Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6216 E. 2024/2920 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu mera vasfındaki taşınmazın yüzölçümünün azalması nedeniyle kadastro tespitine itiraz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Uygulama kadastrosu ile tespit edilen sınırların doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de tesis ve uygulama kadastro sınırlarının çakıştırılmasında uyuşmazlık konusu taşınmaz aleyhine azalma olduğu, tesis kadastrosu sırasında sabit bir sınırın bulunmadığı, tesis kadastrosu sonrası tarihli hava fotoğraflarının uygulama kadastrosunun değerlendirilmesinde esas alınamayacağı ve tesis kadastrosu ile oluşan sınırların esas alınması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/23 E., 2023/10 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen uygulama kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Balıkesir ili Ayvalık ilçesi Küçükköy Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, mera vasfıyla özel sicilinde kayıtlı bulunan eski 761 parsel sayılı 140.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 197 ada 7 parsel numarasıyla 129.101.33 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda ... Karşit adına kayıtlı bulunan eski 557 parsel sayılı 12.100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 197 ada 27 parsel numarasıyla 12.812.83 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında mera vasfındaki Balıkesir ili Ayvalık ilçesi Küçükköy Mahallesi 197 ada 7 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve bu eksilmenin davalıya ait 197 ada 27 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, eski ... getirilmesini talep etmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği karar, Dairemizin 17.02.2022 tarihli ve 2021/6456 Esas, 2022/1310 Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; " Fen bilirkişi raporunun içeriğinde tesis ve uygulama kadastrosunun uyumlu olduğu belirtilmiş ise de rapora ek krokide yapılan çakıştırmada tesis ve uygulama kadastro sınırlarının tam olarak birbirine uymadığı, kırık noktalarında farklılık bulunduğunun görüldüğü, ayrıca keşifte dinlenen yerel bilirkişilerce dava konusu taşınmazlar arasında bulunduğu belirtilen taş duvarın nereden geçtiğinin fen bilirkişi raporunda gösterilmediği, bu duvarın tesis kadastrosu sırasında da var olup olmadığının hava fotoğraflarından yaralanılarak belirlenmediği, fen bilirkişisinden denetime elverişli rapor ve harita alınmadığı belirtilerek; mahkemece öncelikle, dava konusu eski 761 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastro tutanağı, tesis ve uygulama kadastrolarına ait ölçü ve hesap cetvelleri ve hava fotoğraflarının getirtilmesi, bundan sonra harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılması " gereğine değinilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; " Keşif beyanları ile 1956, 1972, 1976 yıllarına ait hava fotoğraflarında dava konusu parsellerin ortak sınırları belirgin olup, 197 ada 27 parselin kuzey sınırında yapıların gözüktüğü, belirgin olan sınırların uygulama kadastrosu sınırlarına uygun olduğu, eski ve yeni tarihli hava fotoğraflarında yapılan incelemede dava konusu 197 ada 7 ve 27 parsellerin ortak sınırlarının eskiden beri var olan kadim sınırlar olduğu ve zamanla bu sınırlarda eylemli bir değişikliğin olmadığı, Küçükköy mahallesinde yapılan ilk tapulama çalışmalarında kullanılan yöntem ilkel olup hassasiyetinin de düşük olduğu dikkate alındığında eski tapulama çalışmalarında üretilen kadastral verilerin güncellenmesi esnasında eski sınırlar ile yeni sınırlar arasında farklılıklar oluşması kaçınılmaz olup bu farklılıkların çalışma alanının tamamında meydana geldiğini tespit eden harita ve ziraat mühendislerinden alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu 197 ada 7 parsel ve 197 ada 27 parsellerin uygulama çalışmalarında tespit edilen sınırlarının doğru olduğu kanaatine varıldığı ve bilirkişi heyetinin raporunun hükme esas almaya elverişli olduğu" gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 197 ada 7 ve 27 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, teknik bilirkişi raporuna göre, uygulama kadastrosu ile tespit edilen sınırların doğru olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç, dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan rapor incelendiğinde, bu raporda, tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosu sınırlarının çakıştırıldığı ve yapılan çakıştırmada tesis ve uygulama kadastro sınırlarının tam olarak birbirine uymadığı, davacı Hazineye ait 197 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, davalıya ait 197 ada 27 parselle kesiştiği batı sınırında davacı Hazineye ait taşınmaz aleyhine azalma olduğu görülmektedir. Bilirkişi raporundan, dava konusu taşınmazlar sınırında halihazırda bir kısmında tel çitlerin, bir kısmında ise üst üste yığılmış taşların bulunduğu anlaşılmakla birlikte keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerce sınırdaki taşların zamanla yıkılması sebebiyle yenilendiğinin belirtilmiş olması karşısında, sabit bir sınırdan söz etmek de mümkün değildir.

Ayrıca; İlk Derece Mahkemesince, 1956, 1972, 1976 yıllarına ait hava fotoğraflarında dava konusu 197 ada 7 ve 27 parsellerin ortak sınırlarının uygulama kadastrosu ile uyumlu olduğu yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilerek uygulama kadastrosu ile tespit edilen sınırlarının doğru olduğu kanaatine varılmış ise de, dosya kapsamı incelendiğinde, tesis kadastrosunun 1953 yılında yapıldığı, tesis kadastrosu tarihinden öncesine ait hava fotoğrafı bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı, uygulama kadastrosu ile eldeki mevcut tesis kadastrosu paftasından hareketle yeni pafta oluşturulacağı, dava konusu taşınmazlar arasında davacı taşınmazı aleyhine azalma olduğu görülen kısımda, tesis kadastrosu sırasında sabit kabul edilebilecek her hangi bir sınırın bulunmadığı, tesis kadastrosu tarihinden sonraki tarihli hava fotoğraflarının uygulama kadastrosunun değerlendirilmesinde esas alınamayacağı, buna göre, eldeki davada, tesis kadastrosu sonucu oluşan sınırlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmadığı ve tesis kadastrosu ile oluşan sınırların esas alınması gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirmesi sonucunda davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.