"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2013/10 E., 2019/4 K.
KARAR : Davanın reddine /kabulüne
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davacılar ... ve arkadaşlarının davasının reddine, bir kısım parseller yönünden Hazine'nin davasının kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı Hazine vekili ve davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından ve duruşma istemli olarak davacılar ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04.07.2023 tarihli ve 2022/1708 Esas, 2023/4066 Karar sayılı ilamı ile, hükmün kısmen onanmasına ve kısmen bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizin kısman onama ve kısmen bozma ilamına karşı, davacılar ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili, davalı Hazine vekili ve davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Diyarbakır ili ... ilçesi 173 (125 ada 97); 175 (125 ada 101); 176 (125 ada 103); 177 (125 ada 104); 178 (125 ada 105); 179 (125 ada 100); 180 (125 ada 107); 181 (125 ada 90); 182 (125 ada 99); 183 (125 ada 98); 184 (125 ada 91); 215 (125 ada 106); 136 (111 ada 2); 137 (111 ada 3); 133 (125 ada 13); 134 (111 ada 1) ve 193 (125 ada 66) parsel numaralı taşınmazlardan 193 parsel 3.2.1973 tarih ve 3 sıra nolu tapu kaydı; 133, 134, 136 ve 137 parseller 03.02.1976 tarihli ve 1 nolu tapu kaydının, 173-175-176-177-178-179-180-181-182-183-184 ve 215 parsel sayılı taşınmazlar ise 03.02.1976 tarih ve 2 sıra nolu tapu kaydının kapsamında kaldıkları ilgili sütunlarına yazılmak suretiyle, kadastro tespit gününden önce genel mahkemede dava konusu olduklarından bahisle malik haneleri açık bırakılarak tespit edilmişlerdir.
Davacılar ..., ... ve ..., Asliye Hukuk Mahkemesine sundukları 05.07.1976 tarihli dava dilekçelerinde özetle; kendilerine ait 03.02.1976 tarihli ve 1 ila 4 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kalan yerlere davalılar ... ve müşterekleri tarafından elatıldığı iddiasıyla vaki müdahalenin men'ini talep etmişler, yargılama sırasında 1978 yılında yörede kadastro çalışmalarının başlaması nedeniyle dava, Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Davacı ... 25.06.1979 tarihli dilekçesinde özetle; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Diyarbakır ili ... ilçesi 193 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tescilini talep etmiş ve bu dava, davacılar ..., ... ve ... tarafından açılan dava ile birleştirilmiştir.
Davacı (... oğlu) ... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 09.03.1966 tarihli dava dilekçesinde özetle; Hazine, ..., (... oğlu) ... ile ...' ya husumet yöneltmek suretiyle, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, dava dilekçesinde hudutlarını bildirdiği taşınmazların ırsen intikal yoluyla kendisi ve kardeşi ...'ya intikal ettiğini ileri sürerek, taşınmazların adına tescilini talep etmiş ve müdahil (... oğlu) ... ve (... oğlu) ..., davacı ... tarafından açılan tescil davasına 08.03.1966 tarihli 1 ila 5 numaralı tapu kayıtlarına ve vergi kayıtlarına dayanarak katılmışlardır.
Davacı ..., Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 04.04.1967 tarihli dava dilekçesinde özetle; 1937 ve 1938 tarihli vergi kayıtları ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kardeşi ... tarafından tescil istemine ilişkin 1966/22 Esas sayılı dava dosyasında bildirilen taşınmazların yarı hissesinin kendi adına, yarı hissesinin de kardeşi ... adına tescilini talep etmiş ve iş bu davanın ... tarafından açılan dava birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonucunda, Çınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.1971 tarihli ve 1966/22 Esas, 1971/138 Karar sayılı kararı ile, teknik bilirkişi raporunda 1-2 ve 3 ile gösterilen taşınmazların 1/2' şer hisselerle davacı ... ile ... adına müştereken tesciline karar verilmiş olup, iş bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.02.1973 tarihli ve 1972/7736 Esas, 1973/966 Karar sayılı ilamıyla; "... krokinin 2 ve 3 numaralarında yazılı gayrimenkuller hakkındaki hükmün onanmasına karar verildikten sonra, 1 numaralı gayrimenkulün yüz ölçümünün 133800 metrekare olup dayanak vergi kaydının 9190 metrekare olduğu, 100 dönüm ilavesi ile tescil kararı verilmesi gerekirken fazla miktarda tescil kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ..." gerekçesiyle, (1) numaralı taşınmaz yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiş ve bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde dava dosyası görevsizlik kararıyla Kadastro Mahkemesine aktarılmış ve davacılar ..., ... ve ... tarafından açılan dava dosyası ile birleştirilmiştir.
İlk Derece (Kadastro ) Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 16.01.2019 tarihli ve 2013/10 Esas ve 2019/4 Karar sayılı kararla; "... davacılar ... ve müştereklerinin dayandığı 03.02.1976 tarihli ve 1, 2, 3, 4 sıra nolu tapu kayıtlarının Sefer 1279 tarih 104 ila 107 varak numaralı kayıtlardan intikalen geldiği, tapu kaydının ilk tesis tarihi ile 1976 yılı arasında intikal görmemiş olduğu, 1976 yılında mirasçı sıfatıyla davacılar adlarına intikal eden tapu kayıtlarının 1515 sayılı yasa hükümleri kapsamında hukuki kıymetini yitirmiş olduğu gibi ayrıca dayanak tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara ait olduğunun da yapılan keşif ve uygulamalarla ispat edilemediği, dava konusu 136, 137, 133, 134, 193 taşınmazların ise vergi kayıt malikleri olan davalı şahısların tasarruf ve zilyetliği altında bulunduğu ve zilyetliklerinin tespit tarihine kadar 20 yılı aşkın süre devam etmiş olduğu, davacıların taşınmazlara hiçbir suretle tasarruf ve zilyet olmadıkları, dava konusu 173, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184,215 nolu parseller yönünden ise bu taşınmazlar üzerinde kadastro tespit tarihine kadar hiç bir tarımsal faaliyet bulunmadığı, kadastro tespit tarihinden sonra davalılar tarafından içlerindeki taşlıkların temizlenmesi suretiyle sürülüp ekilmeye başlanıldığı, kadastro tespitinden geriye doğru davacı ve davalıların herhangi bir tasarruf ve zilyetliklerinin bulunmaması nedeniyle bu parsellerin açık bulunan malik tablosunun ... adına tescili gerektiği ..." gerekçesiyle davacılar ..., ..., ... ve arkadaşlarının davalarının reddine; dava konusu olan 173 (125 ada 97 parsel); 175 (125 ada 101 parsel) 176 (125 ada 103 parsel), 177 (125 ada 104 parsel), 178 (125 ada 105 parsel), 179 (125 ada 100 parsel); 180 (125 ada 107 parsel), 181 (125 ada 90 parsel), 182 (125 ada 99 parsel), 183 (125 ada 98 parsel), 184 (125 ada 91 parsel) ve 215 (125 ada 106 nolu parsel) nolu parseller yönünden davalı Hazine'nin talebinin kabulü ile Hazine adına; çekişmeli 136 (111 ada 2 nolu parsel) nolu parselin ... oğlu ... adına; 137 (111 ada 3 nolu parsel) nolu parselin ... oğlu ... adına; 133 (125 ada 13 nolu parsel) ve 134 (111 ada 1 nolu parsel) nolu parsellerin ... oğlu ... adına; 193 (125 ada 66 nolu parsel) nolu parselin ... oğlu ...'nın mirasçıları adına hükümde gösterilen paylarla tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine vekili ve davalılar ... ve müşterekleri vekili, davacılar ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04.07.2023 tarihli ve 2022/1708 Esas, 2023/4066 Karar sayılı ilamı ile; "... 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) uyarınca Diyarbakır ilinin mülki sınırlarının Büyükşehir Belediyesi sınırı olarak belirlendiği, Büyükşehir Belediyesi sınırlarındaki köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliklerinin sona erdiği dikkate alınarak ... Belediye Başkanlığı ile ... Belediye Başkanlıkları da davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması sağlandıktan sonra, çekişmeli taşınmazların aktarılan dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait, farklı dönemlerde çekilmiş en az 3 adet hava fotoğrafı ile komşu parsellere ait kadastro tutanakları getirtilip, dosyaya konulduktan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve aynı köy ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif icra edilmeli ve bu keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklara öncelikle 133 - 134 - 136 - 137 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas 1 numaralı tapu kaydı okunarak, bu tapu kaydında yer alan "... Tarlası"nın neresi olduğu tereddütsüz olarak saptanması; bu hususta 16.10.1977 tarihli keşif beyanları ile bu keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi ... raporundan da faydalanılmaya çalışılması; yine çekişmeli 181 ve 184 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde de usulünce keşif yapılarak, bu taşınmazlara kadastro tespiti sırasında uygulanan ve değişebilir sınırlar ihtiva edip miktarınca (16.000 m2) geçerli bulunan 03.02.1976 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydında yer alan "... ..." caddesi belirlenmeye çalışılmalı ve bu hususta 16.10.1977 tarihli keşif beyanları ile bu keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi ... raporundan da yararlanılarak uyması halinde miktarınca kapsam tayin edilmesi; bundan sonra, çekişmeli taşınmazların aktarılan dava tarihinden evvel kim tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların tamamının mı yoksa bir bölümünün mü kullanıldığı, belirli bölümleri kullanılıyorsa bu bölümlerin nereler olduğunun gösterilmesinin istenilmesi ve gösterilen bu bölümlerin kroki üzerinde işaretlenmesi teknik bilirkişiden istenerek keşfi takibe imkan sağlanması; taşınmazların tamamının yahut bir bölümünün öncesinin mer’a olup olmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilgi alınırken 193 parsel sayılı taşınmazın dört hududunun, 133 parsel sayılı taşınmazın ise iki hududunun mera olarak sınırlandırılan taşınmazlarla çevrili olduğunun özellikle dikkate alınması; bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde, yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmeye çalışılması; taşınmazların görüntüsü ve mer’a ile aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki mahkeme gözleminin keşif tutanağına aynen yansıtılması; teknik bilirkişiye, keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, taşınmazın toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişisine hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, çekişmeli taşınmaz bölümünün ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığını ve kullanımın hangi tarihte başladığını, taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen ayrıntılı rapor hazırlattırılması; taşınmaz bölümünün zilyetlikle kazanılabilecek nitelikte bir taşınmaz olduğunun tespiti halinde, aktarılan dava tarihine kadar zilyetlikle kazanma şartlarının kimin lehine oluştuğunun 3402 sayılı Kanun'un (3402 sayılı Kanun) 30/2 nci maddesi de dikkate alınarak kesin olarak belirlenmesi; dava konusu taşınmazların yahut bazı bölümlerinin evveliyatında mera olduğu sonucuna varıldığı takdirde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuken değer taşımayacağı gözetilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiş ve davacılar ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili davalı Hazine vekili ve davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1. Davacılar ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin karar düzeltme taleplerinin incelenmesinde; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına, Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre, karar düzeltme taleplerinin yerinde olmadığı ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymadığı anlaşıldığından, karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalılar ... ve müştereklerinin karar düzeltme taleplerinin incelenmesine gelince; kadastro tespitinden önce, Çınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/22 Esas sayılı dosyası ile ... ve ... tarafından, Hazine, Köy Tüzel Kişiliği, ... ve ... aleyhine açılan tescil davasında verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, Köy Tüzel Kişiliğini temsilen muhtar ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.02.1973 tarihli ve 1972/7736 Esas 1973/966 Karar sayılı ilamı ile; " krokide gösterilen iki ve üç numaralı taşınmazlar yönünden hükmün onanmasına, krokide gösterilen bir numaralı taşınmaz yönünden ise bozulmasına " karar verilmiş olup İlk Derece Mahkemesince, dosya arasında bulunan ve aynı taraflar arasında görülen 1966/22 Esas 1971/138 Karar sayılı ilamına konu iki ve üç parsel sayılı taşınmazlar yönünden verilen davanın kabulüne ilişkin hüküm Yargıtayca onanmak suretiyle kesinleşmiş olmasına rağmen, söz konusu tescil ilamının dava konusu taşınmazlara uygulanmak suretiyle kapsamı belirlenmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, 1966/22 Esas, 1971 Karar sayılı ilam ekinde bulunan krokide 2 ve 3 numara ile gösterilen taşınmazların, dava konusu taşınmazları tamamen veya kısmen kapsayıp kapsamadığı karar ekindeki krokiden faydalanılarak keşfen belirlenmesi, anılan krokideki taşınmazların dava konusu taşınmazlar içinde kaldığının ya da söz konusu krokinin dava konusu taşınmazları kapsadığının anlaşılması halinde, hakkındaki kabul kararı kesinleşmiş olan parseller yönünden söz konusu ilamın taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği tartışılıp değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, söz konusu dava dosyasında düzenlenen ve hükme esas alınan kroki dava konusu taşınmazlara uygulanmadan ve haklarında kabul kararı verilen taşınmazların kapsamı kesin olarak belirlenmeden hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sırasında ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle de bozulması gerektiği halde, sehven bu hususun gözden kaçırıldığı anlaşıldığından, davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma ilamına bu hususun ilave edilmesi suretiyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 04.07.2023 tarihli ve 2022/1708 Esas, 2023/4066 Karar sayılı bozma ilamında yazılı bozma sebeplerine yukarıda yazılı bozma nedeninin de eklenmesi suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,
Peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.