"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davacı ve asli müdahilin davasının reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili ile asli müdahil Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışmaları sırasında, ... ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 148 ada 2 parsel ... 2.312,31 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle senetsizden, tarla vasfında, davalı adına tespit edilmiştir.
İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı Hazine dava dilekçesinde; ... ili ... ilçesi ... Köyü 148 ada 2 parsel ... taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zeminde ham toprak, taşlık ve çalılık niteliğinde zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğunu ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, dava konusu parselin komisyon tarafından yapılan tespitinin iptali ile fen bilirkişisinin krokisinde (B) harfi ile işaretlediği kısmın 564,27 m² yüzölçümünde orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline, (A) harfi ile işaretlediği kısmın 1.748,04 m² yüzölçümünde davalı adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ve 2018/831 Esas, 2018/3751 Karar ... ilamıyla; "Mahkemece yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı, davacı Hazinenin dava konusu 148 ada 2 nolu parselin zilyetlikle kazanmaya elverişli olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açtığı, orman bilirkişi tarafından yörede 1998 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastro haritası uygulandığında taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında olduğu belirlenmekle birlikte davanın kadastro tespitine itiraz davası olduğu ve davalı gerçek kişinin zilyetlik nedenine dayandığı, kadastro tespitinin de senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak yapıldığı nazara alındığında taşınmazın öncesinin orman olup olmadığının en eski tarihli hava fotoğrafında yöntemine uygun şekilde incelenmediği, 09/03/2010 tarihli orman bilirkişi raporunda “2.5.3- 1960 çekimli hava fotoğrafında davaya konu taşınmazın (A) ile işaretli bölümü açıklık alanda, (B) ile işaretli bölüm orman alanı içinde görülmektedir” denildiği, bu haliyle taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığının denetlenemediği, ayrıca kadastro tespit tarihinden 20 yıl öncesine en yakın tarihli hava fotoğrafları uygulanarak çekişmeli taşınmaz üzerinde kullanım bulunup bulunmadığının da mahkemece incelenmediği, bu doğrultuda yöntemine uygun şekilde belgeler üzerinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda, taşınmazın öncesinin orman niteliğinde olduğu belirlenirse, taşınmaz kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığından 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresinin ancak, taşınmazın zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden sayılması halinde orman kadastrosunun kesinleştiği ve taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı tarihten itibaren söz konusu olabileceği, keza yapılacak araştırma ve incelemede taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenirse, 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresinin kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından geriye doğru gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesinin gerekeceği, bu nedenle; mahkemece, inceleme ve uygulamada kullanıldığı belirtilen 1960 tarihli hava fotoğrafı ile 1962 tarihli memleket haritasından başka yöreye ait varsa daha eski tarihlere ait hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve bu tarihlere ait varsa ortofoto haritaları (Harita Genel Komutanlığından) ve amanejman planları bulunduğu yerlerden getirtilerek, bilirkişiler aracılığıyla çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün öncesinin orman olup olmadığının belirlenmesi, kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesi fotoğrafları incelenerek kullanım olup olmadığının saptanması, ayrıca, uzman jeolog ve ziraat bilirkişi tarafından (A) harfi ile gösterilen taşınmazın toprak yapısı ve çevresinin incelenmesi, taşınmazların zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığının ve kadastro tespit tarihine kadar davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, taşınmazın öncesinin kısmen veya tamamen orman olduğunun anlaşılması halinde, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten kadastro tespit tarihine kadar bu kısımlar yönünden zilyetlik süresinin dolmadığının gözetilmesi, aksi takdirde dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gereklerine değinilerek bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sırasında, müdahil Orman İdaresi davaya katılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; "Taşınmazın öncesinin orman olmadığı ve davalı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu" gerekçesiyle, davacı Hazinenin ve müdahil davacı ... İdaresinin davasının reddine, dava konusu ... ili ... ilçesi ... Köyü 148 ada 2 parsel ... taşınmazın tespit gibi tarla vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm; davacı Hazine ile asli müdahil Orman İdaresi vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; 3402 ... Kanun uyarınca yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 17.06.1998 tarihinde ilan edilen 6831 ... Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu ve 2/B maddesi uygulaması ile 05.09.2008 tarihinde ilan edilen 4999 ... Kanun çalışması mevcuttur.
İlk Derece Mahkemesince, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar usûl ve kanuna uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı Hazine tarafından, kadastro sırasında davalı adına yazılan 148 ada 2 parsel ... taşınmazın tespitine itiraz edilmiş olup, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararla, hükme esas fen bilirkişi raporunda 148 ada 2 parselin B harfi ile gösterilen 564,27 m²'lik kısmının orman olarak Hazine adına, A harfi ile gösterilen 1.748,04 m²'lik kısmının ise davalı adına tespit ve tesciline karar verilmiş ve bu hüküm, sadece davacı Hazine vekili tarafından dava konusu taşınmazın A harfi ile gösterilen kısmına yönelik olarak temyiz edilmiş olduğundan dolayı, diğer bir deyişle, davalının hükmü temyiz etmemesi nedeniyle, 148 ada 2 parselin B harfi ile gösterilen bölümü yönünden davacı Hazine lehine usulî kazanılmış hak oluşmuştur.
Bu durum karşısında; İlk Derece Mahkemesince, davacı Hazine lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali sonucunu doğuracak şekilde, çekişmeli taşınmazın tamamı yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacı Hazine lehine oluşan usulî kazanılmış hak gözetilerek, kurulacak hükümde, 15.03.2010 tarihli fen bilirkişi Halil Akkanat'ın raporunda 148 ada 2 parselin B harfi ile gösterilen kısmının orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak, çekişmeli 148 ada 2 parselin tamamının davalı lehine tespit gibi tesciline karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı Hazine vekili ile asli müdahil Orman İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 ... HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 ... HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
1086 ... Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
25.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.