Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6168 E. 2025/1160 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescili istemiyle açılan davada, taşınmazın mülkiyetinin davacılara ait olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın eski tarihten beri maki formasyonuna dahil ağaççıklarla kaplı olduğu, tarımsal faaliyet bulunmadığı ve orman sayılan yerlerden olduğu, davacıların zilyetlik şartlarını taşımadığı gözetilerek, mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/915 E., 2023/678 K.

DAVA TARİHİ : 19.07.2016

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/253 E., 2021/69 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili Ayvacık ilçesi ... köyünde bulunan davacılara ait 204 ada 65 ve 50 parsellerin arasında kalan 204 ada 95 parsel sayılı ve 12.603,08 m2 yüzölçümlü taşınmazın, tesis kadastrosu çalışmaları sırasında davalı Hazine üzerine tespit ve tescil edildiğini, bu yerin sınırında bulunan ve tesis kadastrosu geçerken davacılar adına tespit ve tescil edilen 204 ada 50 ve 65 parsellerle birlikte bir bütün olarak davacıların zilliyetliği ve tasarufu altında olduğunu, bu taşınmazın davacılara baba ve dedelerinden kaldığını, tesis kadastrosunun tespit tarihine kadar kazasız nizasız ve de aralıksız olarak 20 yılın çok üzerinde davacılar tarafından kullanıldığını, sınırında bulunan 50 ve 65 parseller ile bir bütünlük arz ettiğini, bu yeri davacıların yörede hayvancılık daha çok gelir getirdiği için hayvan otlatmak suretiyle hayvancılık, bir kısmında da zeytin yetiştirdiklerini ve zeytincilik yapıldığını, taşınmazın tarım arazisi niteliğinde, kuru toprak vasfında olduğunu, bu yerde davacılardan başkasının, köyün, özel idarenin, Hazinenin, diğer resmi kurum ve kuruluşlar ile özel ve tüzel kişilerin hiç bir hak ve alakalarının bulunmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'ndaki ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesindeki senetsiz ve belgesizden kazandırıcı zamanaşımı ile mal edinme şartlarının gerçekleştiğini öne sürerek, çekişmeli 204 ada 95 parselin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile bu taşınmazın 1/2 hissesinin davacı ... oğlu ... ve diğer 1/2 hissesinin davacılar ... kızı ... ve ... çocukları ..., ..., ... adına veraset ilamındaki hisseleri oranında üzerlerine tespit ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın her ne kadar kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına kayıt ve tescil edilmiş ise de, İl Mera Komisyonunca söz konusu taşınmazın mera vasfı taşıdığı tespit edilerek 22.12.2014-22.01.2015 tarihleri arasında askıya çıkarıldığını, itiraz olmaması üzerine mera kararının kesinleştiğini, ancak halen tapuda tutulan mera özel siciline işlenmediğinden tapuda malik Hazine gözüktüğünü, bu durumda tapuya kayıtlı olmayan bir taşınmaz aleyhine tapu iptali ve tescil davası açılmasının mümkün olmadığını, köyde yaşayan davacıların da bu durumu bilmemelerinin mümkün olmadığını, bu yönden davanın usulden reddinin gerektiğini, arazide ve kayıtlarda yapılan idari tahkikat sırasında söz konusu taşınmaza ait kadastro öncesi tapu ve vergi kaydı olmadığı, taşlık, kayalık ve pırnallıklarla kaplı olduğu, üzerinde herhangi bir ecrimisil kaydı bulunmadığı ve zilyetlikle kazanmayı haklı kılacak bir imar ihya çalışmasının da olmadığının tespit edildiğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Çekişmeli 204 ada 95 parsel sayılı ve 12.603,08 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan söz edilerek, ham toprak vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş iken 03.04.2015 tarihli Komisyon kararı ile mera olarak tahsis edilmiştir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre yapılıp 30.11.1968 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; keşif neticesi alınan teknik bilirkişi raporlarından dava konusu 204 ada 95 parsel sayılı taşınmazın eski tarihten bu yana maki formasyonuna dahil ağaççıklarla kaplı olduğu, %45 arazi eğiminin olup yüksek eğimli olduğu, taşınmazda tarımsal faaliyetin bulunmadığı, bu durumun eski tarihli hava fotoğraflarından da anlaşıldığı, her ne kadar dava konusu taşınmaz orman kadastro çalışmalarında orman sınırları dışında bırakılmış, orman anenjman planlarına orman arazisi olarak işlenmemiş ve orman sayılmamış olsa da orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan çalılık, fundalıklarla örtülü yerlerin orman sayılacağı, toplanan somut deliller ışığında dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, davacıların dava konusu taşınmazı zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 435,50 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.