"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2012/7 E., 2023/80 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş olup, kararın davalılar Hazine ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... Mahallesinde, orman kadastrosunun 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 5304 sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (5304 sayılı Kanun) ile Değişik 4 üncü maddesi hükmüne göre yapıldığı, çekişmeli parselin orman alanı dışında bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, Diyarbakır ili Lice ilçesi ... köyü 101 ada 138 ve 146 parsellerde bulunan taşınmazların kadastro çalışmaları neticesinde Hazine adına tescilinin yapıldığını, söz konusu parsellerin babasından kendisine kaldığını ve 56 yıldan beri tarafınca işletildiğini, kimlik bilgilerine ulaşılamadığından dolayı Hazine adına tespitinin yapıldığını belirtmekle, söz konusu bu parsellere ilişkin
kadastro tespitinin iptali ile adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş, davalılar cevap dilekçelerinde ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine, Diyarbakır ili Lice ilçesi ... köyü Karaveli mevkii 71.401,22 metrekare yüzölçümünde ve susuz tarla vasfındaki 101 ada 146 parsele ilişkin Hazine adına yapılan kadastro tespitinin iptali ile aynı taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, Diyarbakır ili Lice ilçesi ... köyü Ark arkası mevki 5.579,34 metrekare yüzölçümünde ve susuz tarla vasfındaki 101 ada 138 parselin kadastro tutanağındaki tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmadığından, yeniden orman ve zilyetlik araştırması yapılması için hüküm bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı taraf lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Diyarbakır ili Lice ilçesi ... mahallesi 101 ada 146 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın 71.401,22 metrekare olarak susuz tarla vasfıyla mirasbırakan ... mirasçılık belgesindeki payları oranında dahili davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, Diyarbakır ili Lice ilçesi ... mahallesi 101 ada 138 parsel bakımından evvelce feragat sebebiyle karar verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararın davalılar Hazine ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince her ne kadar az yukarıda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, verilen hüküm dosya içeriğine uygun değildir.
Bilindiği üzere, tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ile kazanılabilmesi için, imar ihya gerektirmeyen taşınmazlar yönü ile taşınmazın çekişmesiz ve aralıksız olarak en az 20 yıldan beri malik sıfatı ile zilyet edilmesi, imar ihya gerektiren taşınmazlar yönünden ise masraf ve emek sarfı ile taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmasını müteakip, bu koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava konusu 101 ada 146 parselin, 70 nolu toprak tevzi parseli olarak 1963 yılında zilyetlikle kazanma süresi dolmadığından bahisle Hazine adına tapulandığı, dosya içerisinde bulunan 1949, 1973, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğrafları ile 1950 ve 1986 tarihli memleket haritalarının incelenmesi neticesinde hazırlanan 08.11.2021 tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi raporunda; dava konusu taşınmazda zilyetliğin 1949 yılında başladığı ve 1984 ve 2002 yıllarında tarımsal faaliyetin devam ettiği, imar ihyanın 1984 yılında tamamlanmış olduğu belirtildiğine göre, toprak tevzi tapusu tarihi olan 1963 tarihi itibarıyla 20 yıl öncesinden kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın Ocak 1963 tarihli ve 560 sayılı tapu ile, 70 nolu toprak tevzi parsel olarak tapulandığı, toprak tevzi haritasında dava konusu parsel ile 70 nolu toprak tevzi parselini kapsayan sınırların örtüştüğü, davacı mirasbırakanın imar ihyaya 1949 yılında başladığı ve 1984 yılında tamamladığı yönündeki bilirkişi raporu dikkate alındığında 1949 ile 1963 tarihleri arasında geçen davacının zilyetlik süresinin yeterli olmadığı anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;
Davalılar Hazine ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)
Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I inci maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.