Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6185 E. 2024/5789 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro müdürlüğünün teknik hatası sonucu orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilen ve Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacıların zilyetlik iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil talep etmeleri.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu bozma kararına rağmen, hava fotoğrafları ve diğer delillerin tam olarak incelenmemesi, zilyetlik araştırmasının usulüne uygun yapılmaması ve 1982 yılı hava fotoğrafındaki kapalılığın orman örtüsünden mü yoksa başka bir nedenden mi kaynaklandığının tespit edilmemesi nedeniyle, eksik inceleme yapıldığı gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/5 E., 2021/255 K.

KARAR : Asıl ve birleşen dosyalardaki davanın kısmen kabulüne,

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, asıl ve birleşen davalar davacıları vekili, birleşen davanın davacısı ... vekili, davalı / asli müdahil Orman İdaresi vekili, asli müdahil ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 22.05.2023 tarihli ve 2022/1990 Esas ve 2023/3034 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.

Dairemizin bozma ilamına karşı, asıl ve birleşen davanın davacıları vekili ve asli müdahil ... vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

İstanbul ili ... ilçesi ... Mahallesi 3170 parsel sayılı 58522,92 m² (yargılama sürerken ifraz ile 35227,92 m²) yüzölçümlü hali arazi niteliğindeki taşınmaz, 1996 yılında kadastro müdürlüğünce hazırlanan ifraz beyannamesinde, teknik hata sonucu, 1088 numaralı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek, idari yoldan tapu kaydı oluşturulmak suretiyle, tapu kaydının beyanlar hanesine “2/B madde şerhi” de verilerek Hazine adına tescil edilmiştir.

Davacılar ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili ... ilçesi ... Mahallesi 3170 parsel sayılı taşınmazın hataen 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yermiş ve 1088 numaralı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek Hazine adına tapuya tescil edildiğini, oysaki taşınmazın ilk orman tahdidinden beri hiçbir zaman orman tahdidi içine alınmadığını ve orman tahdit haritalarında da kültür arazisi olarak gözüktüğünü, dava dilekçesine ekli krokide (A) harfi ile gösterilen yerin davacılardan ..., (B) harfi ile gösterilen yerin ..., (C) harfi ile gösterilen yerin ..., (D) harfi ile gösterilen yerin ... ve (E) harfi ile gösterilen yerin ...’un zilyetliğinde olduğunu ve davacıların belirtilen yerleri en az 60-70 yıldan beri kullandıklarını ve lehlerine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parselden ifrazı ile son parsel sayısıyla davacılar adına tapuya tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen dosya davacıları ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; ... Mahallesi 3170 parsel sayılı taşınmazın hataen 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yermiş ve 1088 numaralı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek Hazine adına tapuya tescil edildiğini, oysaki taşınmazın ilk orman tahdidinden beri hiçbir zaman orman tahdidi içine alınmadığını ve orman tahdit haritalarında da kültür arazisi olarak gözüktüğünü, dava dilekçesine ekli krokide (F) harfi ile gösterilen yerin davacılardan ... ve ..., (G) harfi ile gösterilen yerin ise ...’ın zilyetliğinde olduğunu ve davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla bu taşınmazları edinme koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parselden ifrazı ile son parsel sayısıyla davacılar adına tapuya tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.

Yargıtay bozmasından sonra eldeki davayla birleşen davanın davacısı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan davacınını 3170 nolu parseli, en az 40-50 yıl ekip biçen zilyetleri olan ..., ... ve arkadaşlarından, 3157 parseli de ...'dan 1989 yılında zilyetliklerini devir aldığını, o tarihten beri kesintisiz ve fazılasız zilyetliğini sürdürdüğünü, davacıya yeri satanlardan ...'ın bu araziye hafriyat döktürdüğü için davacı tarafından 29.06.1993 tarihinde ... Kaymakamlığına başvuruda bulunulduğunu ve bu kişinin müdahalesinin önlenmesine karar verildiğini, davacının mevcut arazinin ağaçlandırılması için belediyeye ve İSKİ'ye başvurduğunu, zilyetliğini hiç kesmediğini belirterek, ... Mahallesi 3170 ve 3157 parsellerin üzerindeki 2B şerhinin kaldırılmasına ve Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş ve yargılama sırasında 3157 parsele ilişkin davası tefrik edilerek başka esasta yargılamaya devam olunmuştur.

Yargıtay bozmasından sonra eldeki davayla birleşen davada asli müdahil Orman İdaresi vekili müdahale dilekçesinde; ... Mahallesi 3170 parselin 7.076,77 metrekarelik bölümünde orman örtüsü ile kaplı sahalar bulunduğunu, komşu parsellerin de hükmen orman olduğunu, evveliyatı orman olan yerlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, 3170 parsel sayılı taşınmazın orman olan kısımlarının ve 3157 parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırsında 3157 parsele ilişkin davası tefrik edilerek başka esasta yargılamaya devam olunmuştur.

Yargıtay bozmasından sonra eldeki davayla birleşen davada asli müdahil ... vekili müdahale dilekçesinde; 3970 parselden ifrazen oluşan 3961 parseli üzerinde belediye ait fen işleri makine ikmal ve depo alanı bulunduğunu, taşınmazın uzun yıllardır kendileri tarafından bu şekilde kullanılageldiğini beyanla, 3961 parselinin tapu kaydının iptali ile belediye adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili asıl ve birleşen dosyalara sunduğu cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olduğunu, 1088 nolu orman parselinden tevhit ve ifraz işlemleri sonucu oluştuğunu, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olmadığı gibi davacılar yararına Kadastro Kanunu ve Türk Medeni Kanunda belirtilen zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığını ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Dahili davalı ... İdaresi vekili asıl ve birleşen dosyalara sunduğu cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın kuzeybatı kısmı ile güneydoğu bölümünün ... Tapulama Hakimliğinin kararları ile orman olduğunun anlaşıldığını, 1957 tarihli paftaya göre de dava konusu parselin bir kısmının ... Devlet Ormanının devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece (Ümraniye 2. Asliye Hukuk) Mahkemesi'nin 21.04.2011 tarihli ve 2002/519 Esas, 2011/272 Karar sayılı kararı ile verilen davanın reddine dair kararın, davacı ... ve arkadaşları ile birleşen dava davacıları ... ve arkadaşları vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi' nin 29.04.2013 tarih ve 2011/15534 Esas, 2013/4730 Karar sayılı ilamıyla; "... İlk Derece Mahkemesince kurulan hüküm, kabule göre sonuca etkili ve hatalı görülmediğinden Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacılar ve birleşen dosya davacıları vekilinin temyiz itirazlarıyla, davaya konu taşınmazların dört tarafı orman ile çevrili olmadığından, taşınmazların orman içi açıklık niteliğinde olduğuna dair kabulün yerinde olmadığı, 3170 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olan ve krokide (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile gösterilen bölümlerinin 1957 tarihli memleket haritasında ve 1946 tarihli hava fotoğrafında açık alanda (orman sayılmayan alanda) kalmakta olup öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden oldukları, her ne kadar 3170 parsel 1972 yılında yapılan arazi kadastrosunda orman tahdidi içinde olduğu zannedilerek kadastro harici bırakılmış ise de, gerçekte 1088 sayılı parselin çap sınırları dışında olup 1943 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda ve daha sonra yapılan aplikasyon çalışmalarında da orman kadastro sınırları dışında bırakıldığı ve orman niteliği taşımayan bir yer 2/B uygulamasına konu olamayacağından tapu kaydı üzerine bu yolda konulan şerhin hukukî dayanağının bulunmadığı, dosyadaki bilirkişi raporları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, dava konusu 3170 parselin dava konusu edilen ve bilirkişi krokisinde (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile bölümlerinin eski tarihli resmi belgelerde ve eylemli olarak orman olmadıklarınn ve davacı gerçek kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14-17 inci maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı açıklanarak, davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişilerin davalarının kabulüne karar verilmesi ..." gereğine değinilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiş ve davalılar Hazine vekili ve Orman İdaresi vekilinin karar düzeltme talepleri de reddedilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı sonrası yapılan yargılama neticesinde verilen 03.11.2015 tarih ve 2015/185 Esas, 2015/400 Karar sayılı kararla önceki kararda direnilmesine karar verilmiş ve bu direnme kararının temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.06.2017 tarihli ve 2017/(20)1589 Esas ve 2017/1197 Karar sayılı ilamıyla; "... dava konusu taşınmazın güneybatı sınırında gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilen 134 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen 1101 parsel ve 97 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen 1095 parsel sayılı taşınmazların bulunması nedeniyle çekişmeli taşınmazın orman içi açıklık olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17 inci maddesinin 2 inci fıkrasında düzenlenen nitelikte orman içi açıklık olmadığından bu tür yerlerin koşulların bulunması halinde zilyetlikle kazanılmasının mümkün olduğu, ancak İlk Derece Mahkemesince yapılan keşifte bilgisine başvurulan bilirkişi ve tanıkların sözlerinin soyut nitelikte olduğu gibi, taşınmaz bölümlerinin niteliği ile ilgili alınan zirai bilirkişi raporunun da teknik ve bilimsel verilerden uzak ve soyut olarak hazırlandığı, ayrıca çekişmeli taşınmazda idari yoldan tapu kaydının oluştuğu tarihten (19.12.1996) geriye doğru 15 - 20 - 25 yıl öncesine ilişkin üç ayrı tarihte çekilmiş (1970, 1975 ve 1980’li yıllara ait) hava fotoğrafı uygulaması da yaptırılmadığı açıklanarak, usulünce hava fotoğraflarının incelenmesi ve zilyetlik araştırılması yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi ..." gereğine değinilerek, davacılar ve birleşen dosya davacılarının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozulmasına karar verilmiş ve davacı ... ve arkadaşları ile birleşen davanın davacıları ... ve arkadaşları vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... İdaresi vekilinin karar düzeltme talepleri de Hukuk Genel Kurulunca reddedilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Hukuk Genel Kurulu'nun bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen dosyalardaki davanın kısmen kabulüne, İstanbul ili ... ilçesinde bulunan, 3170 parsel sayılı taşınmazın, bilirkişiler ... ile ...'un 09.09.2020 tarihli raporlarına ekledikleri ek-2 krokide (a1) harfi ile gösterilen 850,00 m2 alanlı kısmının tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri ek-2 krokide (b1) harfi ile gösterilen 1732,08 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri ek-2 krokide c1 harfi ile gösterilen 935,83 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri ek-2 krokide (d1) harfi ile gösterilen 865,80 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... mirasçıları adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri (Ek-2) krokide e1 harfi ile gösterilen 655,08 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri (Ek-2) krokide (f1) harfi ile gösterilen 904,59 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri (Ek-2) krokide (g1) harfi ile gösterilen 947,43 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri (Ek-2) krokide (i1) harfi ile gösterilen 531,34 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, aynı tarihli raporlarına ekledikleri ek-2 krokide (j1) harfi ile gösterilen 748,22 m2 alanlı kısmın tapusunun iptaline, başka bir parsel numarası verilmek suretiyle bu parselden ifrazı ile davacı ... adına tesciline, diğer hususlara ve taşınmazın diğer bölümlerine ilişkin davanın reddine karar verilmiş; hüküm, asli müdahil ... vekili, davacı ... ve arkadaşları ile birleşen davanın davacıları ... ve arkadaşları vekili, birleşen dosyanın davacısı ... vekili, davalı Hazine vekili ve davalı - asli müdahil Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 22.05.2023 tarihli 2022/1990 Esas ve 2023/3034 Karar sayılı ilamıyla; "... asıl ve birleşen dava davacıları gerçek kişilerin hükme esas bilirkişi raporunda a2, b2, c2, d2, e2, f2, g2 harfleriyle gösterilen yerlere ilişkin temyiz itirazlarının, bu yerlerin orman sayılan yerlerden olması ve zilyetliklerinin olmaması nedeniyle reddine; birleşen davanın davacısı ...'ın aynı raporda a1 ve b1 harfi ile gösterilen kısımlar dışında kalan yerlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine; asli müdahil ... Belediyesi yönünden ise zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığından temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, (a1) ve (b1) harfli kısımları hakkında zilyetlik koşulları yönünden eksik inceleme yapıldığı ve kazanım koşulları oluşmuş ise kimin yararına oluştuğunun da yeterince araştırılmadığı, davalı - asli müdahil Orman İdaresinin temyizi yönünden a2, b2, c2, d2, e2, f2, g2ve h ile gösterilen bölümler ile ifrazen oluşan 3961 parsel sayılı taşınmaz içinde kalıp da harflendirilmeyen kısımların orman sayılan yerlerden oldukları anlaşıldığından davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalı Hazine vekilinin temyizi yönünden ise, davacılar ... ve arkadaşlarınca bilirkişi raporunda belirtilen değer üzerinden harcın tamamlatılmamasının doğru olmadığı, a1, b1, c1, d1, e1, f1, g1ve i1 ile gösterilen kısımlar yönünden Hukuk Genel Kurulu bozma ilamında belirtildiği şekilde usulüne uygun zilyetlik araştırması yapılmadığı, dere yatağında kalıp kalmadıkları yönünden de araştırma yapılması gerektiği, (j1) ile gösterilen kısım yönünden ise hüküm kurulmuşsa da bu kısmın dava konusu edilmediği, kaldı ki bu bölümün 3170 parsel içinde olmayıp dava dışı parsel içinde kaldığı, talep aşılarak hüküm kurulduğu, ..." gerekçeleriyle bozulmuş ve bozma ilamına karşı asıl ve birleşen davanın davacıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili ile asli müdahil ... Belediyesi vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

1. Asli Müdahil ... Belediyesi vekilinin karar düzeltme taleplerinin incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 440 ıncı maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.

2. Asıl ve birleşen dava davacıları olan gerçek kişiler vekilinin karar düzeltme taleplerinin incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 09.09.2020 tarihli raporda, a2, b2, c2, d2, e2, f2 ve g2 harfi ile gösterilen yerlere ilişkin olarak, Dairemizin 22.05.2023 tarihli ve 2022/1990 Esas, 2023/3034 Karar sayılı bozma ilamının 1. fıkrasında a2, b2, c2, d2, e2, f2 ve g2 harfleriyle gösterilen bölümlerin 1982 yılı hava fotoğrafında orman sayılan yerlerden olduğu ve bu yerlerde zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı belirtilerek gerçek kişilerin temyiz itirazlarının reddine; yine aynı bozma ilamının 3. fıkrasında, a2, b2, c2, d2, e2, f2, g2 ve (h) harfleriyle gösterilen bölümler ile ifrazen oluşan 3961 parsel sayılı taşınmaz içinde kalıp da harflendirilmeyen kısımların 1982 hava fotoğrafında ve güncel durumda orman sayılan yerlerden oldukları anlaşıldığından, bu kısımlar bakımından davalı asli müdahil Orman İdaresi'nin davasının kabulüne ve tapu kaydının iptali ve orman vasfıyla tesciline karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; a2, b2, c2, d2, e2, f2 ve g2 harfleriyle gösterilen kısımların 1982 yılı hava fotoğrafında kapalı alanda kaldığı belirtildikten sonra, yapılan itirazlar üzerine aynı bilirkişilerden alınan ek rapor da, kök raporlarında orman alanında kaldığına dair ibare kullanmadıklarını, kök raporlarında Yargıtay bozma ilamında taşınmazın tarım arazisi olup olmadığının değerlendirilmesi istenildiğinden açık ve kapalı ibarelerini kullandıklarını açıklamışlardır.

Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sırasında alınan ve hükme esas yapılan bilirkişi raporunda, 1982 yılı hava fotoğrafındaki kapalılığın orman örtüsünden mi başka bir nedenden mi kaynaklandığı yönünde net bir belirlemeye / tespite yer verilmemiş ve Hukuk Genel Kurulunun hükmüne uyulan bozma ilamında, hava fotoğrafı uygulaması yapılarak, 1970 - 1975 ve 1980 yıllarına ait hava fotoğraflarının yöntemince incelettirilmesi suretiyle zilyetlik araştırılması yapılması gereğine değinildiği halde, söz konusu hava fotoğrafları dosyaya kazandırılmadığı gibi, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, sadece başka dosyalardan edinebildikleri 1982 yılı hava fotoğrafı üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen rapor esas alınmak suretiyle hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince, 09.09.2020 tarihli hükme esas alınan bilirkişi raporunda a2, b2, c2, d2, e2, f2 ve g2 harfleriyle gösterilen kısımlar yönünden, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirilerek, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek 3 orman mühendisi bilirkişi, bir ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı, yine keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazın niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 17/2 inci maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.

Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Bu itibarla; İlk Derece Mahkemesi kararının, Dairemizin bozma ilamında belirtilen diğer bozma sebepleri yanında az yukarıda (2) nolu bentte belirtilen nedenlerle de bozulması gerektiği anlaşıldığından, karar düzeltme taleplerinin bu yönüyle kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerin de ilave edilmesi suretiyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asli müdahil ... vekilininkarar düzeltme taleplerinin REDDİNE,

Asıl ve birleşen davanın davacıları olan gerçek kişiler vekilinin karar düzeltme taleplerinin, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, Dairemizin 22.05.2023 tarihli ve 2022/1990 Esas, 2023/3034 Karar sayılı ilamında belirtilen sebeplerin yanında yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle de BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.