Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6174 E. 2024/3294 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden bir taşınmaz üzerindeki evin zemin kısmının kime ait olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, miras bırakanın taksim senedi, taraf beyanları ve tanık ifadeleri gibi delilleri hatalı değerlendirerek evin zemin kısmına ilişkin yanlış tespitte bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/10 E., 2023/3 K.

KARAR : Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, asli müdahilindavasının kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine, asli müdahilin davasının kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Ordu ili ... ilçesi...Mahallesi çalışma alanında bulunan 166 ada 5 parsel sayılı 860,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edilmiş ve kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmaz üzerindeki evin ... oğlu ... Küçe’ye ait olduğuna dair şerh yazılmıştır.

Davacı ... dava dilekçesinde; irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Ordu ili ... ilçesi .. Mahallesi 166 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin iptali ile taşınmaz üzerindeki binanın kendisine olduğuna dair şerh verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında müdahil ..., irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, davacı ...'nin davasının kabulüne, katılan ...'nin davasının reddine, çekişmeli 166 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın tamamının ... adına tapuya tesciline, muhdesata ait evin beyanlar hanesinde ... adına kaydedilmesine ilişkin ilk karar, müdahil ... ve davalı ... mirasçısı ...' nin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2016/898 Esas ve 2017/1089 Karar sayılı ilamıyla " 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazda lehine muhdesat şerhi bulunan davalı ... 'nin yargılama devam ederken 08.07.2008 günü öldüğü, mahkemece davalı ... mirasçıları davaya dahil edilmeden karar verildiğinin anlaşılmakta olduğu, gerekçeli karar başlığında mirasçıların davalı olarak gösterilmesinin kendilerine taraf sıfatını kazandırmayacağı, taraf teşkilinin kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesinin zorunlu olduğu açıklanarak, davalı ... Küçe'nin tüm mirasçılarına tebligat çıkarılarak davaya dahil edilmeleri suretiyle yöntemince taraf teşkilinin sağlanması ve bundan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonunda verilen, davacı ...' nin davasının kısmen kabulüne, asli müdahil ...'nin talebinin kabulüne, çekişmeli 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile teknik bilirkişi 11.10.2017 tarihli rapor ekindeki krokide (Ah:1) (evin zemini) ve (A) harfleri ile gösterdiği kırmızı ve yeşil renkli kalemle boyanmış olan toplam 101.94 metrekarelik kısmının ifraz edilerek, bu kısma aynı adada son parsel numarası verilerek asli müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline, yeni oluşturulacak bu parselin beyanlar hanesine (Ah:1) kodlu evin davacı ...'ye ait olduğunun şerh edilmesine, 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ifraz sonrası kalan 758,22 metrekarelik bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine ilişkin ikinci karar, davacı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2018/3983 Esas ve 2021/1445 Karar sayılı ilamıyla; " Dava konusu taşınmazın tarafların murisi ... ’den geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, çekişmeli taşınmazın içerisindeki ev ve eklentisinin altında bulunan zeminin kök muris tarafından kime bırakıldığı noktasında toplandığı, dosya arasında bulunan 05.04.1971 taksim senedinde kök muris ... tarafından evin zeminiyle birlikte davacıya verildiği, mahalli bilirkişi ve tanıklarca da senette bahsedilen evin dava konusu edilen ev olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı ve ayrıca 25.03.2008 tarihli keşifte davacı imzalı beyanıyla, taşınmazın içerisinde bulunan evin yanında bulunun bahçedeki talebinden vazgeçtiğini, duruşmada alınan beyanında ise dava konusu ev ve zemini yönünden talebinin devam ettiğini belirttiği halde, bu husus kendisinden sorularak açıklattırılmadığı belirtilerek, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm verilmesinin isabetsizliğine " değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; " Keşifte dinlenen tanıkların beyanlarına ve dosyada bulunan tüm bilgi ve belgelere göre, dava konusu 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın evvelinin tarafların ortak kök murisi olan ... 'ye ait olduğu , tespit maliki ... 'nin dava konusu taşınmazla ilgisi olmadığının anlaşılmakta olduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ... ile asli müdahil tanıklarının beyanında belirtildiği üzere, ... 'nin taşınmazlarını mirasçıları arasında bağış yoluyla taksim ederek zilyetliğini devrettiğinin sabit olduğu, keşifte alınan beyanlar doğrultusunda senet tanığı ... ile asli müdahil tanığı ...'nin beyanlarından da anlaşılacağı üzere, mirasa konu taşınmazların kök muris tarafından bölüşümünden sonra davaya konu evin oturduğu alanın bölüşüm ile ... 'ye verilen ve şuan ... oğlu ...'nin kullandığı 166 ada 4 parsel içinde bırakıldığı, 166 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin asli müdahil ... adına yapıldığı ve tespitin kesinleşerek tapuya tescil edildiği, evin kullanımının ise ...'ye bırakıldığı ve o zamandan şimdiye dek uzun zamandır ...'nin kullanmaya devam ettiği, yine kök Muris tarafından 166 ada 5 parselin evin zemini dışındaki kısmının davacı ...e taksim sonucu bırakıldığı ve o taksimden bu yana davacı tarafça kullanıldığı, ancak davacı ... davaya konu evin zeminin kendisinin kök muristen aldığını ispatlayamadığı, ayrıca davacının dosyaya sunduğu senet incelendiğinde, davaya konu ev ve zemininin bir bedel karşılığında değil taksim suretiyle devredildiği belirtilmesine karşın, davacı ...' nin 14/10/2022 tarihli celsede dava konusu yeri ve üzerindeki evi kendi parası ile satın aldığını, bu yönden her iki talebinin de devam ettiğini belirttiği, davacının duruşmadaki beyanı ile dosyaya sunduğu senette dava konusu taşınmazın devri için belirtilen bağış (taksim) ve satış hususunun çeliştiğinin açık olduğu, ayrıca senet tanığı ...' nin keşifteki beyanında 05.04.1971 tarihli senet içeriğinin doğru olmadığını belirttiği, davacı ... tarafından isimleri bildirilen tanıkların ise beyanlarında, evin zemininin davacıya bırakıldığına ilişkin bir beyanda bulunmamış oldukları, yine 166 ada 4 ve 5 parsellerin evvelinde bir bütün olarak tarafların ortak murisi olan ... Küçe'ye ait taşınmaz olduğu, murisin bu taşınmazı vefat etmeden önce evlatları ... ve ... arasında ikiye bölmek suretiyle paylaştırdığı ve zilyetliğini devrettiği, bu paylaştırma ile 166 ada 5 parseli ...'ye 166 ada 4 parseli ise ...'ye verdiği, önceden bir bütün olan taşınmaz üzerindeki evin kullanımını ...'e evin yerini (zeminini) ise ...'e verdiği , bu sebeplerle teknik bilirkişinin 24/11/2022 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği evin zemini olan 104,17 m2' lik alanın 166 ada 5 parselden ifraz edilerek oluşan yeni parselin asli müdahil ...'ye ait olduğunun, evin kullanımının ve yine ifrazdan sonra geriye kalan 755,99 m2'lik kısmın da ...'ye ait olduğunun anlaşıldığı " gerekçesiyle, davacı ...'nin davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine, asli müdahil ...'nin talebinin kabulüne, dava konusu 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile teknik bilirkişi 24.11.2022 tarihli rapor ekindeki krokide (A) harfleri ile gösterdiği pembe renkli kalemle boyanmış olan toplam 104,17 m2'lik kısmının ifraz edilerek , bu kısma aynı adada son parsel numarası verilerek asli müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline, yeni oluşturulacak bu parselin beyanlar hanesine iki katlı ahşap evin davacı ...'ye ait olduğunun şerh edilmesine, dava konusu 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ifraz sonrası kalan (860,16 m2 - 104,17 m2) 755,99 m2' lik kısmının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, açıklanan gerekçeyle, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; dosya kapsamındaki tüm bilgi, belge, davalı ... Küçe' nin ve asli müdahil ...' nin evin davacı ...'e ait olduğu ve yıllardır davacı tarafça kullanıldığı yönündeki kabul beyanları, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, kök muris ... Küçe tarafından yapılan 05.04.1971 tarihli taksim senedi uygulaması, senet içeriğinde kök murisin oturduğu evi zeminiyle birlikte oğlu davacı ...'e teslim ettiğinin belirtilmiş olması ve senetteki evin dava konusu ev olduğunun dosya kapsamıyla sübut bulmuş olması birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu evin zeminiyle birlikte davacıya verildiğinin kabulü gerekmekte olup, bu durum karşısında İlk Derece Mahkemesince, asli müdahilin davasının reddine, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Taraflarca 1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.