Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6186 E. 2024/4446 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacıların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesi koşullarını sağlayıp sağlamadığı ve buna bağlı olarak tapu kaydının davacılar lehine hukuki değerini kaybedip kaybetmediği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, taşınmazlar üzerinde yirmi yıldan fazla süredir zilyet olduklarının ispatlandığı, davalı tarafın ise aksi yöndeki iddialarını ispatlayamadığı ve tapu kaydının maliki olan kişinin kadastro tarihinden önce vefat ettiğinin kesinleştiği gözetilerek, 3402 sayılı Kanunu'nun 13/B-c maddesi koşullarının oluştuğu ve tapu kaydının davacılar lehine hukuki değerini kaybettiği gerekçesiyle, yerel mahkemenin davacıların davasını reddeden kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Kadastro sırasında Balıkesir ili Edremit ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 534, 597 ve 2961 parsel sayılı sırasıyla 1.999,00, 8.700,00 ve 433,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar iskan yoluyla oluşturulan pay tapu kayıtları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak payları oranında ... kızı ... ... (...) mirasçıları ile ... oğlu ... adlarına ve 2965 parsel sayılı 387,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tespit edilmiş; Hazine tarafından, tapu kaydına dayanarak taşınmazların tamamı hakkında; ... mirasçıları tarafından, tapu dışı satın almaya, taahhütname ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 534, 597 ve 2961 parsel sayılı taşınmazlardaki ... mirasçıları paylarına ve ... (...) mirasçıları ise ... mirasçılarının dayandığı tapu kaydının geçersiz ve yetkisiz vekilin satışı yoluyla oluşturulduğu iddiasına dayanarak 534 ve 2961 parsel sayılı taşınmazlara yönelik kadastro komisyonuna itiraz etmiş; Kadastro Komisyonu tarafından, 597 ve 2965 parsel sayılı taşınmazlara yönelik itirazların kabulüne, bu iki taşınmazın Hazine adına tespitine, diğer tüm itirazların ise reddi ile 534 ve 2961 parsel sayılı taşınmazlar hakkında tespit gibi işlem yapılmasına karar verilmiştir.

Kadastro Komisyon kararı üzerine davacı ... mirasçıları, kadastro komisyonuna itiraz nedenleriyle 534, 597 ve 2961 parsel sayılı taşınmazlar ve ... ve paydaşları da kadastro komisyonuna itiraz nedenleriyle 534 ve 2961 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ayrı ayrı açtıkları davalar birleştirilerek yargılamaya devam olunmuştur.

... ise satış vaadi sözleşmesine dayanarak ... ... mirasçılar adına tespit edilen paylara yönelik olarak davaya katılma talebinde bulunmuş ise de ara karar ile mahkemece katılama talebinin reddine karar verilmiştir.

Mahkemece, 2961 ve 2965 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde kanal bulunması, kadastro tutanaklarında bu taşınmazların kamulaştırıldığı ancak kamulaştırma bedellerinin ödenmediği belirtildiğinden ilgisi nedeniyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün davaya katılımı sağlanmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 534 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi, 597 parsel sayılı taşınmazın 4/5 payının ... mirasçıları ile 1/5 payının Hazine adına, 2961 ve 2965 parsel sayılı taşınmazların ise Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili, davacılar ... mirasçıları vekili, davacılar ... ve arkadaşları ile katılma isteği yargılama sırasında reddedilen ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03.11.1992 tarihli ve 1992/4650 Esas ve 1992/20119 Karar sayılı kararıyla "davacı Hazine vekilinin 597 ve 2965 parsel sayılı taşınmazlar ile davacılar ... ve arkadaşlarının taşınmazların 534 ve 597 parsel sayılı taşınmazlardaki ... adına tesciline karar verilen 4/5 pay ile 2961 ve 2965 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddine, davacılar ... mirasçılarının 534 parsel sayılı taşınmazdaki ... mirasçıları adına tesciline karar verilen 1/5 pay ile 597 parsel sayılı taşınmazdaki Hazine adına tesciline karar verilen 1/5 paya yönelik temyiz itirazları hakkında ise ... mirasçıları adına tespit gören 534 ve 597 sayılı parsel sayılı taşınmazların geri kalan 1/5 payın, ... mirasçıları tarafından 24.07.1947 tarihli taahhütname ile 3. kişilere devredildiği, sonrasında da bu kişilerden 4/5 pay sahibi ... tarafından satın alındığı ve 1948'den beri zilyetliğinde olduğu, tapu kayıt maliki ...'nun ölü olduğunun taahhütnamede yazılı bulunduğu nazara alınarak mahkemece, 13/B-c koşulları ile ...'nun taahhüt tarihinden önce ölüp ölmediğinin araştırılması, dosyaya ibraz ettiği satış vaadi sözleşmesine istinaden katılma isteğinde bulunan ... yönünden katılma talebine yönelik görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, ara karar ile ret kararı verilmesinin isabetsizliğine" değinilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; davacı Hazine vekili, davacılar ... mirasçıları vekili, davacılar ... ve arkadaşları tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine aynı Dairenin 10.12.1993 tarihli ve 1993/963 Esas ve 1993/13133 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda "534 sayılı parselde malik gözüken 1/5 hisse yönünden ... ...'ya ait ve daha sonra mirasçılarına intikal eden hissenin davacılar tarafından haricen satın alındığı, zilliyet ve tasarruf edildiği iddia edilmiş ise de davacılarının ve murisi evvellerinin müştereken tapuda malik oldukların şahsa ait 1/5 hissenin ... ... adına kayıtlı bulunduğu, diğer hissedarların hisselerini intikal ile satın aldıkları, müşterek maliklerin tapulu olan hisselerinin zilyetlik ile iktisabının mümkün olamayacağı, Yargıtay bozma ilamında söz edilen ...'nun ölüm tarihinin Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/640 Esas 2008/183 karar sayılı ilamı ile ...'nun nüfus kaydı düzeltilerek ölüm tarihinin 1946 olarak tespitine karar verildiği ve verilen hükmün 12.09.2008 tarihinde kesinleştiğinden 1947 tarihinden yani devir tarihinden önce öldüğünün duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edildiği" gerekçesiyle davanın reddine, 534 ve 597 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine, ...'nin iddiaları yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hükmün, ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.03.2014 tarihli ve 2014/2825 Esas, 2014/2472 Karar sayılı kararıyla "Temyiz isteminin, müdahil yönünden verilen ve mahkemenin görevsizliğine dair karara ilişkin olduğu, temyiz eden müdahilin tespit gününden sonra satın almaya dayandığına ve mahkemece bu yöne değinen bozma ilamına uyularak görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş, mahkemece "taraflarca temyiz yoluna başvurulmadığı" belirtilerek 25.07.2014 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerh düzenlenmiş; bilahare davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından "kesinleştirme işleminin usule aykırı olduğunu, ... mirasçısı olan ...'ın Mahkeme karar tarihinden önce vefat etmesine rağmen mirasçılarının davaya katılımının sağlanmadığı ve ölüm ile avukata verilen vekalet ilişkisinin son bulduğunu" belirtilerek hüküm esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Davacılar yargılama sırasında vekil ile temsil edilmiş olup UYAP üzerinden yapılan sorgulamada ...'ın karar tarihinden önce 07.04.2012 tarihinde vefat ettiği ve mahkemece mirasçılarının davaya katılımları sağlanmadan 08.10.2012 tarihinde davanın esasına yönelik olarak karar verildiği, gerekçeli kararın davacıları yargılama sırasında temsil eden vekile tebliğ edildiği ancak ... mirasçılarına ise tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erecek olup vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Eldeki dosya, davacılardan birisi olan ...'ın mirasçılarına gerekçeli kararın tebliğ edilmediği, bu nedenle anılan kişiler yönünden temyiz kanun yoluna başvurma süresinin başlamadığı kabul edilmekle, davacıların temyiz dilekçesinin süresinde olduğunun kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.

Davacılar vekilinin davanın esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise mahkemece davanın esasına yönelik olarak yukarı da yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, davacılar ... mirasçıları, 534 ve 597 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarındaki ... adına olan 1/5 payı tapu dışı yolla satın aldıklarını iddia ederek dava açmışlardır. Taşınmazların kadastro tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarının kök tapu kaydı olan ve iskan yoluyla oluşan 04.03.1940 tarihli ve 20 sıra numaralı tapu kaydı eşit paylarla ..., ..., ..., ... ve ...adına olup tapu kaydındaki ... dışındaki kişilere ait paylar yani tapu kaydındaki adı geçen şahıslar adına olan toplam 4/5 pay, tapu da kayden satışlar yoluyla tedavül görerek önce 29.07.1947 tarihli ve 118 sıra numaralı tapu kaydı ile ... ve ... adına, ardından 16.08.1947 tarihli ve 53 ile 02.10.1947 tarihli ve 5 sıra numaralı tapu kaydı ile İbrahim İbiş, son olarak ise 16.11.1948 tarihli ve 62 sıra numaralı tapu kaydı ile ... adına son tedavül görmüş, kök tapu kaydında ... uhdesinde kalan 1/5 pay ise kadastro tespitinden sonra 15.06.1979 tarihli ve 75 sıra numaralı tapu kaydı ile ... mirasçıları adına tedavül etmiştir.

Somut olayda, iddia ve savunmaların ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasında taşınmazların kadastro tespitlerine esas alınan tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı hususunda bir ihtilaf bulunmamakta olup taşınmazlar kadastro tespitlerine esas alınan tapu kayıtları kapsamındadır. Ne var ki, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacılar ... mirasçılarının taşınmazlar üzerinde zilyet olduklarını iddia etmesi nedeniyle 3402 sayılı Kanun'un 13/B-c koşullarının davacılar ... mirasçıları lehine oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Önceki tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere 1/5 pay tapu maliki olan ...'nin vefat ettiği tarihin tespit edilmesi hususunda, ...'ın mirasçılarından olan ... ve ... tarafından ...'nun mirasçıları davalı olarak gösterilmek suretiyle nüfus kaydındaki ölüm tarihinin tashihi davası açılmış, Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 05.03.2008 tarihli ve 2007/640 Esas, 2008/183 Karar sayılı kararıyla davanın kabulü ile ...'nun ölüm tarihinin 1946 olarak tespitine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 23.07.2008 tarihli ve 2008/7427 Esas, 2008/11119 Karar sayılı kararıyla mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş, Daire kararı hakkında davalılar tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmasına aynı Dairenin 05.11.2007 tarihli ve 2007/16506 Esas, 2007/15028 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Şu halde, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen mahkeme kararına göre ...'nin 1946 yılında vefat ettiği kabul edilmek suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 13/B-c koşullarının oluşup oluşmadığı hususu üzerinde durulmalıdır.

Yukarı da belirtildiği üzere, kök tapu kaydındaki ...'ye ait olan 1/5 payın, taşınmazların kadastro tespit tarihi olan 1976 yılına kadar tedavül görmediği, taşınmazların kadastro tespit tarihine kadar 20 yıldan fazla bir süredir davacı tarafın zilyetliğinde bulunduğunun ispatlandığı, davalı tarafın ise bu durumun aksi ile savunmasında belirttiği hususları ispatlayamadığı anlaşılmış olmakla 3402 sayılı Kanun'un 13/B-c maddesi gereğince tapu kaydının davacılar ... mirasçıları lehine hukuki kıymetini yitirdiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; mahkemece davacılar ... mirasçılarının davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacılar ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.