"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2017/5 E., 2023/64 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Asliye Hukuk Mahkemesince, bozma ilamına uyularak verilen görevsizlik kararı uyarınca dava dosyasının gönderildiği Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece (Kadastro) Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; Hakkari ili Yüksekova İlçesi Karlı Köyü Gürdere mezrasında bulunan ve dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği taşınmazın 20 yılı aşkın süreden beri müvekkili olan davacının zilyetliğinde bulunduğunu belirterek, taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiş ve yargılama sırasında davadan vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, yapılan yargılama sonunda "HUMK'un 185/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2014/15372 Esas, 2014/14976 Karar sayılı ilamıyla; "Davacının, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu ettiği ve dilekçede belirttiği taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmış olduğu, yargılama sırasında taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmaları yapıldığı ve dava konusu edilen yerin de 102 ada 20 parsel olarak tutanağa bağlandığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinde iş bu dava dosyasında davalı olduğu belirtilerek tutanağın malik hanesinin açık bırakıldığı, davacı tarafın da taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğini belirterek davayı takipten vazgeçtiğini beyan ettiği, kadastro tutanağının düzenlendiği tarihte dava halen derdest olup daha sonra davadan vazgeçilmiş olmasının Kadastro Mahkemesini görevli olmaktan çıkarmayacağı açıklanarak, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsizliğine " değinilerek, bozulmasına karar verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemenin görevsizliğine ve dava dosyasının Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; " Jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi raporunda 2001 tarihli, 1988 tarihli, 1968 tarihli ve 1956 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinin yapıldığı, yapılan incelemede 2001, 1988 ve 1968 tarihli hava fotoğraflarının birbirine benzer olduğu, 1955 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde ise yer yer ot toplanıldığı, büyük bir kısmında ise ekili sürülü alanlar bulunduğu göz önünde bulundurulmuş olup dava konusu taşınmaz olan Hakkari ili Yüksekova İlçesi ... Köyü 102 ada 20 numaralı parselin eski zamanlardan bu yana tarla vasfındaki taşınmazlardan olduğu, keşif günü itibariyle dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanlarında davacı ...'ın babası ...'ın dava konusu taşınmazı yaklaşık 50 - 55 sene önce ... ve ... 'dan satın aldığı, taşınmazın üzerinde uzun senelerdir buğday ve yonca gibi tarımsal ürünler ekildiği, 1963 yılında yapılan toprak tevzi komisyonu çalışmalarında da oluşturulan kayıtlarda dava konusu parselin ve muhtelif parsellerin olduğu, 30 K paftasının 111 nolu parselinin ... ve ... müşterekleri adına kayıtlı olduğu, yine 13/07/1960 tarih Cilt 13 sayfa 57 nolu tapu kaydının maliklerinin İbrahim oğlu ... evlatları ..., , ..., ... ve ... Karısı ... kızı ... olduğu, bu tapu kaydının dava konusu taşınmazı da kapsayan büyük bir alan olduğu, mahalli bilirkişilerin vermiş oldukları beyanları 1960 tarihli tapunun ve 1963 yılında yapılan toprak tevzi komisyonunun çalışmalarının doğruladığı, beyanların hayattın olağan akışına uygun ve birbiriyle uyumlu olduğu, keşif günü itibariyle ziraat bilirkişilerinin taşınmazın sınırlarının su arklarıyla çevrili olduğunu, bu su arklarıyla sulama yapıldığını, taşınmaz üzerinde yonca bitkisinin olduğunu rapor etmesi ve fen bilirkişilerin raporunda davacının kullanımında olan yeri toprak tevzi komisyonunun çalışmaları sonucunda 111 parsel numarasını alan yerin daha sonra kadastro çalışmaları sırasında 102 ada 20 nolu parsel numarasını alan dava konusu taşınmazı kapsadığı, 1955 yılında dahi taşınmaz üzerinde ot toplanıldığına dair biçenek vasfında kullanıldığına ilişkin emareler olduğu ve bunun yanında taşınmazın bir kısmının ekili sürülü olduğu göz önünde bulundurularak, davacının sağlanması gereken zilyetlik şartlarının 1963 yılı ve öncesi 20 yıla dayandırılması gerektiği, 20 yıllık nizasız fasılasız zilyet olma koşulunun yanında kullanımında olan yeri imya ihyasının tamamlanması gerektiği, ayrıca 1960 tarihli kadastro tutanağına uygulanan tapu kaydının adına fen bilirkişi raporunda da dava konusu taşınmaz ve muhtelif komşularındaki parselleri kapsadığını rapor edildiği, bu nedenle davacının davasının satın alma yoluyla malik sıfatıyla zilyet olma koşullarını lehine sağladığı " gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile kadastro tespitinin iptaline ve Hakkari ili Yüksekova İlçesi ... Köyü Kanikur Mevki 102 ada 20 nolu parselin müteveffa davacı ... adına dosyadaki mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının boş bırakılan malik hanesinin bu şekilde doldurulmasına karar verilmiş ve iş bu karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ancak; dava konusu taşınmazın, kadastro sırasında 102 ada 20 parsel olarak tutanağa bağlandığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğu belirtilerek malik hanesinin açık bırakıldığı anlaşılmakta olup, buna göre, dava konusu taşınmaz hakkında malik tespiti yapılmadığı halde yazılı şekilde kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi isabetsiz ise de, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının (1) numaralı bendindeki " kadastro tespitinin iptali ile " ibaresinin hükümden çıkartılmasına ve hükmün, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 6100 sayılı HMK'nin 304 üncü maddesi (1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.