Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6439 E. 2024/192 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosu yapılan taşınmazlar hakkında açılan davada, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı ve gerçek kullanıcının kim olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro çalışmaları sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesinde öngörülen usule uygun askı ilanı yapılmadığından, 12/3. maddede belirtilen hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı ve bu nedenle davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Kullanım kadastrosu sonucunda, ... ili Ortaca ilçesi Gökbel Köyü çalışma alanında bulunan 126 ada 63 parsel ... 900,18 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 ... Orman Kanunu'nun (6831 ... Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...’in kullanımında olduğu şerhi yazılarak, 126 ada 66 parsel ... 1.051,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 ... Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...’un kullanımında olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tescil edilmiş, bilahare 2010 yılında yapılan güncelleme çalışmaları sonucunda taşınmazlardaki kullanıcı şerhleri aynen korunmuştur.

2. Davacı ... dava dilekçesinde; taşınmazın 2006 yılından itibaren kullanımın kendisine ait olduğunu öne sürerek davalılar adına olan kullanıcı şerhinin silinmesi ve kendi adının yazılmasını istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazın 1995 tarihinde üçüncü kişiden harici satış sözleşmesiyle davalı tarafından satın alandığını, bu nedenle kullanıcı olarak davalının isminin yazıldığını, davacının ise davalının yokluğundan faydalanarak taşınmazı sahiplenmeye çalıştığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili yargılama sırasında; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2016/190 Esas, 2019/78 Karar ... kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.04.2021 tarihli ve 2021/2777 Esas, 2021/3765 Karar ... kararıyla hüküm onanmıştır.

3. Davacı vekili onama ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairenin 08.02.2022 tarihli ve 2021/14802 Esas, 2022/851 Karar ... kararıyla; dava konusu taşınmazın dosya arasına getirtilen tapu kayıtlarının incelenmesinde; önce 1953 yılında tesis kadastrosunun yapılarak 11 parsel numarasıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, 1998 yılında yenileme kadastrosu sonucunda 126 ada 2 parsel numarasını aldığını, aynı yıl bir kısmının 126 ada 57 ila 76 parseller ile 232 ada 1 parsele ifraz gördüğü ve 1996/4 ... genelge uyarınca kullanım kadastrosunun yapılarak ifraz gören bu parsellerden 126 ada 63 parselin davalı ...’in kullanımında olduğunun, 126 ada 66 parselin ise davalı ...'un zilyetliğinde olduğunun beyanlar hanesine yazılmak suretiyle ve her iki taşınmazın 6831 ... Kanun uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu belirtilerek davalı Hazine adına tescillerinin yapıldığı ve 2010 yılında yapılan güncelleme ile de bu şerhlerin korunduğunu,

Davacı ...'nin 2006 yılından itibaren kullanımın kendisine ait olduğunu öne sürerek davalılar adına olan kullanıcı şerhinin silinmesi ve kendi adının yazılması istemiyle dava açtığını,

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince eldeki hükmün temyiz incelemesi sırasında dosyanın Mahkemesine geri çevrilerek güncelleme askı ilan tutanakları istendiğini, gelen cevapların içeriğine göre, 2010 yılında yapılan güncellemenin 17.06.2010 tarihinde askıya çıkarıldığı ve kesinleştiğini, 31.12.2010 tarihinde eldeki davanın açıldığını,

Ne var ki; karar düzeltme talebine konu Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.02.2019 tarihli hükümde davalılar adına ilk kez beyanlar hanesine şerhin verildiği 1999 yılı ile eldeki davanın açıldığı 2010 yılı arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirtilmekte ise de; 1999 yılında yapılan çalışmanın askı ilanına çıkıp çıkmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi temyiz incelemesi sırasında geri çevirme ile bu hususa ilişkin kayıt ve belgeler istenilmesine rağmen gelen kayıtların yalnızca güncelleme listelerinin olduğunu, askı ilanına ilişkin herhangi bir kayıt belgenin bulunmadığını,

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince 1998-1999 yılları arasında 1996/4 ... Genelge uyarınca yapılan ve davalılar adına kullanıcı şerhlerinin verildiği çalışmanın 3402 ... Kadastro Kanunu'nun (3402 ... Kanun) 11 inci maddesinde öngörülen şekilde usulüne uygun bir askı ilanına çıkarılıp çıkarılmadığının tereddütsüz olarak belirlenmesi, askı ilanı yapılmış ise davacı ...'nin taşınmazı şerh sahibi olan davalılardan aldığı yönünde bir iddiasının bulunmadığına göre şimdi olduğu gibi davasının reddine karar verilmesi, ortada yapılmış bir askı ilanı bulunmaması karşısında 3402 ... Kanun'un 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin aynı maddenin 1 inci fıkrası gereği başlaması mümkün olamayacağından işin esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirken sehven onandığı belirtilerek onama ilamı kaldırılmış ve hüküm bozulmuştur.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 1996/4 ... Genelge uyarınca yapılan ve davalılar adına kullanıcı şerhlerinin verildiği çalışmanın 3402 ... Kanun'un 11 inci maddesinde öngörülen şekilde usulüne uygun askı ilanına çıkartıldığını, 2010 yılında yapılan güncelleme çalışması ile de parsellerin tapu kaydının beyanlar hanesine aynı kişilerin zilyetliğinin olduğu şerhinin yazıldığını, davacının taşınmazı şerh sahibi olan davalılardan aldığı yönünde bir iddiasının bulunmadığını, kadastro tespitinin kesinleştiği 1999 yılı ile davanın açıldığı 2010 yılı arasında 3402 ... Kanun'un 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince gerekli inceleme yapılmadan 1999 yılında kesinleşen kadastro tespitinin askı ilanına çıkarıldığına karar verdiğini, oysa ki askıya çıkarıldığına ilişkin somut bir belgeye işaret edilmediğini, dava süresince toplanan bilgi ve belgeler çerçevesinde T.C. ... Valiği Kadastro Müdürlüğünden gelen 67129203-205/49 ... ve 22.01.2014 tarihli cevap yazısında dava konusu çekişmeli taşınmazların 2/B güncelleme çalışmalarının askı ilanına çıkarılmadan tapu kütüğüne tescillerinin yapıldığı belirtildiğini, taşınmazların 2006 tarihinden bu yana müvekkil ...'nin ziyetliğinde bulunduğunu açıklayarak hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kullanım kadastrosu yapılan taşınmazlar hakkında genel mahkemede açılan davada işin esasının incelenebilmesi yönüyle hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise gerçek kullanıcının kim olduğu hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 ... Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayıl Kanun'un 11 ve 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

Önceki tarihli hükmün Dairenin 08.12.2022 tarihli kararı ile bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında, Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğünden 1999 tarihli güncelleme üzerine 3402 ... Kanun'un 11 inci maddesinde öngörülen askı ilanlarının yapılıp yapılmadığının sorulduğu, gelen cevaplarda bu hususta bir açıklamanın bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde hangi yazı cevabına göre ve hangi tarihlerde yapıldığı açıklanmaksızın davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hükmün temyiz incelemesi sırasında Dairece bu hususta eksiklik görülmesi üzerine 26.09.2023 tarihli geri çevirme kararı ile eksikliklerin tamamlanması istenilmiştir.

Tapu Müdürlüğü tarafından verin cevapta; Müdürlüklerinde askı ilanına ilişkin bir belge olmadığı, çalışmayı yapan Kadastro Müdürlüğünden sorulması gerektiği belirilmiştir.

Kadastro Müdürlüğü tarafından verilen 07.12.2023 tarihli cevabi yazıda; "Gökbel Mahallesinde yapılan 2/B kullanım kadastrosu çalışmalarında, Kadastral sınırlandırma ve ölçü krokisi ve Kadastro Tutanağı düzenlenmediği, dava konusu parsellerin geldisi olan 126 ada 2 nolu parsel içerisindeki kullanıcıların kullanım durumlarının ölçülerek 126 ada 2 nolu parselin ifrazen 126 ada 57 ila 126 ada 76 nolu parsellere gittiği ve bu işleme ait tescil bildirimi eki olarak ölçü krokisi düzenlendiği ve aynı çalışma kapsamında Muhtar ve bilirkişiler ile birlikte ölçüsü yapılan parsellerin kullanıcılarının belirlenmesine yönelik liste düzenlendiği ve Tapunun beyanlar hanesine yazılmak üzere düzenlenen değişiklik beyannamesi ile birlikte tescil için Ortaca Tapu Müdürlüğüne gönderildiği ve Tapu Müdürlüğünce 15.02.1999 tarih ve 240 yevmiye ile tescil edilerek listede belirtilen zilyed isimlerin parsellerin tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazıldığı tespit edildiği, yapılan bu çalışma da 2/B kullanım kadastro tutanağı düzenlenmediği ve Kadastro Kanununun 11. Maddesi uyarınca askı ilanı yapılmadığı tespit edildiği" bildirilmiştir.

3402 ... Kanun'un 11 inci maddesinde; "Kadastro Müdürünün, kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenyeceği; bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettireceği, ... Bu Kanun gereğince yapılan ilanlar, ilgili gerçek kişilere, kamu ve özel hukuk tüzelkişilerine şahsen tebliğ edilmiş sayılacağı", devamında 12 nci maddede ise "30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşeceği, ... Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" düzenlenmiştir.

Hal böyle olunca; dava konusu edilen taşınmazlar hakkında 1998-1999 yılları arasında 1996/4 ... Genelge uyarınca yapılan ve davalılar adına kullanıcı şerhlerinin verildiği çalışmanın 3402 ... Kanun'un 11 inci maddesinde öngörülen şekilde yapılmış bir askı ilanının bulunmamadığı, bu nedenle 3402 ... Kanun'un 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin aynı maddenin 1 inci fıkrası gereği başlaması mümkün olamayacağından işin esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda davacının davası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı anlaşıldığından bu nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmüştür.

KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve Kanuna uygun bulunmayan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 ... Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 ... Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,

1086 ... Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.