"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3054 E., 2023/2559 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2019/410 E., 2022/88 K.
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl davanın davacısı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davanın davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun'un (7143 sayılı Kanun) Geçici 1 inci maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi Mecidiye Mahallesi çalışma alanında bulunan 7665 ada 7 parsel sayılı 504,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 7143 sayılı Kanun'un Geçici 1 inci maddesi hükmüne tabi tutulduğu, arsa ve üzerindeki 3 katlı kargir binada 2012 yılından beri 1 dairenin ..., 1 dairenin ..., 1 dairenin ... Kömürcü, 1 dairenin ..., 1 dükkan ve 2 dairenin ..., 2 dairenin ise ...'nin kullanımında olduğu şerhi yazılarak arsa vasfıyla davalı ... Belediye Başkanlığı adına tespit edilmiştir.
Asıl davada davacı ... dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmaz üzerinde 70/1 ve 3 numaralarda bulunan dairelerin kendi kullanımında olduğunu, kullanım kadastrosu sırasında hatalı şekilde ... ve ... adlarına tespit edildiğini ileri sürerek, dairelerin kendi kullanımında olduğuna dair şerh verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan binanın 3 numaralı dairesinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin söz konusu daireyi ... isimli şahıstan satın aldığını, müvekkilinin hak sahipliğinin resmi belge mahiyetindeki icra dosyası kapsamı ile sabitken kadastro tespiti sırasında sehven, kadastro tutanağının beyanlar hanesine kullanıcı olarak ...'ın yazıldığını ileri sürerek, davalı ... adına olan kullanıcı şerhinin iptali ile müvekkili lehine kullanıcı şerhi verilmesini istemiştir.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, 7143 sayılı Kanun'un Geçici 1 inci maddesi gereğince çalışmaların Kadastro Müdürlüğü tarafından yürütüleceğinin açıkça belirtildiğinden idari ve hukuki sorumluluğun müvekkili Belediyeye ait olmadığını belirterek, davanın müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle, aksi durumda ise esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; çekişmeli taşınmaz üzerinde 70/1 nolu daireyi müvekkiline davacı ...'nun kendisinin sattığını, kötü niyetli olarak dava yolu ile taşınmazı geri almaya çalıştığını, emlakçılık yapan ... ve ...'e davacı tarafından satış ve devir yetkisi verilen vekaletnameye güvenerek müvekkilinin emlakçılar ile zilyetlik devir sözleşmesi ve emlak alım satım sözleşmesi yaptığını, ev için 90.000 TL ödediğini, ancak müvekkilinin okuma yazması olmadığı için sözleşmenin yeğeni aynı zamanda damadı ... adına düzenlendiğini, sözleşmede geçen iki daireden 1 numaralı daireyi müvekkilinin, 2 numaralı daireyi ise ...'ın satın aldığını, emlakçıların vekaletnamede daire 2 için satış yetkileri bulunmadığından ...'ın daireyi alamadığını, müvekkilinin satın aldığı tarihten bu yana 1 numaralı dairede fiilen oturduğunu, bahse konu yerin su havzasında kaldığı için belediyede kayıt yaptıramadıklarını, bu nedenle emlak kaydının ... üzerinde kalmaya devam ettiğini, davacının 2012 yılından itibaren 7 yıldır bu dairenin kullanımını müvekkiline bıraktığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; çekişmeli taşınmaz üzerinde 70/1 iç kapı 3 numaralı daireyi müvekkiline davacı ...'nun kendisinin sattığını, kötü niyetli olarak dava yolu ile taşınmazı geri almaya çalıştığını, emlakçılık yapan ... ve ...'e davacı tarafından satış ve devir yetkisi verilen vekaletnameye güvenerek müvekkilinin emlakçılar ile zilyetlik devir sözleşmesi ve emlak alım satım sözleşmesi yaptığını, ev için 80.000 TL ödediğini, müvekkilinin satın aldığı tarihten bu yana taşınmazı aralıksız kullandığını, bahse konu yerin su havzasında kaldığı için belediyede kayıt yaptıramadıklarını, bu nedenle emlak kaydının ... üzerinde kalmaya devam ettiğini, davacının 2012 yılından itibaren 7 yıldır bu dairenin kullanımını müvekkiline bıraktığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dahili davalılar ... ve ... vekili; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 70 kapı numarasına sahip ortada kalan binada mevcut 3 adet daireden birinin müvekkillerinden ..., diğer ikisinin ise müvekkillerinden ...'ye ait olduğunu, diğer binada yer alan 3 adet daire ve bir adet dükkanın müvekkillerine ait olduğunu belirterek, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan söz konusu binaların yer aldığı alanların müvekkillerinin kullanımında olduğuna dair şerh verilmesini istemiştir.
Dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “kullanım kadastrosu sırasında dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 3 katlı binada bulanan 1 nolu dairede ..., 3 nolu dairede ise ...'ın kullanıcı olarak tespit edildiği, dava konusu dairelerin emlak vergisi kayıtlarının davacı ... adına olsa da emlak vergisi kayıtlarına değer verilebilmesi için fiili kullanımla desteklenmesi gerektiği, toplanan deliller, icra edilen keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, ... tarafından nizalı 1 ve 3 nolu dairelerin satışı konusunda 19.03.2012 tarihinde ... ve ...'e düzenleme şeklinde noterde vekaletname verildiği, bu vekaletnameye istinaden ... tarafından 1 nolu dairenin davalı ...'ye, 3 nolu dairenin ise davalı ...'a ... olduğu, ...'ın duruşmada tanık olarak verdiği beyanında, ... ve ...'nün satış bedelini ödemedikleri için dairelerin devir işleminin yapılmadığını ve taşınmazlarda kiracı sıfatıyla oturduklarını beyan etmişse de, yazılı satış sözleşmelerindeki imzasını inkar etmediği gibi, tanıklık yaptıktan sonra mahkememize hitaben vermiş olduğu 24.05.2022 teslim tarihli harçsız müdahale dilekçesi içeriğinde; satış işlemini ve satım bedelini aldığını kabul edip daire içine yaptığı tadilat masraflarını talep ettiğinden tanık sıfatıyla vermiş olduğu beyanlarına itibar edilmediği, tespit tarihi itibari ile 1 nolu dairenin ... tarafından kullanıldığı, 3 nolu dairede ise davalı ...'ın kiracısı aracılığı ile zilyetliğini sürdürdüğü, davalıların daireleri ...'nun verdiği vekaletnameye istinaden ...'dan devralmış oldukları, zilyetliklerinin asli zilyetlik şeklinde olduğu, davacı ... ve davacı ...'ın taşınmazlarda tespit tarihi itibariyle fiili bir kullanımlarının bulunmadığı" gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, asıl davanın davacısı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "asıl dosya davacısı tarafından, Kartal 16. Noterliği'nin 9050 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki vekaletnameye istinaden atadığı vekile satış yetkisi verildiği, buna istinaden harici satım sözleşmesi düzenlendiği, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre de fiili kullanım durumu doğrultusunda karar verilmiş olup, kadastro tespit tarihindeki fiili kullanım durumuna uygun şekilde verilen İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve kanuna uygun olduğu" belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı asıl davanın davacısı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup asıl davanın davacısı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, 269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz edenden alınmasına,
dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.