman haritasında taşınmazın bulunduğu kısmın Z-4 rumuzu ile (ziraat) gösterildiği, taşınmazdaki eğimin %1-3 arasında olduğu, toprak muhafaza karakteri taşımadığı, bu vesile ile taşınmazın orman vasfında olmadığı, taşınmazın zilyetlikle ediniminde hukuken herhangi bir engel bulunmadığı, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile sabit olduğu üzere taşınmazda imar ve ihyanın tamamlandığı, arazide davalı ...'nın kullanımının devam ettiği, davalının kullanımının malik iradesi ile olduğu, herhangi bir kimseye kira ödemediği, davalının yaptığı ecrimisil ödemelerinin ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/8-592 - 508 Esas, Karar sayılı içtihadı ile sabit olduğu üzere malik sıfatı ile zilyetliğe halel getirmeyeceği, zira ödeme yapılmaması halinde cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınacağı, davalının 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belirtildiği şekilde 40 ve 100 dönümlük miktarı geçmediği, taşınmazın toprak ve topoğrafik yapısının taşlık, kayalık ve orman alanı bitki örtüsünden ayrılmış vaziyette olduğu, taşınmazın kendisine komşu ziraat parselleri ile bütünlük içerisinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, dosya içeriği ve toplanan deliller ve dava konusu taşınmazın murisin ölüm tarihi dikkate alınarak miras yolu ile intikal etmesine göre davacı adına kendi iktisabı hukuki sebebiyle kayıtlı diğer taşınmazlarla 100 dönüm hesabında birlikte değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.