Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6099 E. 2024/6642 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman kadastrosu ile tapu kaydı arasında uyuşmazlık bulunan taşınmazların mülkiyetinin kime ait olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kalan ve 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itiraz edilmeyen taşınmazların orman vasfı taşıdığı ve Hazine adına tescil edilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptal ve tesciline ilişkin kararının onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/612 E., 2023/568 K.

BİRLEŞEN DOSYADA DAVALI : Konya Meram Belediye Başkanlığı

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar Hazine ve Meram Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... İdaresi vekili Kadastro Mahkemesine sunduğu asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 27631 ada 4 parsel (asıl dava), 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel (birleşen dava) olarak tespitleri yapılan taşınmazların, bölgede 6831 sayılı Orman Kanunu'na (6831 sayılı Kanun) göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarında orman sınırları içerisinde kaldığını, orman kadastro çalışmalarının 19.09.2005 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen orman kadastrosu karşısında orman olduğu sabit olan taşınmazların davalılar adına yapılan tespitlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına yapılan tespitinin iptali ile taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Konya Kadastro Mahkemesinin 19.03.2013 tarihli ve 2010/2 Esas, 2013/62 Karar sayılı kararı ile; asıl davaya konu 1783 parsel (yeni 27631 ada 1 parsel), 1782 parsel (7631 ada 2 parsel) ve 1781 parsel sayılı (yeni 27630 ada 1 parsel) taşınmazlar ile birleşen davaya konu 4298 parsel sayılı (yeni 27631 ada 4 parsel) taşınmazların ilk tesis kadastrosuyla oluşturulan sınırlarının değiştirilmediği, paftaların yenilenmesine ilişkin olarak yapılan çalışmaların kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davacı ... İdaresinin 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesi hükmü uyarınca yapılan yenileme çalışmaları neticesinde dava konusu taşınmazların yüzölçümlerinin eksik olduğu iddiası ile açmış olduğu asıl ve birleşen davaların sübuta ermemesi sebebiyle reddine, dava konusu taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı ... İdaresinin asıl ve birleşen davalarda dava konusu taşınmazların orman niteliğinde olduğu iddiası ile açmış olduğu davalara ilişkin olarak, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 115/2 nci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

Konya Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/5471 Esas, 2013/9760 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak, kadastro hâkimleri infaza elverişli doğru sicil oluşturmakla görevli ve yetkili olduğu hâlde ve çekişmeli taşınmazlardan 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğinde olduğu belirlendiğine göre ''taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına'' denilmesi gerekirken Mahkemece 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ''yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline'' şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının A/3 üncü bendinin a, b ve c fıkralarında yer alan “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline” cümlelerinin çıkarılarak yerlerine “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına'' cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438/7 nci maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiştir.

Hükmün kesinleşmesi üzerine davacı ... İdaresi vekili tarafından süresinde görevsizlik kararı yönünden dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunmuş, dosya görevli mahkemeye gönderilmiştir.

Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2014/137 Esas, 2014/398 Karar sayılı kararı ile; davacı ... İdaresi tarafından dava konusu taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde olduğunun iddia edildiği, orman tahdit haritasının 19.09.2005 tarihinde kesinleştiği, Kadastro Mahkemesince delillerin toplanarak keşif yapıldığı, görevsiz mahkemece yapılan usul işlemlerinin kabul edilmesi gerektiği, dava konusu tüm taşınmazların gerek memleket haritası gerek hava fotoğrafları ve gerekse amenajman planlarının mahallinde tatbiki sureti ile bilirkişiler tarafından orman olup olmadığının araştırıldığı, orman bilirkişi tarafından düzenlenen 20.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda memleket haritasının ve hava fotoğraflarının taşınmaza tatbik edildiği, orman bilirkişinin ek raporu ve fen bilirkişinin raporu birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazların orman ile ilgisinin bulunmadığı, orman tahdit haritası dışında kaldığı, öncesinin orman olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı ... İdaresi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/7422 Esas, 2014/10753 Karar sayılı kararı ile; "… Mahkemece, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli olmadığı; davacı ... Yönetiminin çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla dava açtığı, Mahkemece çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı değerlendirilmeden eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına göre karar verildiği, davalılar tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmadığı, bu nedenle Mahkemece, öncelikle davalılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılması, açılmış ise bu dava yönünden bekletici mesele yapılması hususunun değerlendirilmesi, daha sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğini bulunduğu yerden getirtilip yeniden yapılacak keşifte dava konusu taşınmazların kesinleşen orman kadastrosuna göre konumunun belirlenmesi" gereğine değinilmiştir.

Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2015 tarihli ve 2015/374 Esas, 2015/532 Karar sayılı kararı ile; orman tahdidinin iptali amacıyla 6831 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde belirtilen 10 yıllık süre içinde herhangi bir dava açılmadığı, bozma kararında eksik olduğu belirtilen tüm hususların dosyada mevcut olduğu, harita ve orman bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde orman tahdit haritası düzenlendiği, Mahkemece haritanın mahalline tatbik edildiği, bilirkişi raporlarının gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, davaya konu taşınmazların orman tahdit sınırı içerisinde yer almadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiş; direnme kararının süresi içinde davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2021 tarihli ve 2018/(20)8-160 Esas, 2021/1591 Karar sayılı kararı ile Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamında özetle; "... orman iddiasıyla Hazine ve Orman İdaresince açılan tapu iptali ve tescil davalarında orman araştırmasının; taşınmaz hakkında 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşmiş bir orman kadastrosu bulunup bulunmadığı dikkate alınarak yapılmadığı, tapuda kayıtlı olan ve hakkında 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunan bir taşınmaza karşı Hazinece veya Orman idaresince orman iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davalarında, mahkemece orman araştırmasının 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu esas alınarak yapılacağı, hak sahipleri tarafından 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman kadastrosuna itiraz edilerek dava açılmamış ise kesinleşen orman sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitirmiş olacağından, taşınmazın halen orman sınırları içinde bulunduğunun kabulü gerektiği, bu hâlde dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ve varsa aplikasyon ile düzeltme çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek, üç orman mühendisi bilirkişi ve bir fen elemanı aracılığıyla keşif yapılarak, orman sınır noktaları, tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orman sınır noktaları bulunup röperlenmesi, tutanaklardaki anlatımların değerlendirilmesi; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığının belirlenmesi; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınması, somut olayın incelenmesine gelince; 27631 ada 1 (eski 1783 ) parsel, 27631 ada 2 (eski 1782) parsel, 27630 ada 1 (eski 1781) parsel, 27631 ada 4 (eski 4298) parsel sayılı taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 2/B madde uygulamasına 1998 yılında başlanılmış, 21.06.2005 tarihinde sonuçlandırılmış, sonuçları 19.09.2005 tarihinde (10 yıllık itiraz ve 6 aylık hak düşürücü süreler belirtilerek) ilân edilerek kesinleştiği, davacı ... İdaresinin 07.05.2010 tarihinde kesinleşmiş tahdide dayalı olarak eldeki davayı açtığı, dava konusu eski 1781, 1782 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu Durunday Köyü'nde ve eski 4298 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu Dere Köyü'nde 1956 yılında tapulama çalışmaları yapıldığı, 1781, 1782 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların Konya Gezici Kadastro Hakimliğinin 16.04.1957 tarihli ve 954/4 E., 957/149 K. sayılı kararı ile mera olarak tespitlerine karar verilerek kamu orta malları özel siciline kaydedildiği, 4298 parsel sayılı taşınmazın da ayırma sonucu tarla vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, Orman İdaresince, kesinleşmiş tahdide dayalı olarak dava açıldığına göre; öncelikle davalılar tarafından çekişmeli yere ilişkin orman kadastrosuna itiraza yönelik bir dava açılıp açılmadığının araştırılması, eğer böyle bir dava var ise eldeki dava ile birleştirilmesi, orman tahdidine itiraza yönelik bir dava açılmamış ise mahkemece dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosuna göre konumu belirlenip buna göre karar verilmesi, diğer taraftan yargılama sırasında davacı ... İdaresi tarafından 11.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile, Meram Tapu Müdürlüğünün 31.07.2013 tarihli ve 3946 sayılı yazılarında, "Dere Mahallesi 4298 parselin, Durunday Mahallesi 27631 ada 3 parsel, Dere Mahallesi 4297 parselin, Durunday Mahallesi 27631 ada 4 parsel olarak ölçü ve sınırlandırma krokilerinde gösterildiği, uygulama tutanaklarında ise parsel numaralarının karşılıklı hatalı yazıldığı, tapu kaydına da bu şekilde hatalı tescil yapıldığının" bildirildiği, İdare tarafından davanın eski 4298 parsel yeni 27631 ada 4 parsele yöneltildiği, hükümde hataya sebep olunmaması için yeni kayıtların dosya arasına alınmasının talep edildiği, gerçekten de 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu 27631 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin düzenlenen uygulama tutanağında, eski parselin 832620.88 m2 yüzölçümündeki Hazine adına kayıtlı 4298 parsel olarak belirtildiği ve taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca Hazine adına tescil edildiği, ancak 27631 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin sınırlandırma krokisi ve pafta örneğinde eski parselin 4297 parsel (733078.32 m2 yüzölçümünde ve gerçek kişi adına kayıtlı) olarak gösterildiği, Mahkemece dava konusu taşınmazın eski 4297 parsele mi yoksa 4298 parsele mi ilişkin olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı gibi dava Orman İdaresinin 11.03.2014 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü şekilde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında hata yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla yeni kayıtların dosya arasına alınmadığı, bu sebeple, davacı ... İdaresinden dava konusu edilen yerin açıklattırılması, dava konusu yere ilişkin kayıtların dosya arasına alınması, getirtilen kayıtlar ile dosya arasında mevcut olan kayıtlar arasında farklılık bulunması halinde bu hususun açıklığa kavuşturulması" gereğine değinilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; orman tahdidine itiraza yönelik bir davanın açılmamış olduğu, davacı vekilinin 15.12.2022 tarihli beyanından asıl davada konu edilen taşınmazın eski 4298 parsel sayılı taşınmaz olduğu, bu hususta alınan 11.05.2023 tarihli bilirkişi raporundan 3402 sayılı Kanun'un madde 22/a kapsamında yenileme tutanağında eski 4297 ve 4298 parsel sayılı taşınmazların parsel numaralarının karşılıklı ters yazıldığı, daha sonra değiştirildiği, son olarak dava konusu eski 4298 parselin güncel 27631 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve davacı vekilinin 22.05.2023 tarihli dilekçesinde dava konusu taşınmazın 27631 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olduğunu açıkladığı, bozma ilamında açıklandığı şekilde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonunda, dava konusu 27631 ada 3 parsel, 27630 ada 1 parsel ve 27631 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tamamının kesinleşen Gümüştepe Devlet Ormanı sınırları içerisinde yer aldığı, dava konusu 27631 ada 2 parselin ise (a) harfiyle gösterilen 4981,83 m²lik kısmının kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığı açıklanarak, 27631 ada 3, 27630 ada 1, 27631 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline, 27631 ada 2 parsel sayılı taşınmazda, 31.07.2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunun Ek-1 Durum Haritasında (a) harfiyle gösterilen 4.981,83 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ile yeni parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfı ile Hazine adına tesciline, bu parselde davacının fazlaya ilişkin tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve Meram Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine ve Meram Belediye Başkanlığı vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi gereğince ONANMASINA,

3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, istek halinde peşin harcın temyiz eden davalı ... Belediye Başkanlığına iadesine

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.