Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6193 E. 2024/855 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'ye ait olduğu iddia edilen taşınmazlar üzerinde davalıların zilyetliğinin bulunup bulunmadığı ve bu zilyetliğe dayanarak taşınmazların kazanılıp kazanılamayacağı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, bozma ilamında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmediği, özellikle taşınmazların oluşum şekli, niteliği ve zilyetlik süresi hususlarında yeterli inceleme yapmadığı ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayandığı gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2015/17 E., 2015/102 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili; Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... Köyü ... mevkiindeki niteliği itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yaklaşık 6 dönümlük taşınmaz üzerine ev yapmak, temel atmak ve tasarruf etmek suretiyle tecavüzde bulunulduğunun tespit edildiğini belirterek davalıların dava konusu yere vaki müdahalesinin menine ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... ; davalı yerin Hazineye ait olmayıp 70-80 yıldır şahıs tasarrufunda olduğunu, ... diye bilindiğini ve vergi kayıtları bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı ...; kendisine ait olan yeri 30 yılı aşkın bir zamandır kullandığını, davalı ... 'nun, kendisine ve Hazine'ye ait olan yere tecavüz ettiğini, vergi kayıtları bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 13.08.2013 tarihli ve 2009/297 Esas, 2013/265 Karar sayılı kararla; "bilimsel kriterlere uygun olarak ve denetime elverişli bir şekilde uzman bilirkişiler eliyle hazırlanan bilirkişi raporları ve bu raporların hazırlanmasında kullanılan gizli memleket haritası ve eski tarihli hava fotoğraflarına göre dava konusu taşınmazların önceki durumu tespit edildiğinde bilirkişi raporlarına itibar edilmekle, davalı 109 ada 181, 188 ve 192 parsel nolu taşınmazların yol kamulaştırması sınırları içerisinde kaldığı, davalı 109 ada 46, 182, 189 ve 193 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davalılar lehine 3402 sayılı yasanın 14. maddesinde belirtilen taşınmazın zilyetlikle kazanılması koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, müdahil davacı ...'ün davasının reddine, davacı Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... köyü 109 ada 46, 182, 189 ve 193 parsel nolu taşınmazların tespitinin iptaliyle ham toprak vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... köyü 109 ada 181, 188 ve 192 parsel nolu taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi gereğince paftasında yol olarak gösterilmesine" karar verilmiştir.

Hükmün davalı ... vekili ve davalı Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 06.11.2014 tarihli ve 2014/1969 Esas, 2014/9204 Karar sayılı ilamıyla; "1) Davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, mahkemece resmî belgelere dayalı olarak yapılan araştırma ve inceleme sonucu; dava konusu taşınmaların, orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından, davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davalı ... 'nun 109 ada 189 ve 193 nolu parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince; .... Mahkemece, dava konusu taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının usûlünce araştırılması gerektiği gibi zilyetliğin başlangıç tarihi ile süresinin de maddî olaylara dayalı olarak belirlenmesi zorunludur. O halde, mahkemece; dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile kadastro tespitine itiraz davalarında, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazların 23.06.2005 tarihli ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazların gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır. Yapılacak keşifte, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, komşu parsel kayıtları getirtilerek uygulamalı, dava konusu taşınmazlar yönünü ne olarak okuduğu saptanmalı, taşınmazların kullanılan ve kullanılmayan bölümleri ayrılmalı, kullanılan bölümlerinin kaç yıldır ve ne şekilde kullanıldığı bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorularak saptanmalı, taşınmazlar üzerinde, kadastro geçmeden önce oluşturulan muhtesat var ise 3402 sayılı Kanunun 19/2. maddesi gereğince beyanlar hanesine şerh verilmelidir. 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri gözetilmek suretiyle yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, "her ne kadar mahalli bilirkişi beyanları ile tanık beyanlarında dava konusu 109 ada 189 ve 193 parsel sayılı taşınmazların davalı ... ve kısmen de ...'nun zilyetliği ve tasarrufunda olduğu beyan edilmiş ise de ne kadar zamandır zilyet oldukları ve kullanımlarının ne kadar zamandır sürdüğünün tam olarak bilinemediği, ayrıca davalılar tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca davaya konu taşınmazlarla ilgili imar ve ihya yapıldığı hususunda herhangi bir kanaat oluşmadığı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2014/1969 Esas, 2014/9204 Karar numaralı ilamında da belirtildiği üzere 'ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirtilerek tarıma elverişli hale getirmek, imar ve ihya olarak kabul edilemez' görüşü de dikkate alınarak davalılar açısından imar ihya şartlarının oluşmadığı ve ayrıca mahalli bilirkişi beyanlara itibar edildiğinde ise tespit maliki olan davalıların kullanımlarının en fazla 15 yıl boyunca devam ettiğine dair kanaat getirilmiş olup, dava konusu taşınmazlar üzerinde davalılar lehine 3402 sayılı yasanın 14. maddesinde belirtilen taşınmazın zilyetlikle kazanılması koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacı Hazine adını Andırın Mal Müdürlüğü'nün davasının kabulüne, dava konusu Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... köyü 109 ada 189 ve 193 parsel numaralı taşınmazların kadastro tesptinin iptaline, ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de dosya kapsamı incelendiğinde bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, ziraat mühendisi bilirkişi raporlarının bozma ilamında açıklanan hususları içermediği, çelişkili olduğu ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince öncelikle, dava konusu 109 ada 159 parsel ve 109 ada 170 parsel sayılı taşınmazlardan ifraz edilerek oluştuğu anlaşılan 109 ada 189 parsel ve 109 ada 193 parsel sayılı taşınmazların hangi şekilde oluştuğuna dair ifraz evraklarının celp edilerek, dava sonrası oluşturulan ve dava konusu olan yeni parsellerin nitelik ve sınırlarının belirlenmesi, sonrasında ise bozma öncesi ve sonrası alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporlarında taşınmazın niteliği hakkında oluşan çelişkinin giderilebilmesi için 3 ziraat mühendisi ve 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden oluşacak heyetten yeni rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme neticesinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.