Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6104 E. 2024/2718 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosu tespitine itiraz davasının, yargılama aşamasında taşınmazın satışı nedeniyle tapu iptali ve tescil davasına dönüşmesi üzerine, oluşan tapu kaydının iptal edilip davacı adına tescil edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro çalışması sonucu Hazine adına tescil edilen ancak davacı tarafından kullanılan taşınmazın, yargılama sırasında 2/B kapsamında davalıya satılması sebebiyle tapu kaydının oluşması üzerine davanın şerh düzeltilmesi isteminden tapu iptali ve tescil davasına dönüşmesi ve Yargıtay'ın 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satışlar nedeniyle oluşan tapu kaydının dayanağı olan hukuki işlemin, idari işlem niteliğinde olması sebebiyle Hazine'nin satış işlemi idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/180 E., 2021/149 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosu tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili ile davalılar Hazine ve Tapu Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 16.02.2023 tarihli ve 2022/3314 Esas, 2023/722 Karar sayılı ilamı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kanun'un (5831 sayılı Kanun'un 8 inci maddesiyle eklenen) Ek 4 üncü maddesi gereğince 2011 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında Antalya ili, Kepez ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan tapulama harici olan taşınmaz 28421 ada 221 parsel ve 3.559.52 metrekare yüzölçümü ile kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...'un fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı vekili Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; davacı ...'ın, çekişmeli 28421 ada 221 parsel sayılı taşınmazı daha önceki kullanıcısı durumundaki ... ’tan 16.11.2005 tarihinde 17.000 metrekarelik kısmının zilyetliğini devraldığını, devraldığı taşınmazı imar-ihya ederek nar bahçesi haline getirdiğini, halen üretim ve kullanımının da devam ettiğini, bahçenin sulaması için kullanılan su kaynağının da davacıya ait kaynaklardan sağlandığını, her nasılsa davacının haberi olmadan 2/B kapsamındaki arazilerin tespit ve düzenleme işlemin sırasında dava konusu yerin yanlışlıkla davalı adına yapıldığını, ayrıca bu kısmın tapulama harici bırakıldığını, ancak yerin davacının kullanımında olduğunu, bu nedenlerle davalı adına yapılan tespit ve düzenlemenin iptali ile davacı adına tespitine karar verilmesini istemiştir.

Antalya 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 24.12.2012 tarihli davanın reddine dair verilen kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.10.2015 tarihli ve 2015/10627 Esas, 2015/12403 Karar sayılı kararıyla; kullanım kadastrosu tespitlerine karşı, askı ilan süresi içinde açılacak davalarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 11 ve 26 ncı maddeleri uyarınca Kadastro Mahkemeleri, askı ilan süresi sona erdikten sonra açılacak davalarda ise genel mahkemelerin görevli olduğu, bu tür davaların, çekişmesiz yargı işi sayılamayacağından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile Sulh Hukuk Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Sulh Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın gönderildiği Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen karar ile, taşınmazın henüz Hazine adına kayıtlı iken kullanıcı şerhinin düzeltilmesi ve zilyetliğin tespiti istekli dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda davacının taşınmazda davaya konu taşınmazın kullanıcısı olduğunun belirlendiği, ancak bu arada Hazine tarafından tapudaki beyanlar hanesine göre taşınmazda hak sahibi olan ...'a taşınmazın satıldığı, davacının taşınmazdaki kullanıcısı olduğu bölümle ilgili davalının satın alma yetkisinin bulunmadığı, bu durumda davacının hak sahibi olduğu kısımla ilgili tapunun yolsuz olarak oluştuğu, hak sahibi olmadığı halde davalının bu bölümle ilgili de tapu maliki olduğu, bu durumda davacının, davalının Milli Emlak Müdürlüğüne yaptığı ve eldeki bu davada dava konusu edilen bölüm yönünden İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna göre belirlenen bedel davacı tarafa depo ettirilerek Antalya Kepez Başköy Mahallesine kayıtlı 28421 ada 221 parselin (yeni 29091 ada 19 ve 23 parsel) davalının tapusunun iptali ile davacı ... adına kayıt ve tesciline, davacı vekilince Mahkeme veznesine yatırılan 42.714,24TL'yi 28.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve devam eden nemaları da dahil olmak üzere karar kesinleştiğinde davalı ...'a verilmesine karar verilmiş, ayrıca; davalının, davacının taşınmazın bir kısmındaki hakkını bildiği halde tümünü satın almak için girişimde bulunarak adına tescilini sağlamasına yönelik tutumunun işbu davanın açılmasını zorunlu kıldığı anlaşılmakla vekalet ücreti, yargılama gideri ve harçlardan davalı ... sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm; davalı ... vekili ile davalılar Hazine ve Tapu Sicil Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 16.02.2023 tarihli ve 2022/3314 Esas, 2023/722 Karar sayılı ilamı ile özetle " davanın, 3402 sayılı Kanun'na 5831 sayılı Kanun'un 8/1 inci maddesi ile eklenen Ek-4 üncü maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışması sonucunda düzenlenen kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, bu nitelikteki davaların görülebilmesi için kullanım kadastrosuna tabi tutulan taşınmazın Hazinenin mülkiyetinde bulunması gerektiği, eldeki davada, çekişmeli taşınmazın, dava tarihinde Hazine adına kayıtlı olmakla birlikte, yargılama sırasında 25.09.2013 tarihinde, lehine kullanım şerhi bulunan davalı ...'a 6292 sayılı Kanun uyarınca satıldığı, ve böylelikle taşınmaz Hazinenin mülkiyetinden çıktığı, taşınmazın davalı ... adına tapuya tescil edilmesi nedeniyle artık şerhe yönelik davanın konusuz kaldığı, hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davanın konusuz kalması nedeniyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de, dava, fiili kullanım şerhinin düzeltilmesine yönelik olup taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmadığından hüküm altına alınması gerekli harcın ve vekalet ücretinin maktu olması gereğinin dahi dikkate alınmaması isabetsiz olduğu" belirtilerek hüküm bozulmuş, bozma ilamına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Dosya kapsamına göre; davanın açıldığı 22.062012 tarihi itibariyle taşınmazın malikinin davalı Hazine olduğu, davalı ... adına kullanıcı şerhinin bulunduğu, eldeki davanın da bu nedenle şerhe yönelik olarak açıldığı, yargılama sırasında şerh sahibi ... tarafından 6292 sayılı yasaya dayalı olarak taşınmazın satın alınması nedeniyle adına tapu kaydının oluştuğu, davacı vekili 07.08.2019 tarihli dilekçe ile; davalı ...'a karşı tapu iptali ve tescil istemli olarak davanın devamını istediklerini bildirdiği, 06.02.2020 tarihli duruşmada da davacı vekili davalarını tapu iptali ve tescil olarak düzelttiklerini söylediği, yine 10.09.2020 tarihli dilekçe ile bu talebini yinelediği, davalılar vekillerine bu talebin iletildiği görülmektedir.

Mahkemece verilen temyize konu kararın gerekçesinde de; davanın başlangıçta şerhe yönelik olarak açıldığı ve davacının davasında haklı olduğu, davacıya ait bölüm üzerinde davalının adına oluşan tapu kaydının yolsuz olduğu gerekçesiyle tapu iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Diğer bir anlatımla; davanın başlangıçta "şerhe yönelik" olarak açılmış ise de yargılama sırasında taşınmazın satışı nedeniyle oluşan tapu kaydına yönelik olarak davacı vekili tarafından ıslah yoluyla tapu iptali ve tescil davası olarak devam edildiği, ne var ki; Dairemiz, (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatları uyarınca adına kullanıcı şerhi verilen kişilere yada akdi/ırsi haleflarine 6292 sayılı Sayılı yasaya dayalı olarak yapılan satışlar nedeniyle oluşan tapu kaydının dayanağı olan hukuki işlemin 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem niteliğinde olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmadığına göre, eldeki davanın da bu nedenle reddine karar verilmesi gereğine değinlerek Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, temyiz incelemesi sırasında; davanın konusunun tapu iptali ve tescil istemli olarak ıslah edildiği gözden kaçırılarak maddi hataya dayalı olarak "Şerhe Yönelik" olarak nitelendirilmek suretiyle bozulduğu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme istemi bu nedenlerle kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Dairenin 16.02.2023 tarihli ve 2022/3314 Esas, 2023/722 Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına, ve mahkeme hükmünün yukarıda son paragrafta belirtilen değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan red harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.